Şiir Defteri

YARGITAY'IN AHLAK VE BOŞANMA KONUSUNDAKİ BAZI KARARLARINDAKİ MANTIKSIZLIK DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
13.02.2021 / 18:54
412 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Açık ki Yargıtay genelde mantıklı kararlar vermesine karşın bazıan(bazan/bazen) de mantığa aykırı kararlar vermekte ki bunun temel nedeni Türkiye'yi yani hukuku Batıya ya da Doğuya benzetmeye çalışan siyasetin hukuku yapmasıdır. Yargıtay'ın bozduğu yerel mahkeme kararları yerel mahkemelerin; Aihm'in bozduğu Yargıtay kararları da Yargıtay'ın mantığında sorunlar olduğunu göstermekte ki bunun da temel nedeni hukukun bilim olmaması çünkü hukuku bilim değil siyaset yapıyor. Açık ki Türkiye'de hukuk demek siyaset ve Ab hukuku demek yani Türkiye'de hukuk bilime değil siyasete ve Avrupa'ya uymak zorunda; bu nedenle ki zina, eşcinsellik, eşcinsel evlilik, genelev, bikini/mayo diye ortalıkta sütyen-külot dolaşmak, mini şort diye ortalıkta külotla dolaşmak serbestliği var ki bu durumlar Türklüğe de, dine de aykırı ancak demek ki Ab'ye uygun olduğu için siyasete de uygun yani açık ki hukuka uygunluk demek siyasete, özel sektöre, ve Avrupa'ya uygunluk demek olmakta. Açık ki İstinaf, ve Yargıtay yani üst mahkemeler olmasa, Türkiye'de yargıya mantıksal güvenilirlik yani yargıya mantık bilimi ya da bilim açısından güvenilirlik 100 üzerinden 50-60 ise, bu durum İstinaf, ve Yargıtay sayesinde %80-90'a kadar çıkabilmekte. Açık ki yerel yargılamaya mantıksal güvensizliğin temeli yargıda Yalan makinesi(makinası) kullanılmaması nedeni ile, yani açık ki parmak izi, Dna, kameralar, Polis olay yeri inceleme gibi bilimsel yöntemler olmasa yerel yargıda ceza yargısı alanında mantıksal, bilimsel güvenilirlik daha da az olacaktır çünkü insanların yalan-iftira ifadeleri, yalancı tanıklar, darp raporularının(raporlarının) yanlış yorumlanması, ve açık ki hukuk fakültesilerinde(fakültelerinde) felsefe, mantık, bilimsellik, ve dil mantığı açısından Türkçe öğretilmemesi buna neden olmakta; düşünün ki 'yavşak' sözcüğü genelde, sapkınlık anlamında, yani hakaret olarak kullanılmasına karşın, Türk dil kurumu sözlüğü bu sözcüğün hakaret olarak kullanılmakta olan anlamını bilmediği için, bu sözcüğün hakaret sayılmadığı pekçok yargı kararı olmakta. Hukuku siyaset yönlendirmekte; örnek ki siyaset zinayı eskiden 'suç' saymışken, şimdi suç saymamakta; bir suça örnek ki isterse '1 yıl' da, '10 yıl' da ceza verebilir; suç olan birşeyi suç olmamaktan çıkarabilir, suç olmayan birşeyi de suç sayabilir oysa bilim siyasetçilerce yapılmaz, bilime siyasetçiler karışamaz, yani bilim olmayan siyaset hukuku da bilim yapmamaktadır yani hukukun temel sorunu 'Bilim olmamak'tır, bu nedenle hukukun ilk yapması gereken şey bilim olmaktır; hukukun bilim olmasına kıriminoloji(kriminoloji) yardımcı olsa da hukukta Yalan makinası zorunluluğu da olmaması hukukun tam bir bilim olmasını, tam bir bilimsellik içinde olmasını yani tam bir güvenilirlik içinde olmasını önlemekte, yani siyaset hukuku ya bilim içinde ancak ahlakdışılık içindeki Batıya, ya da bilimdışılık ve barbarlık içindeki Doğuya çekmeye çalışmakta çünkü siyaset 'doğru'nun ne olduğunu bilmediği gibi, 'doğru' olmayan bir dünya ile de var olmaktadır oysa 'doğru'ya giden yol önce 'mantık'tan ve 'tutarlılık'tan geçer oysa siyaset için 'doğru' ya Batıya ya Doğuya benzemektir oysa Muhammed 1400 yıl önce kadar, Atatürk de 100 yıl kadar önce 'doğru'nun 'Bilim ve ahlak'a uygunluk olduğunu söyledi ancak dinleyen kim. Yerel yargıdaki yanlışlık ve güvensizlik oranı yargıda Yalan makinası'nın(makinesinin) kullanılmaması üzerine kurulu iken, Yüksek mahkemelerdeki yanlışlık ve güvensizlik oranı genelde mantıksızlıktan, özelde ise dil konusundaki mantıksızlıktan oluşmakta gibi görünmekte. Yargıtay'ın şu kararları mantıksızlığın durumunu ve boyutunu daha doğru, ve daha iyi göstermekte: 1- Yargıtay demiş ki 'Nikahsız yaşamak ahlaka mugayir birşeydir, bu nedenle ziynet eşyaları kadına verilemez.'. (Tarih: 2012/Eylül/4. Hukuk dairesi kararı). Anlaşılan ki genelde hukuk, özelde ise Yargıtay 'ahlak' sözcüğünü dil felsefesine, dil mantığına, dil bilime, ve dil matematiğine göre değil topluma, geleneğe, göreneğe, töreye göre yorumlamakta ancak açık ki Tdk de ahlakı yanlış bilmekte çünkü Tdk sözlüğü de 'Ahlak; bir toplum içinde kişilerin uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kuralları' demiş yani bu durumda örnek ki eşcinsel bir toplumda eşcinselliğe aykırı biçimde yaşamak; haydutlardan oluşan bir toplumda haydutluğa karşı çıkmak; çırılçıplak yaşanılan bir toplumda çıplaklığa karşı çıkmak; puta tapıcı bir toplumda puta karşı çıkmak; ahlaka aykırılık olmakta oysa felsefe tarihinde bile ahlakın tanımı 'Doğruya giden yol'dur yani ahlak sözcüğünde temel, koşul, ön, birinci, belirleyici olan şey 'doğru'dur, ve 'doğruya uygunluk'tur yani topluma uygunluk değil. Ben bu nedenle ahlakı şöyle tanımlamaktayım; 'Ahlak; zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, demokrasinin, laikliğin, medeniliğin, insanlığın, evrimin, ve evrenin soyut nitel tek zirvesidir' ki bu durumda 'ahlaka aykırı olmak' ancak 'mantığa, akıla, bilime, akıl-ruh sağlığına aykırı olmak' ile olur yani toplumlar da ahlaka aykırı olabilirler yani ahlak da felsefe, mantık bilimi, ve bilim gibi 'topluma göre' tanımlanamaz, ve var edilemez; yani nikahlı olup da ahlaka aykırı evlilik de olabileceği gibi nikahsız olup da ahlaka uygun cinsel birliktelik de olabilir ki bu durum toplumla değil insanların kişilikleri ile ilgili bir durumdur yani 'Toplum öyle istiyor' diye birşey felsefe, mantık, bilim, ahlak, din, demokrasi, özgürlük olmaz; yani 'Evliliksiz yaşamak ahlaka aykırıdır' demek yanlış bir genellemedir, bilimsel değildir, mantıklı değildir, doğru değildir. 2- Yargıtay demiş ki 'Eşi evlilik yıldönümü ve doğumgünü gibi özel günlerde ve düğün, yurtdışı/içi gezi, konser gibi sosyal ortamlarda sürekli yalnız bırakmak boşanma sebebidir'. (Tarih: 2016/Ekim/2. Hukuk dairesi kararı). Ancak Yargıtay 'Özel gün' tanımına yalnızca 'Evlilik yıldönümü, doğum günü, yılbaşı, bayram' gibi günlerin; 'Sosyal ortam' tanımına da 'Düğün, yurtiçi ve dışı gezi, konser, açılış, kermes' gibi şeylerin girdiğini belirtmiş ancak medya bu duruma 'Sevgililer günü', ve 'Kadınlar günü' gibi günleri kutlamamayı da dahil etmiş ki belki bu da olabilir şimdi ya da gelecekte. Yargıtay bu kararına 'Eşi yalnız bırakmak eşe ilgisizlik kanıtıdır'ı almış. Yargıtay bu kararında bilimsel, mantıklı, doğru gibi görünse de gerçekte 'Yanlış genelleme' yani mantıksızlık yapmış çünkü bu tür şeyler genelde mantıksızlık üzerine kuruludur yani mantıklı olmayı da, mantıksızlığa karşı çıkmayı da hukuk, adalet ve yargı yanlış, kötü, suç saymamalıdır; çünkü örnek ki evlilik neden yıldönümülerini kutlamak yani yıl yani nicelik, ve varsayım ya da sanı üzerine kurulu olmak zorunda olsun çünkü hem evlilik ruhsal nitelik üzerine kurulu olmalı, hem de yıllardaki günler geçmiş yılların günleri ile aynı gün değildir ki bu durum doğum günü kutlamak için de geçerlidir yani insan bir kez doğar, her yıl doğmaz; yaş günü kutlamaya gelince ise insanlar yaşlanmalarını neden kutlamak zorunda olsunlar? Yine örnek ki akıldışı ya da ahlakdışı bir sanatçının konserine ya da akıldışı ya da ahlakdışı bir konsere eş neden gitmek zorunda olsun? 'Bayram' için de, ya eş 'Cadılar bayramı', 'Zombiler bayramı', 'Astrologlar bayramı' gibi bayramlara gitmek istemezse? Yine örnek ki eş neden yılbaşını kutlamak zorunda olsun çünkü yılbaşı kutlamak da mantıksızlıktır çünkü öncelikle 'kutlamak' yani 'kut, kutluluk' öncelikle 'ahlaka uygunluk' koşulunu içerir yani herşey kutlanmaz, herkes de kutlama yapamaz yani kutlama kutsal birşeydir yani bikini, mayo, mini etek, mini şort, tayt pantolon, sigara, içki, seks gibi şeylerle de kutlama olmaz. 'Düğün' denilen şey nedir, 'Bu gece cinsel ilişki yani gerdek yapacağız' diye topluma yayın, yaygara yapmaktır yani gerçekte ahlaka da, onura da, gurura da, dine de aykırı birşeydir yani eş neden ahlaka aykırı yerlere gitmek, ahlaka aykırı şeylere katılmak, ahlaka aykırılıkla eğlenmek-mutlu olmak-keyif yapmak zorunda olsun? 'Gezi'ye gelince; herkes gezmeyi sevmek zorunda değil çünkü 'gezmek' denilen şey zorunluluk değilse, keyif-zevk-haz-nefs içinse hem felsefeye, mantığa, bilime, hem akıl-ruh sağlığına aykırıdır, hem de bedensel ilkel bir etkinliktir çünkü insan için gerekli olan şey gezmek değil öğrenmek, felsefe öğrenmek, mantık öğrenmek, bilim öğrenmek, kitap okumak gibi şeylerdir ki bunlar da evde yapılır yani gerçekte 'Evde oturmayı sevmemek', 'Kitap okumayı sevmemek', 'Bilimsel, mantıklı, felsefel olmamak' gibi şeyler haklı boşanma nedeni olmalıdır. Sevgililer günü ise ahlakdışı insanların da, ahlakdışılık içinde kutladıkları; 'Sevgili' sözcüğünün nerede ise 'Yalnızca cinsel ilişki içeren' birşey durumuna geldiği, ve gerçek adı, Türkçe ile 'Aziz Valentine günü' olan birşeydir, yani eş neden hem ahlaka aykırı, hem de yabancı kökenli bir günü kutlamak zorunda olsun? Peki ya eş çıplaklar kampına gitmek isterse? Peki, ortalıkta, bikini, mayo diye sütyen-külot yani iç çamaşırı yani felsefeye, mantığa, bilime, ahlaka, vicdana, medeniliğe, dine aykırı pılaja(plaja) gitmeyi bir eş isterken öteki eş istemezse? Peki ya bir eş porno izlemek isterken öteki istemezse? Peki bir eş hastalığında hastaneye gitmek isterken öteki eş üfürükçüye götürmek ya da dua okuyup iyileştirmek isterse? Peki bir eş çocuklarına zorunlu sağlık aşısılarını(aşılarını) yaptırmak isterken, öteki eş karşı çıkarsa? Peki bir eş balkonda, mangal denilen ilkellik, barbarlık yapmak isterken, öteki eş karşı çıkarsa? Görülmekte ki Yargıtay'ın yukarıda sözünü ettiğim kararları mantıksızlık üzerine yani bilime aykırılık üzerine kurulu kararlardır ki mantıksızlık ile doğru hukuk da, doğru adalet de, doğru yargılama da olmaz. Eş eşin her istediği şeyi yapmak, eşin her istediği yere gitmek; hele ki mantığa ya da ahlaka aykırı isteklerini yerine getirmek zorunda değildir. Hukuk da topluma ya da Batıya ya da Doğuya ya da siyasete değil parmak izine, Dna'ya, kameralara, yalan makinasına, felsefeye, mantığa, bilime ve ahlakı tanımıma bakmalıdır. Görülmekte ki genelde hukuk, adalet ve yargı; özelde ise Yargıtay yalnızca yalan makinası üzerine değil, mantık üzerine de kurulu olmalıdır; yani hukuk toplumun da, Batının da, Doğunun da, siyasetin de, kapitalistlerin de, akıldışılığın da, ahlakdışılığında, zevkin-hazzın-nefsin isteklerine de, koşullara da, zamana da, ortama da uygunluk değil felsefeye, mantığa, bilime, ve ahlakı tanımıma uygun olmalıdır. Yani temel sorun gerçekte; bilime, mantığa ya da ahlaka aykırı olanları yani her isteyeni evlendiren, ve emirlerini yani yasalarını bilimden değil siyasetten hukukta yani 'Siyaset çalıyor, hukuk oynuyor; Batı, Doğu, bilimdışılık, mantıksızlık, ahlakdışılık, kapitalistler, ve toplum çalıyor, siyaset oynuyor' durumu oluşmasında; düşünün ki hukuk demokrasi, laiklik ve Atatürk düşmanlığına, ve öz bebek kardeşlerini, ve öz çocuk kardeşlerini bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı sultanılarını(sultanlarını) baştaçı edenlere bile siyasi parti kurmak, ülke yönetmek; bilimdışı şeylere inanan insanlara akademisyenlik yani üniversite yönetmek hakkı vermekte; yani hukuk doğru yolda değilse hayat da doğru yolda olmaz, ve hukuk bilime ve ahlaka aykırı ise hukuk da doğru yolda olmaz. Önce mantık; sonra felsefe, bilim, ahlak, din, hukuk, adalet, yargı, eğitim, ülke, devlet, vatan, toplum, özgürlük, demokrasi, laiklik, sanat, evlilik, sevgi, aşk. Unutulmamalı ki 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'in de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak' üzerine kurulmamış evlilik de, toplum da, ekonomi de, sanat da, devlet de, vatan da, hayat da zaten çoktan çökmüş, yıkılmış demektir yani evlilikte önce 'Mantık sınavı' yapılmalıdır, mantıksız insanların evlenmelerine onay verilmemelidir. Eşler önce, Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a uysunlar, sonra birbirlerine yoksa evlilikler de bozulur, toplumlar da, ülkeler de, devletler de, vatanlar da. Hukuk; Batıyı ya da Doğuyu taklit de değil; siyasetçilerin çıkardıkları yasaları ezber de değil Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yani 'mantık' olmalıdır, bunun için de öncelikle hukuka, adalete, yargıya Yalan makinası da dahil edilmelidir. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 13.2.21/18.53
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir