Şiir Defteri

SEVİLAY-23. BÖLÜM (2. Sezon)

Yazan: inan_sude1995
05.01.2025 / 00:38
45 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
... Sevilay uyandı. Yatakta doğruldu ve gerindi. Saate baktı; saat sabah altı sularıydı. Normalde bu saatlerde uyanmadığı için; birden bire uyanmış olmasına anlam veremedi. Uykusunu almıştı, ama başı çok ağrıyordu. Annesini görmesi gerekiyordu, ama ziyaret saatinin gelmesine daha çok vardı. Ayrıca annesi uyandı mı, uyanmadı mı bunu bile bilmiyordu. 'En azından bilgi almak için gitsem iyi olur' diye düşündü. Ama bunun için bile daha çok erkendi. Kalkıp elini yüzünü yıkadı ve saçlarını topladı. Bir şeyler atıştırmak için mutfağa indiğinde; dünden kalmış olan çöplerin kokusunu aldı. Sevilay çöpleri görünce, aklına boş geçecek olan saatlerini temizlik yaparak geçirmek geldi. Hem annesi eve döndüğünde, evi temiz görürse çok mutlu olurdu. Zaten yeni temizlik yapmışlardı, yapılacak pek bir iş yoktu. Yine de hareket halinde olmak, onun da aklını dağıtacağından; zamanını evi toparlayarak geçirmeye karar verdi. Sandviç yapmak için ekmekliği açtı ama ekmek kalmamıştı. Kendi kendine söylendi; -Haydaa. Buyur buradan yak, ekmek yok! Neyse, gidip alayım fırından artık... Sevilay ayakkabılarını giydi ve kapıyı açtı. Kapının önünde oturan Çağlar, kafasını kaldırdı ve gülümseyerek Sevilay'a baktı; -Günaydın güzelim. -Çağlar! -Efendim? -Sen bütün gece... -Buradaydım ne olmuş? Yakınında olduğumu sen bilmesen de, güvende olmanı istedim. -(Ahh, bu çocuk ne yapıyor böyle?.. Kalbimi yerinden çıkaracak...) -Neden öyle bakıyorsun bana? -Çağlar... Amacın ne senin? -Nasıl yani? -Off, ben... Çağlar ayağa fırladı ve Sevilay'a doğru döndü; -Sen ne, ne oldu? -Çaresizce ve istemsizce kalbim hızlanıyor. Bir de bende şey yok... İçimden geçenleri tutamıyorum yani, zaten tutamam... Beni rahatsız eder, mahveder. Anlıyor musun? Ama sen böyle yapınca... Yani sen böyle, bu kadar değer verince... Off, yapma işte etkileniyorum. İyice âşık oluyorum ben sana Çağlar!.. Sevilay başını eğdi. Çağlar; Sevilay'ın çenesinden tutup, kafasını yukarı doğru kaldırdı ve şımarık bir gülümseme ile mırıldandı; -Yüzündeki allık çok yakışmış Sevilay... -Makyaj yapmadım ki... -Ha, yüzündeki bu kızarıklık allık değil mi? -Çağlaar! Çağlar haylaz bir kahkaha patlattı; -Ne? Kızarmışsın. -Ama utandırıyorsun beni... -Benden utanmana gerek yok ki. Seviyorum seni. -Ne? -Seviyorum işte... -... -Sen nereye gidiyordun bakalım sabahın köründe, onu söyle bana? -Fırına, ekmek almaya. Tost yapacaktım ama ekmek yok. -Öyle mi? Tamam hadi gel, kahvaltıyı dışarıda edelim. Hem hava alırsın, kafan dağılır. -Çağlar, ben bugün evde kalmak istiyorum. Annem döndüğünde evi derli toplu görmek isterdi, biraz evi toparlayacağım. -Tamam öyleyse, yardım etmemi ister misin? -Yardıma ihtiyacım yok ama, gitme olur mu? Yanımda kal. -Tabii ki. Sen kal dersin de, gider miyim ben hiç. Sevilay gülümsedi; -Tamam hadi gel içeri. Zaten bütün gece buz gibi yerde oturmuşsun. Bize çay demleyeyim, için ısınsın. Birlikte içeri girdiler. -Sen çay demlemeyi biliyor musun? Sevilay yüzünde masum bir ifade ile Çağlar'a döndü; -Aa... Sadece 'demleyeyim' demeyi biliyormuşum... -Öylesine sormuştum, gerçekten bilmiyor muydun? -Ayy, hayırr... -Tamam, olsun. Ben biliyorum, ne olacak. -Gerçekten mi? -E tabii. Hemşireyim ben. Nöbetler hep çaylar, kahveler ile geçiyor. -Doğru. O zaman demler misin bizim için? -Tabii ki de demlerim. Çağlar çayı demlerken, Sevilay onu izliyordu. Çağlar, Sevilay'a döndü; -Ben... Bir anda Sevilay'ın hayranlık dolu bakışları ile kesişince duraksadı ve güldü; -Neden öyle bakıyorsun bana? Sadece çay demliyorum. Sevilay güldü ve ayağa kalktı; -Çok yakışıyorsun... -Nereye, yanına mı? -Yok, mutfağa... -Yani, biraz becerim var işte. -Olsun, denediğime pişman olmadım ben. -Neyi? -Ben çay demlemeyi biliyorum Çağlar. Sen mutfağa yakışıyor musun diye merak ettim. Çağlar, Sevilay'ın ellerini tuttu; -Sen bil, ya da bilme; bana 'Sen yap' demen yeterli, geri çevirmem. Sevilay yine gülümsedi ve başını eğdi. Bir anda alnında hissettiği sıcak dudaklar ile başını tekrardan kaldırdı. -Sana başını dik tutmak yakışıyor. O başını kaldır. Sevilay'ın kalbi yine küt küt atıyordu... Çağlar, Sevilay'ın ellerini yavaşça bıraktı; -Ben ekmek almaya gidiyorum, hemen gelirim. Kaç tane alayım? -S-sanırım bize iki tane yeter... -Tamam. İstediğin başka bir şey var mı? -Yok.. Fırın sokağın başında. -Evet, taksiyle gelirken görmüştüm. -Tamam öyleyse... Çağlar güldü; -Yine kızardın. -Çağlar ya! -Tamam tamam, sustum. -Kızarmadıım. -Tamam mızıkçı, tamam kızarmadın. Hadi ben gidiyorum, hemen geleceğim. -Tamam. Çağlar yüzündeki tatlı tebessüm ile evden çıktı. Sevilay ise sırıtarak; elleriyle, ısınan yanaklarını yokladı; -Off, cidden kızarmışım galiba. Yanaklarım çok ısınmış... Sevilay, çabucak sofrayı kurdu. Kısa süre sonra Çağlar geldi ve sofraya oturdular. Sevilay çayından bir yudum aldı ve gülümsedi; -Harika demlemişsin, ben hiç böyle bir çay içmemiştim... -Ciddi misin? -Evet, gerçekten muazzam. Ellerine sağlık. -Teşekkür ederim, afiyet olsun. Kahvaltılarını edip, sofrayı topladılar. Çağlar, Sevilay'ı hiçbir işte yalnız bırakmıyor, yapılacak olan iş her ne olursa olsun yardım ediyordu. -Çağlar bu çöpler burada kalmış dün. Atıp geliyorum hemen. -Tamam güzelim, ben de bulaşıkları yıkayacağım. Sevilay kapıya doğru yürürken mırıldandı; -Evimin erkeği olabilecek adam işte... -Ne dedin? -Çöpler diyorum, çok kokmuş... -Tabii, çok normal. Sevilay çöpleri atıp geldi. Evim düzenlemeye, annesinin odasından başlamak istedi. İçeri girdiğinde gözüne çarpan ilk şey; annesinin komodinin üzerinde bıraktığı takıları oldu. Yatağa oturdu; -Annem takıp takıştırmayı çok sever, biliyor musun Çağlar? Özellikle de parmaklarından yüzük, kulaklarından küpe eksik olmaz hiç... Çağlar gülümsedi ve pozitif bir şekilde cevapladı; -Geri dönüp sana takılarının yerini sorduğunda, susup kalmak istemezsin değil mi? Hadi toparlayıp kaldıralım bunları. -Tamam. Yüzükleri ve birkaç çift küpeyi topladılar. Sevilay takıları kutusuna koymak için komodinin çekmecesini açtı ve bir ağrı kesici kutusu gördü. Çağlar'a döndü; -Şimdi karnım tok. Bir tane içsem bir şey olmaz değil mi? Uyandığımdan beri başımda bir ağrı var. -İçebilirsin tabii. Ben sana su getireyim. Sevilay gülümsedi; -Teşekkür ederim. Sevilay, ilaç kutusunu komodinin üzerine çıkardı. Önce elindeki takıları, özenle kutusuna yerleştirdi. Sonra el çabukluğu ile; çekmecedeki diğer dağılmış eşyaları düzenledi. Çağlar, elinde bir bardak su ile odaya girdi ve bardağı Sevilay'a uzattı. -Güzelim, bu arada saat yedi buçuğa geliyor. Ben saat sekizde hastanede olmalıyım. Şimdi çıkmam gerekiyor. -Tamam, ben de seninle geleceğim. Evde yalnız kalmak istemiyorum. -Tamam, hadi gidelim. -Su için teşekkür ederim. Sevilay suyu içti ve ağrı kesici kutusunu cebine attı. Kalktı ve üzerine oturduğu yatağın nevresimini düzeltti. Evden çıktılar ve yoldan bir taksi çevirdiler. Kısa süre içinde hastaneye vardılar ve acil servisin önünde durdular. Çağlar, Sevilay'ın ellerini tuttu. -Yoğun bakımın ziyaret saatine daha var ama, ben senin için annenin durumunu öğreneceğim tamam mı? Canını sıkmadan bekle burada. Sıkılırsan servisin o tarafa gel. -Tamam, teşekkür ederim. Seni arayabilmem için numaranı verir misin? -Tabii ki. Sevilay telefonunu çıkardı. Numarayı yazdı ve kaydetti; ~Yeni kişi " Kahramanım ×3 " +90********** -Bu arada, dün sen bana haber göndermeyi nasıl becerdin? Ben sana numaramı vermemiştim ki. -İnternetten hastanenin numarasını bulup aradım. Santrale bağladılar. Acil servise bağlanmak istiyorum dedim. Bağlandım konuştum işte, durumu anlattım biraz; 'Çağlar hemşire benim arkadaşım. Şu an zor bir durumdayım ve ona ihtiyacım var' dedim. Çağlar, Sevilay'a hayranlıkla baktı; -Hem çok zekisin, hem de güzel... -Asıl sen benim adresimi nasıl buldun ya? Ben o telaşla adres falan vermedim ki. Sadece telefonu açan kıza 'Haber verir misiniz' dedim. 'Çağlar hemşire şu an burada değil, ben geldiğinde haber veririm' demişti. -Evet. Diğer servisten tansiyon aleti almaya gitmiştim. Geri dönüp senin aradığını öğrenince, hemen Aylin ablanın yanına gittim. Yoğun bakım hemşiresi Aylin abla vardı ya. Sen de görmüştün. -Evet. -Annenin adres bilgilerini öğrenmem gerektiğini söyledim. Normalde yasak olmasına ramen hasta kayıt raporundan bakıp, gizlice verdi bana. Ben de hemen basıp geldim. -Helal olsun bize ya. Ben zeki, sen benden zeki... Ha bir de, yakışıklı... -Öyle miyim? -Hem de çok... Çağlar gülümsedi; -İlacını iç, unutma tamam mı güzelim? Ağrın geçmezse de acile gel, bir ağrı kesici yapayım sana olur mu? Sevilay güldü; -Normal insanlar sevgilisine çay kahve ısmarlar, bizimki iğne ısmarlıyor... -Sevgilisine? -Sevgili değil miyiz? -İlk kez duyunca hoşuma gitti sadece, sevgilim... Sevilay kocaman gülümsedi; -Kendine iyi bak sevgilim, kolay gelsin... Bir anda Aylin hemşire kapıda beliriverdi; -Oo çifte kumrular... Şimdi anlaşıldı bu kızın evini, yurdunu neden merak ettiğin. Ben de diyordum ki; 'Kadının evine soygun mu yapacak, ne yapacak evin adresini bu serseri?' -Evi soymadım ama, bu güzel kızın kalbini çaldım abla... Sevilay yine kızarmıştı. Çağlar, Sevilay'ın çenesinden tuttu ve yüzünü Aylin hemşireye doğru çevirdi; -Ama şu surata baksana Aylin abla. Kırmızı değil mi şimdi bu surat, kızarmamış mı? -Ya Çağlaar! Utandırma beni. Çağlar güldü; -Bir de mızıkçı yani... -Tamam, tamam. Hadi uğraşma kızcağızla. Geç işinin başına bakayım. Kırmızı da olsa, mavi de olsa güzel bu kız. Maşallah. Sevilay tebessüm etti; -Teşekkür ederim abla... Çağlar, Sevilay'a el salladı ve Aylin hemşire ile beraber servis kapısından girerek gözden kayboldular. Sevilay'ın başı hala ağrıyordu. İlacı içebilmek için, gidip kantinden su aldı ve bir banka oturdu. Cebinden ağrı kesici kutusunu çıkardı ve açtı. Kutunun içinden yarım bir blister çıkardı ve gördüğü şey karşısında şoka uğradı. Bu annesinin sık sık içtiği, Sevilay'ın da bildiği bir ilaçtı. Ama içinden çıkan tabletlerin beyaz olması gerekirken; bunlar turuncu, değişik tabletlerdi... ...
Düzenleme: 05.01.2025 / 20:49
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • MehmetEmreDursun1
  • BayMikrofon
  • ORHAN2024
  • Abdulkadir610
  • Egemen17
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir