Şiir Defteri / Sizin Köşeniz / TÜRKİYE'DE HUKUKUN ZAYIFLIĞI SAVIM (DENEME)

Yazardan en yeniler

Türkiye'de hukukta bir zayıflık olduğu genel olarak ta açık çünkü herşeyden önce ülke yönetimi yani demokrasi felsefeye, bilime ve dini tanımlayan Din hadisileri ile değil bir cehalet ve nefs türü olan siyasetle yapılmaktadır ki hukuku, kanunları da siyasi partileri yapmaktadır zaten. Yani güçlü hukuk olan yerde önce felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin egemenliği olur ancak görmekteyiz ki Türkiye hem demokrasiyi kullanan hem de iktidara gelince demokrasiyi yok etmek isteyen siyasi partiler bile içermekte. Türkiye'de hukukun zayıflığı özel olarak örnek ki Fetö'nün yargıda yuvalanması ile ve masum Türk ordusu subayılarının(subaylarının) hapise atılmaları ile de ortayaçıkdı(ortaya çıktı). Türkiye'de hukuktaki zayıflığın en özel bazı örnekleri ise şunlar: 1- Eğer başka kimsenin olmadığı biryerde biri size örnek ki bıçakla saldırmış olsa ve siz onun yalnızca bileklerini sıkıp bıçağını düşürtüp etkisiz hale getirmiş bile olsanız; eğer size saldıran kişi hastahaneye gidip bileklerindeki size ait tırnak izilerini(izlerini) gösterip darp raporu alırsa ve siz olayı inkaer etmek, darp raporunu kabul etmemek yerine 'O bana bıçakla saldırdı, ben de bıçağı elinden düşürmek için bileklerini tutup tırnaklarımı batırdım' derseniz, size saldıran kişi kendisinin size değil sizin kendisine saldırdığınızı söylediği için onun serbest kalma olasılığı, sizin ise ceza alma olasılığınız oldukça yüksektir. 2- Eğer biri sizin evinize önce zile basıp, siz de kapıyı açtıktan sonra zorla girmişse ve size saldırmaya başlamışsa ve siz de kendinizi ustaca korumuşsanız yani ne kendinizde ne de saldırganda herhangi bir darp izi oluşmasını önlemişseniz; saldırganı evinize zorla girip size saldırdığını ileri sürdüğünüzde saldırgan da birkaç yalancı şahit bulup 'Kapınızın açık olduğunu ve sizinle konuşmak istediğini ancak sizin ona saldırdığınızı ve sizin onu zorla evinin içine çektiğinizi ileri sürerse; saldırganın serbest kalma olasılığı, sizin de ceza alma olasılığınız oldukça yüksektir çünkü karşı taraf kendi yaptığını inkar edince, siz kendi yaptığınızı itiraf edip kabak gibi, dımdızlak ortada kalmış oluyorsunuz, suçu yüklenmiş oluyorsunuz; yani bu durumda saldırganın ayak izileri evinizde olsa bile bir anlam taşımayacaktır, öyle ki sizi dövmüş bile olsa. 3- Zinanın, genelevin, eşcinselliğin, tıravestiliğin, çıplaklığın ya da sütyen-külot herkesin içinde olmanın yani ahlaka aykırı giyimin, ve kamuya cinsel sunumlu yerlerin serbest olması yani suç, yasak olmaması; bu bir yanlıştır çünkü ahlak yalnızca din değildir çünkü zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, felsefenin, bilimin, insanlığın, medeniliğin en yüksek aşamasıdır da; yani bu durumda genelde demokrasi, özelde devlet, daha özelse hukuk ve eğitim mantığı dışlamış durumuna düşmüş olmaktadır ki mantıktan ayrılmak ta doğru yola değil, yanlış yola götürür. 4- Man adası savında Chp'nin cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçlamak için ileri sürdüğü belgelerin cumhurbaşkanı Erdoğan'ı somut olarak kanıtlara sahip olmamasıdır. Bu hal de Chp'de hukuk danışmanılarının(danışmanlarının) pek te hukukçu gibi düşünmediklerini ya da Chp başkanının onları dinlemediğini gösterir. Yani o belgelerle Erdoğan'a suçlama yapılması herşeyden önce hukuksal bir cehalet örneği bence. Yani Chp ya kendine iyi bir hukuk danışmanı kurulu kurmalı ya da Chp başkanı hukukçularını dinlemelidir. 5- İyi parti başkanı Meral Akşener'in cumhurbaşkanı hakkında, 2019 mart yerel seçimi için Denizli mitinginde söylediği söz cumhurbaşkanı Erdoğan'ın avukatının ileri sürdüğü gibi cumhurbaşkanına hakaret suçuna değil, iftira suçuna girebilir ancak çünkü Akşener o sözünde cumhurbaşkanına bir şey demektedir, cumhurbaşkanının söylemediği bir sözü cumhurbaşkanı söylemiş gibi göstermek gibi bir hal içindedir ancak; ve cumhurbaşkanı avukatının cumhurbaşkanını savunan sözleri de oldukça tuhaftır yani oldukça hayalidir ya denilebilir. Açık ki Türkiye'de hukuktaki zayıflığın temel yani genel nedeni Türkiye'nin felsefe, bilim, ve Din hadisileri ile değil; bir cehalet, nefs ve yalan sistemi olan siyasetle yönetilmesidir yani demokrasiyi, hukuku ve eğitimi böyle bir sistemin yönetmesidir; bunun özel nedeni ise genelde eğitimin, özelde ise hukuk eğitiminin felsefe, bilim, ve Din hadisileri üzerine, ve düşünür, alim, alime, bilge yetiştirmek üzerine kurulu olmamasıdır ki bu hal de yargının yanılması olasılığını yükseltmektedir ki oysa örnek ki bileklerden tutma olayında yargının 'Ya vatandaşım; bu adam seni dövmek istese suratına tokat, yumruk atardı en azından; seni neden bileklerinden tutsun yalnızca, yalnızca bileklerden tutulup insan dövülmezki(dövülmez ki); zaten adam seni iki eliyle bileklerinden tutup hem seni nasıl dövecek, seni dövmek istese?' derdi. Önce hem ülke hem hukuk felsefe, bilim, ve Din hadisileri üzerine kurulmalıdır hem hukuk şahit ve delil bağımlılığından, şahit ve delil üzerine kurulmaktan kurtarılmalıdır çünkü yargıyı yanıltmaya yönelik şahitler ve deliller kolayca üretilebilir, özellikle darp ve hırsızlık savlı şahsi davalarda olay yer inceleme isteğe bağlı olmamalıdır, zorunlu yani kendiliğinden olmalıdır, ve öyle ki insanlar bile avukattutmasalar(avukat tutmasalar) bile hukuk olayları en doğru ve en iyi biçimde ortayaçıkarabilmelidir(ortaya çıkarabilmelidir) yani mizahi anlatırsak: Csi olmasaydı ne olurdu Abd'nin hali!'. Hukuku siyasetçiler değil felsefe, bilim, Din hadisileri, düşünürler(filozoflar), alimler, alimeler, bilgeler yapmalıdır; Türkiye'yi de tüm dünyayı da siyasetçiler değil felsefe, bilim, Din hadisileri, düşünürler, alimler, alimeler, bilgeler yönetmelidir. Bir ülkenin güçlülüğü ekonomiye ya da orduya değil felsefeye, bilime, Din hadisileri'ne bağlıdır; hukukun doğruluğu da felsefeye, bilime, ve Din hadisileri'ne bağlıdır. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 8.3.19/09.38

TÜRKİYE'DE HUKUKUN ZAYIFLIĞI SAVIM (DENEME)

Yazardan en yeniler

En Çok Okunanlar

Yeni Üyeler