Gökyüzü kızıla büründü yine... Tam çekip gidecekti son bir kez daha baktı denize bu son dedi saçlarını savurarak güneşin üflediği rüzgara inat, bu son! Bu defa çok kararlıydı geri dönmeyecekti dalgalarla boğuşmaktan yorulmuştu artık hem yüreği kaça bölünecekti alt tarafı o narin avucu kadardı yüreği daha kaç defa paramparça olacaktı ki! Canı yanıyordu ona rağmen gülümsemeye çalışıyordu "Ne garip yaşadıklarım" diyordu gamzesinin altında sakladığı o manalı gülüşüyle, "ne garip!" yoksa son defa baktığı bir deniz yoktu da o bir serap mıydı bi görünüp bi kaybolan... "ama yok kandırma artık kendini" dedi "geri dönme artık girme o Alev topunun içine yakma kendini değer miydi?" diye ölçülemeyecek bir zaman dilimi kadar durdu. "Değer miydi?" dedi bir daha yok yok takati kalmamıştı hem her defasında o mu boğuşacaktı dalgalarla o mu vuracaktı kalbini kıyılara! "Bi toparlan" dedi öne eğik omuzlarını kaldırdı ve güneşe bi baktı "tek ben değilim değil mi?" dedi güneşe sorar gibi "Yıkılıp yıkılıp tekrar bu defa boğulmayacağım diye kulaç atan tek ben değilim değil mi?" diye sordu gözlerini kocaman açarak. "ama yok" dedi "bu defa dik duracağım" alev topu yavaş yavaş kayboluyordu yüreğinden gözlerinden rıhtımına geri çekildi. Bu defa kararlıydı arkasını dönüp denize son bir kez daha baktı epeyce uzaklaşmıştı derin bir nefes aldı ve hadi bakalım toparlan yoluna devam dedi.