Şiir Defteri

YILMAZ ÖZDİL EŞCİNSELLİK VE ONUR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
29.06.2021 / 11:23
644 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Birileri Türkiye; önce 'ilaç' diye sigarayı ve birayı getirdi; sonra 'medenilik' diye modayı, ve turizımı(turizmi); şimdi de 'Doğa, genetik, tercih' diye eşcinselliği' ve 'Çok yararları var' diye keneviri. Getirilenlerin son durumları ortada: Akıldışılıkta ve ahlakdışılıkta sınır, koşul, ölçü tanımamak. Durum ki gelecekteki amaç porno, ensestlik, uyuşturucu, çıplaklık, üçüncü meme taktırmak, ikinci cinsel organ taktırmak, hayvan cinsel organı taktırmak, üçüncü göz taktırmak, insan eti yemek, kadın sütünden peynir-yoğurt-tatlı-hamur işi gibi serbestlikler olacak ancak açık ki amaç asla 'İkinci bir beyin taktırmak' serbestliği istemek olmayacak. Açık ki Türkiye ruhsal açıdan savunmasız, korunmasız durumda. Bir insanı ruh, kişilik, akıl, mantık olarak değerlendirmenin en doğru ölçütü onun nefs önündeki durumudur çünkü savım ki nefs hem en büyük cehalettir, hem tüm kötülüklerin nedeni ve amaçıdır(amacıdır), hem de akılı, mantığı, ahlakı, vicdanı, akıl-ruh sağlığını, insancalığı engeller. Nefsin en kolay ölçütlerinden birincisi de giyimdir çünkü hiçkimse sokağa çıplak çıkmaz; yani akıldışı-ahlakdışı giyim nefstir yani ahlaksızlığın da nedeni nefstir, örnek ki mini şortla ya da sütyen-külotla sokağa çıkan birine nefssiz de, ahlaklı da, dinli de, Atatürkçü de, demokrasici de, laiklikçilik de, bilimsel de, üniversite mezunu da mantıklı denilemez; eğer giyim ahlaka uygun ise mide, cep, sigara, içki, küfür, takı, dövme, pirsing, makyaj gibi başka konulara bakılır yani nefs varsa mutlaka kendini belli eder. Durum ki biryandan akıldışı-ahlakdışı insanlar ünlü diye; biryandan da gazetecilik konusunda yüksekokul okumuş, felsefel-bilimsel-mantıksal-evrensel eğitim almamış insanlar medya diye ülkeyi sarmakta. Yani birilerince pohpohlanıyorsan yükselirsin durumu. İnsanların da, toplumların da kişilik durumlarını da, akıl-ruh sağlığı durumlarını da, insanlık durumlarını da gösteren en genel, en geniş kapsamlı, en doğru ölçü dini tanımlayan, 'Din bilim, ahlak, mantık, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı dindir. Gerçek ki Din hadisileri'ne uygun insan; kişilikli, akıl-ruh sağlıklı, insanca insan durumudur. Çeteler, eşkiyalar, mafyalar, terörcüler, hırsızlar, Naziler, barbarlar, vahşiler, çıplaklar, fuhuşçular gibi kişiler için 'onur' sözcüğünün anlamı farklı, kendilerine uygun, kendilerine göre birşey olsa da 'onur'un doğru anlamı bence, savım ki dini tanımlayan Din hadisileri'nin tanımladığı dine uygunluktur. Yani, dini tanımlayan Din hadisileri'nin tanımladığı dine ya da duruma aykırılık doğru onur değildir yani onurun doğru tanımı değildir. Türk dil kurumu sözlüğü 'onur' sözcüğü için 'Fransızca honneur' dese de savım ki onur sözcüğü Fıransızca(Fransızca) değil Türkçedir. Ve 'Onur sözcüğü şeref sözcüğünün eş anlamlısı' sanılsa da değildir savım ki özgürlük sözcüğü ile hürriyet, serbestlik, freedom gibi sözcüklerin aynı anlama sahip olmaması gibi. Yılmaz Özdil isimli gazeteci Sözcü gazetesinin internet sitesinde 29 haziran 2021'de 'Onur yürüyüşü' başlıklı yazısının sonunda, Akp karşıtı dünyanın ya da sözde Atatürkçü ya da sözde solcu kesimin durumuna uygun olarak, belki de ahlakçı kesimden oy alamayacaklarını düşünmekten dolayı ahlaka aykırı kesime yönelmelerine, ahlaka aykırı kesimi göğüslerine basma durumlarına uygun olarak, 'Lgbti gibi onurunuz olsa keşke!' yazmış. Yazısının tümü şöyle: 'Türkiye'de yer yerinden oynuyor? Küresel karaparacıların devletin zirvesine kadar sızdığı ortaya çıkıyor, çantacı gazetecileri satın aldığı, geceliği 100 bin liralık otel suitlerinde avantadan ağırladığı, altın kalemler hediye ettiği, kendisi hakkında 'Robin Hood' diye yıkama yağlama haberleri yaptırdığı ortaya çıkıyor, ABD tarafından fellik fellik aranırken, derhal tutuklanması gerekirken, içişleri bakanımız tarafından 'yurtdışına kaç' diye uyarıldığı iddia ediliyor, Avusturya'da tutuklanan bu karaparacı kendisinden şantajla 10 milyon euro istendiğini söylüyor, 10 milyon euro isteyen gazetecinin ses kaydını yayınlıyor, yandaş işadamına kamu bankasının parasıyla medya grubu satın aldırdıkları, kredinin ödenmediği, hatta faizinin bile ödenmediği konuşuluyor, Sedat Peker'in çantayla para verdiği siyasetçiler olduğu ortaya çıkıyor, Akp mitinglerinde avantadan dağıtılan milyonlarca liralık kahve paketlerini Sedat Peker'in verdiği, karşılığında Sedat Peker'e bir kuruş bile ödenmediği ortaya çıkıyor, Tbmm'de defalarca dile getirilmesine rağmen bizzat sayın hükümetimiz tarafından korunan, kollanan Sadat'ın Suriye'deki köktendinci terör örgütlerine silah taşıdığı iddia ediliyor, gariban evlatlarımız vatan/bayrak duygusuyla Suriye topraklarında takır takır şehit düşerken, Suriye'den yasadışı petrol ticareti yapıldığı, bunu organize eden kişinin saray'da görevli olduğu iddia ediliyor, Kolombiya'da yakalanan beş ton kokainin Türkiye bağlantılı olduğu ve üstünün örtülmeye çalışıldığı ortaya çıkıyor, Venezuela'dan gelen uyuşturucu güzergahı anlatılıyor, bu korkunç iddiaya bu memlekette bakanlık, başbakanlık, Tbmm başkanlığı yapmış kişinin oğlunun adı karışıyor, uyuşturucu parasının Kıbrıs'taki yasadışı bahis işiyle dağıtıldığı anlaşılıyor, Uğur Mumcu, Kutlu Adalı suikastleriyle alakalı tanıklar ortaya çıkıyor, davalar yeniden açılıyor, tecavüz cinayetleri işlendiği, intihar süsü verildiği öne sürülüyor, işadamlarını fetocu diye hapse tıkıp, malına mülküne çöktükleri, rüşvet karşılığında serbest bırakıldığı isim isim anlatılıyor, bunları şakır şakır anlatan, milletinin gözünün açılmasını sağlayan Sedat Peker'i susturmak için öldürmeye çalışıyorlar, Sırp, Arnavut, Rus tetikçiler kiralandığı anlaşılıyor, hepimizin gözünün önünde, alenen insan avı yaşanıyor, orantısız servet sahibi olan bürokratlar afişe oluyor, çökülen otellere askeri zırhlı araçlarla girildiği anlatılıyor, tertemiz vatanımızın tıpkı Man adası gibi, Panama gibi, karapara dünyasının tabakhanesi haline getirildiği ortaya çıkıyor, servetinin kaynağı belirsiz oligarkların Türkiye'de cirit attığı görülüyor, dünyanın her yerinde tutuklanmak üzere aranan uluslararası mafya liderlerine vatandaşlık veriliyor, yatırımcı ayağına yatan uyuşturucu baronları saygın işadamı muamelesi görüyor, dindar nesiliz diyen arkadaşların organize suç örgütleriyle al takke ver külah oldukları, etle tırnak oldukları anlaşılıyor, uluslararası dolandırıcılar tarafından işgal edilen mübarek ülkemizin hıristiyan Mormon tarikatına bile peşkeş çekildiği anlaşılıyor, Türkiye'den toprak talep eden soykırım diasporasına bile mal mülk verildiği anlaşılıyor, küresel karaparacının 55 milyon dolarlık özel uçağını siyasetçilerin, bürokratların, çantacı gazetecilerin adeta dolmuş gibi kullandığı iddia ediliyor, küresel karaparacının 12 gazeteciyi maaşa bağladığı iddia ediliyor, bazı yandaş gazetecilerin küresel karaparacının Boğaz'daki 60 milyon dolarlık yalısından çıkmadıkları, 46 metrelik yatından inmedikleri anlaşılıyor, muhalefet partisine pezevenklik yapan bürokratın şu anda iktidar partisinde yönetici olduğu öne sürülüyor, siyasetçilere pezevenklik yapmakla suçlanan bürokratın, karaparacının tahsis ettiği makam otomobiline bindiği ortaya çıkıyor. Sayın devletimizin bunlardan onuru kırılmıyor? Lgbti'nin onur yürüyüşünden rencide oluyor. Küresel karaparacılarda, uyuşturucu tacirlerinde, ithal mafyada, karanlık oligarklarda herhangi bir suç izine rastlamıyorlar? Onur yürüşünü 'anayasal düzene aykırı' buluyorlar. Milleti soyanlar, içişleri bakanıyla poz verenler elini kolunu sallaya sallaya yurtdışına kaçıyor, kripto paracı kaçıyor, karaparacı kaçıyor? Aman ha onur yürüyüşündekiler gözümüzden kaçmasın diye İstiklal Caddesi'nin giriş çıkışlarını kapatıyorlar, bariyerler örüyorlar. Kokainciye güzergah, mafyaya vatandaşlık, karaparacıya itibar, siyasetçiye çantayla para veriliyor, pezevenk baştacı yapılıyor, pezevenk? Onur yürüyüşüne 'ahlaka aykırı' denilerek, polis ordusuyla saldırılıyor, kelepçe takılıyor, dövülüyor. Lgbti gibi onurunuz olsa keşke!'. Yılmaz Özdil öncelikle bilmeli ki örnekler ki 'yurtdışı' değil yurt dışı' yazılmalı çünkü yazısında sözünü ettiği durum hayali ya da deyim ya da benzetme değil gerçeklik; ve; 'hıristiyan' değil 'Hristiyan'; 'yürüşü' değil 'yürüyüşü' yazılmalı. Belli ki Lgbti de, Yılmaz Özdil de, Atatürk'ün 'Önce bilim ve ahlak' demek olduğunu bölmeyen sözde Atatürkçüler de 'onur' sözcüğünü 'doğru anlamı'nı bilmiyorlar; 'onur'u bir toplumda baştaçı edilen şeyler' olarak sanıyorlar, 'Doğru şeyler' olarak değil de. Atatürk 'Benim sözümle bilimin ya da ahlakın sözü çelişirse benim sözümü değil bilimin ve ahlakın sözünü dinleyin; benim yaptığım bilimin ve ahlakın dediğine aykırı ise benim yaptığımı değil bilimin ve ahlakın dediğini yapın' demiş insandır. Bu nedenle ki önderliği yalnızca Türkiye için değil dünya, insanlık, bilim, felsefe, mantık, ahlak, ve din için de geçerlidir ancak açık ki kendini hem bilime ve ahlaka aykırı olup hem de Atatürkçü sananlar için değil. Sözde Atatürkçülerin bir de şu mantıksızlıkları var: Yanlış birşeyin varlığı öteki yanlışlara haklılık kazandırır; kötü birşeyin benimsenmişliği öteki kötü şeylerin de benimsenmesini gerektirir'. Bu yanlış mantık örnek ki şöyle düşünür, zinaya karşı çıkmak yerine: Erkek zina yapınca suç olmuyor, kadın zina yapınca neden suç oluyor' deyip zinaya tümden karşı çıkmak yerine zinaya kadın için de serbestlik istiyorlar, ya da 'Erkek üstsüz ve şortla gezince ayıp olmuyor da kadın sütyen-külotla gezince neden ayıp oluyor, öyle ise kadına da bikini, mayo, mini şort ayıp, yasak olmamalıdır' diyorlar ahlaka aykırılığı kim yaparsa yapsın karşı olmak yerine, ya da 'Erkek sigara, içki içince ayıp olmuyor da kadın içince neden yasak oluyor', deyip sigaraya ve içkiye karşı olmak yerine yetişkin insan dişisini de sigaraya ve içkiye yönlendiriyorlar. Yani, Akp iktidarının yaptığı yanlış, kötü şeyler Akp'ye aykırı kesimin yanlış, kötü şeylerini savunmaya hak vermez. Demokrasi, özgürlük bacak arasında değil Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak'tadır yani beyinde. İnsan, ve insanlık doğayı, genleri, hormonları yenmek, aşmak zorunda yoksa insan olmak yolunda ilerleyemez. Görülmekte ki Akp'nin sözde Atatürkçülerin bilime ve ahlaka aykırı durumlarından, mantıksızlıklarından çıktığını anlayamayan sözde Atatürkçü mantığı Akp'ye karşı çözüm olarak Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a sarılmak yerine konum, oy, güç sağlamak için astroloji serbestliği, zina serbestliği, eşcinsellik serbestliği, akıldışı-ahlakdışı moda serbestliği akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı serbestlikleri savunmakla; cinsellik, cinsiyet, çıplaklık, ahlakdışılık, bilimdışılık, ve yetişkin insan dişisi üzerinden konum, oy, güç, egemenlik sağlamaya çalışmakta olan akıldışı-ahlakdışı-barbar-küresel-derin bir merkezin de tuzağına düşmekte. Yılmaz Özdil, Atatürk üzerine kitaplar yazmakta ancak belli ki Atatürk'ün 'Önce bilim ve ahlak' demek olduğunu bilmeden; sözde Atatürkçüler gibi Atatürk'ü 'sigara, rakı, deniz' sanmakta, Atatürk'ün 'Benim söylediklerimi ve dediklerimi değil bilimin ve ahlakın dediklerini yapın' dediğini ya bilmemekte ya unutmakta ya iyi yorumlayamamakta ya iyi özümseyememekte. Yani gerçek, doğru Atatürkçü Atatürk sigara, içki içmiş olsa da bilimin sözünü dinleyip içmez; Atatürk başkalarının yanında denize girmişse ahlakın sözünü dinleyip girmez. Gerçek, doğru Atatürkçüyü de; gerçek, doğru dinliyi de; gerçek, doğru demokrasiciyi ve laiklikçiyi de sokaklarda, pılajlarda(plajlarda), yazlıklarda, saraylarda, rezidanslarda, nefste, keyifte, hazda değil yoksullukta, nefssizlikte, acılarda, ve inzivada bulabilirsiniz ancak. Yani, 'Dinliyim' demek kolay da dinli olmak zor; 'Atatürkçüyüm' demek kolay da Atatürkçü olmak zor. Bu ülkenin 21. yüzyılda, 200 üniversiteye karşın(rağmen) bile bilime ve ahlaka aykırı durumunun temel nedeni işte bu. Yılmaz Özdil'in ve benzerlerinin bilmedikleri görülen şeylerden ötekiler de şunlar bence: 1- Din 'Din bilim, ahlak, mantık, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır'. 2- Ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, özgürlüğün, insanlığın, insan olmanın, medeniliğin, evrenin, ve evrimin en üst nitel zirvesidir. 3- Demokrasi, laiklik, ve özgürlük 'Önce bilim ve ahlak' demektir. Evet, Yılmaz Özdil, ve benzerileri; 'Atatürk' demek istiyorsanız 'Önce bilim ve ahlak' demelisiniz; 'Bizden olsun da çamurdan olsun' gibi şeyler değil. Demokrasi, ve özgürlük 'Akıldışı-bilimdışı-ahlakdışı serbestlikler' değil 'Bilimsel ve ahlakçı serbestlikler'dir. Onur da doğru, iyi, güzel şeylerdir ki bunun ölçütü de 'Bilim ve ahlak'tır; akıldışı-ahlakdışı insanların, kitlelerin, toplumların keyifi, zevki, seçimi(tercihi) değil. Bu nedenle örnek ki pipetle burundan çorba, süt, kola, gazoz içmek serbestliği ne özgürlük olur, ne doğru, ne akıl-ruh sağlığı, ne insanca. Gerçek ki tercihler değil doğrular ve gerçekler önemlidir; bilim beyinin, insanlığın, evrenin nicel zirvesidir ancak ahlak da nitel zirvesidir yani ahlak bilimden de nitel olarak üstündür, bu nedenle ki Muhammed 'Sultanlarla düşüpkalkan alim bile hırsızdır' demiştir. Bilime ve ahlaka aykırı olan yol bilin ki deliliğe, 'hayvanistan' olmaya, insanca olmayan birdünyaya(bir dünyaya) götürür. Onurun konutu bacak arasında değil beyindedir; dünyaya, genlere, hormonlara, bedene kölelikte değil dünyayı, genleri, hormonları, bedeni aşmaktadır. Onur insanlığa uymaktır, doğaya da, hayvanlara da, bitkilere de uymakta değil. Onur toplumun onurlu değerlerine uymaktadır; Türk toplumu da, Müslüman toplumu da eşcinselliği onur saymaz, onurdışılık sayar; öyle ise bu sözde Onur yürüyüşü neyin, hangi onurun, neredeki onurun yürüyüşü? Açık ki bu tür şeyler örnek ki başkalarının yanında osurmak, burun karıştırmak gibi şeyler onursa onur olur. Eşcinsellik örnek ki bazı Afrika kabilesilerinde(kabilelerinde) onurdur ancak Türklükte ve Müslümanlıkta onur değil onursuzluktur ki Avrupa ülkesi olan Macaristan bile eşcinselliğe karşı durum göstermekte. Açık ki eşcinsellik de akıldışı-ahlakdışı moda, ve akıldışı-ahlakdışı turizım gibi Türkiye'ye karşı, ve ahlaklı dünyaya karşı ajanlıktır, düşmanlıktır, saldırıdır; bunun başka amaçı yoktur yani bu durum ne rastlantıdır, ne masumdur, ne genetiktir, ne demokrasidir, ne özgürlüktür. Savım ki bilime ve ahlaka aykırı herşey, farkında olunmasa da Türkiye'ye, ahlaklı dünyaya, insanlığa, felsefeye, mantığa, akıl-ruh sağlığına, demokrasiye, laikliğe, Atatürk'e, ve özgürlüğe saldırıdır. İnsanlık seksle, bacak arası ile değil Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' ile yükselir. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 29.6.21/11.19
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir