Şiir Defteri

FİKRİ SAĞLAR'IN EŞİNE TURİST KIZ ÇOCUĞU TOKADI MEDYA VE TURİZMDE ÇİRKEFLİK DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
13.06.2021 / 05:49
391 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Atatürk size 'Önce bilim ve ahlak' dedi yani 'Bilime ve ahlaka uyun' dedi; 'Sigara, içki için; sütyen-külot ortalıkta dolaşın; bilimi ve ahlakı dışlayın; bilime ve ahlaka aykırı olun' demedi. Kendisi bilime ve ahlaka aykırı şeyler yapmışsa da 'Benim yaptığımla bilimin ya da ahlakın dediği çelişirse yaptığımı değil bilimin ve ahlakın dediğini yapın' dedi. Yani hiçkimse bilime ve ahlaka aykırılıkları için Atatürk'ün arkasına sığınmaya, saklanmaya çalışmasın. Dine göre zaten bilime ve ahlaka aykırılık yasak çünkü dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilim ve ahlak demektir, bunlar yoksa din de olmaz' diyor. Pılajın(Plajın) en kısa, en özet, en masum tanımı bence şudur: Tek odalı genel hamam(banyo). Bay, bayan, çocuk, genç, yaşlı, herkesin birlikte yıkandığı, güneşlendiği, hoplayıpzıpladığı, eğlendiği bir genel hamam türü. Komünizım(Komünizm), komünistler, ve Sovyetler birliği 'Bunlarda ahlak, aile yok' diye tanımlanıyordu, kötüleniyordu. Peki öyle ise 'Müslümanım' diyen Türkiye'de; zina, genelev, sütyen-külot pılaj serbestliği, mini şort diye külotla ortalıktalık serbestliği, eşcinsel evlilik serbestliği' ne? Türkiye komünist mi oldu acaba? Açık ki siyaset delilik demek çünkü hertürlü deliliğe izin veren o. Bu nedenle ki metal makinalı(makineli) tarihin en büyük delisi olan Hitler siyasetten geldi. Durum ki siyaset kurtlara koyun postu satan bir dükkan gibi. Sigara Türkiye'ye önce 'ilaç' diye getirildi, öyle ki eczahanelerde ilaç diye satıldı, öyle ki bazı doktorlar sigarayı ilaç diye yazdılar; moda 'medenilik' diye getirildi, insanlıkdışılık oldu; turizım(turizm) 'dostluk, kültürlülük' diye getirildi, utanmazlığın dünyası oldu; demokrasi 'özgürlük' diye getirildi, siyasi partilerin diktatörlüğü oldu. Ya 'koyun' diye getirilenler koyun postundaki kurtlar ya da Türkiye Bermuda şeytan üçgeni gibi, yok eden bir yer olmalı. 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün ülkesine; 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'çiliğin ülkesine bakın; ne bilimsellik var, ne ahlakçılık; biryanda Diyanet, biryanda 'Pılajlar bakanlığı'. Avm gibi, ne ararsan var çünkü mantıklılık yok yani dil başka söylüyor, el başka yapıyor durumu. Hürriyet gazetesinde 1999 yılının 19 temmuzuna ait bir haber: 'Fikri Sağlar'ın eşine turist kız tokadı'. Hürriyet gazetesindeki haber şöyle: 'Aquapark'taki kaydırak kuyruğunda 15 yaşındaki İngiliz turist, sıra yüzünden tartıştığı eski bakan Fikri Sağlar'ın eşini tokatladı. Bodrum'da tatil yapan eski kültür bakanlarından Fikri Sağlar'ın tiyatrocu eşi Serap Sağlar, önceki sabah eğlenmek için Dedeman Aquapark'a geldi. İddiaya göre botlu kaydırak bölümünde beklerken, arkasındaki İngiliz Claire Wood, iki küçük çocuğun sıraya girmeden Sağlar'ın önünden kaymak istemesine engel olmak istedi. Araya giren Serap Sağlar'ın ittiği turist kız düşmekten son anda kurtulurken, kolunun incindiğini belirterek çığlık attı. Büyüyen tartışmada Clair, kendisini merdivenden uzaklaştırmak isteyen Sağlar'a tokat attı. Araya girenler olayı yatıştırmaya çalışırken, Sağlar, Dedeman yetkililerini çağırıp, 'Ben ülkemde böyle davranışa maruz kalmayı hazmedemem. Bunları atın, davacıyım.' dedi. Yetkililerin yatıştırma çabaları sonuç vermeyen Serap Sağlar şikayetçi oldu. İfadesi alınıp adliyeye sevk edilen turist kız kendisini, 'Ben, sıraya girmeden tekrar kayan çocuklara engel olması için bayanı uyardım. Ancak, sert tepki gösterdi, kolumu tırnaklarıyla yaraladı. Sonra beni aşağıya atmak istedi. Kolumu salladığımda yüzüne çarptı. Üzgünüm.' diye savundu. Mahkeme, Claire Wood hakkında takipsizlik kararı verdi. Olayın büyütülmemesi gerektiği söyleyen baba Alan Wood, 'Bu tatsızlığın tatil keyfimizi kaçırmasına izin vermeyeceğiz. Ancak, eski bir bakan eşi, aynı zamanda sanatçı olduğunu öğrendiğim bayanın tavırlarını hiç de onaylamıyorum.' dedi.'. Öncelikle şunları anlamak zor: 1- Nasıl oluyor da olayın gerçekleştiği gün konu hemen adliyeye gidiyor, hemen o gün mahkeme kuruluyor, ve mahkeme hemen o gün takipsizlik kararı veriyor, çünkü Türkiye'deki durum ki konu önce karakola yansır, aylar sonra savcılık dava açar, aylar sonra mahkeme olur; ve Takipsizlik kararı'nı mahkeme değil savcılık verir. 2- İngiliz bir turist Serap Sağlar'ın sanatçı olduğunu ve eşinin de eski bir bakan olduğunu nasıl biliyor? Açık ki haberde mantıksızlıklar var, medyada böyle mantıksızlık olunca demokraside de mantıksızlıklar olması olağan olur. Gelelim, konunun 'Turizımda(Turizmde) çirkeflik durumu' yönüne. Turizım diye ortalıkta, herkesin içinde; bay, bayan, çocuk, genç, yaşlı karışık; bikini, mayo diye sütyen-külot dolaşılıyor yani utanmazlık, ahlakdışılık, dine aykırılık, akıl-ruh sağlığına aykırılık göklere çıkmış durumda; öyle ki koca koca ve yarıçıplak insanlar çocuklarla aynı kaydırakta kayıyorlar, aynı suya giriyorlar, aynı yerde yüzüyorlar; öyle bir laçkalık ki 15 yaşındaki bir kız çocuğu, üstelik de turist, yabancı, üstelik de hem bir sanatçı olan, hem eski bir bakan eşi olan, 44 yaşındaki kadına tokat atıyor. Bu da ahlaka aykırı turizım türündeki çirkefliğin durumu. Sonra da 'Allah'a inanıyorum, Elhamdülillah Müslümanım' durumu oysa dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilim, ahlak, mantık, vicdan, merhamet, medenilik, ve utanmaktır' diyor. Ahlaka aykırı turizımın nesi ahlak, din, medenilik, insanlık, utanmak? Yarıçıplak çocuklarla yarıçıplak bay, bayan büyüklerin birlikte suya girdiği, birlikte hopladığızıpladığı(hopladığı zıpladığı) yerde ahlak, din, utanmak, saygınlık, ve saygı mı kalır; üstelik de akıl-ruh sağlığına yalnızca bilim, mantık değil ahlak da, utanmak da dahilken; üstelik de Muhammed de, Atatürk de 'Önce ahlak' demişken? Yani durum şu: Sütyen-külot, 'Müslüman', eski bir bakan eşi kadın; sütyen-külot, Hıristiyan(Hristiyan) bir çocuktan, üstelik kaydırak kavgasında tokat yemiş; nerede; sütyen-külotlu bayanların ve çocukların, yarıçıplak erkeklerin ve çocukların birlikte olduğu biryerde çünkü orası insanların yarıçıplak, iç çamaşırıları ile oldukları biryer yani alimlik, alimelik beklenmeyecek biryer. Akıldışılık ve ahlakdışılık; demokrasiyi de, laikliği de, turizımı da, eğitimi de, medyayı da, sanatı da, Türkiye'yi de, dünyayı da Sodom'un, Gomora'nın, Pompei'nin bayisi yapmak istemekte. Önce 'sayın'lık değil, önce 'saygınlık' gerek ki bu da önce 'ahlak'a uymakla olur. Gülelim mi, ağlayalım mı? Bence, düşünelim ancak Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' ile düşünelim, ve 'Bilim ve ahlak' için düşünelim. Demokrasi, laiklik, özgürlük, eğitim istemek önce 'utanmak' özelliğini gerektirir çünkü utanmak yoksa herşeyin içineedilir(içine edilir) çünkü barbar beden beyine, barbar sağ beyin de sol beyine egemen olmak eğilimindedir, bu nedenle ki yasaklar gereklidir yoksa barbarlık heryeri sarar. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 13.6.21/05.48
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir