Şiir Defteri

SİYASETÇİLERDE TÜRKİYE OLMAK CESARETİ DE TÜRK OLMAK CESARETİ DE DİNLİ OLMAK CESARETİ DE YOK DURUMU

Yazan: Birturkbilgesi
29.04.2021 / 13:00
611 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
İnsanlığın temel sorunu nefse köleliğe de neden olan mantıksızlık durumudur; Türkiye'nin temel sorunu da mantıksızlıktır çünkü mantık hem bilime ve ahlaka giden yoldur, hem de iyiniyet belirtisidir. Mantıksızlık hem ülkelerin bir başka mantıksızlık türü olan siyaset ile yönetilmesine neden olmakta hem de mantıksızlığı daha da arttıran şey olan nefse köleliği daha da egemenleştirmekte; bu kısır döngü ülkeleri de, insanlığı da, dünyayı da, hayatı da içinden çıkılmaz bir duruma daha da götürmekte. Demokrasi halk yönetimi değildir, 'Bilim ve ahlak' yönetimidir yani demokrasiyi halka ya da topluma bağlamak daha en başta demokrasiye aykırılık ve ihanet durumudur çünkü dünyada henüz bilim ve ahlak içinde, bilimi ve ahlakı birlikte baştaçı etmiş bir halk ya da toplum yok. Demokrasiyi halk yönetimi sanmak örnek ki Abd yargısındaki 'Jüri'yi hukuk, yargı, adalet sanmaktır; halkı hukuk, adalet, yargı, bilim, gerçeğin ölçüsü, doğrunun ölçütü yerine koymaktır ki bilime aykırı bir durumdur. 'Türkiye' olmak Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak' demektir. 'Türk olmak' da 'Önce ahlak' demektir. Din ise dini tanımlayan Din hadisileri'nin de dediği gibi 'Mantık, bilim, ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, sakinlik, medenilik, tarafsızlık, güvenilirlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inziva'dır. Peki, Türkiye'de kaç siyasi parti 'Önce bilim ve ahlak' demekte; Türkiye'de kaç siyasi parti zinanın, genelevlerin, ahlakdışı pılajların(plajların), ahlakdışı mekanların, eşcinselliğin, akıldışı-ahlakdışı moda serbestliğinin, akıldışı-ahlakdışı ünlülerin karşısında? Türkiye'de kaç siyasi parti; öz bebek kardeşlerini, ve öz çocuk kardeşlerini bile öldürtmekten çekinmeyip dinin 'Vicdan, merhamet, medenilik' ilkesilerine(ilkelerine) uymamış Osmanlı sultanılarını baştaçı etmemekte, üstelik de hadis 'Sultanlarla düşüpkalkan alimler bile hırsızdır' yani 'Dine aykırıdır' derken? Siyasi iktidarlar neden hep yolsuzluk, usülsüzlük, adaletsizlik, yandaşlık, israf, hukuksuzluk gibi 'Bilim ve ahlak'a da, dini tanımlayan Din hadisileri'ne de aykırı şeylerle anılmakta? Peki halk ya da toplum akıldışı-ahlakdışı modanın egemenliğinde ise? Bu durumda hukuk da, yargı da bu duruma uygun oluşur yani oluşan durum 'Önce bilim ve ahlak'a aykırılık gösterir. Yani toplum ya da halk 'Bilim ve ahlak'a aykırılık içinde ise açık ki savcılar, yargıçlar, yasaları yapanlar da 'Önce bilim ve ahlak' amaçı(amacı) içinde olmayacaklardır, bu durumda sırf 'Halk jürisi' diye Abd'deki mahkeme jürisilerine(jürilerine) güvenilir mi? Yani demek ki halkın ya da toplumun doğru yönetim olması ya da danışman olması için önce 'Bilim ve ahlak' içinde olması gerekir; bu durumda açık ki akıldışı-ahlakdışı bir dünya içinde olan Batıda demokrasi yoktur, serbestlik vardır çünkü serbestlikte akıldışı, ahlakdışı herşeye de yer olur. Gerçek ki toplumsal alanlarda mini şort diye külotla, bikini/mayo diye sütyen-külotla gezen yani ahlaka aykırı savcıların, yargıçların, hukukçuların, siyasetçilerin yapacakları hukuk da, sağlayacakları yargı ve adalet de 'Önce bilim ve ahlak' ilkesine aykırılık oluşturur çünkü ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, özgürlüğün, ve demokrasinin nitel soyut zirvesidir. Yine açık ki bilimdışı şeylere inanan savcıların, yargıçların, hukukçuların, siyasetçilerin yapacakları hukuk da, hukuku uygulama açıları da 'Önce bilim ve ahlak' ilkesine aykırı bir durum yaratır. Yani düşünün ki bir toplum ahlakdışı bir durum ya da bilimdışı bir durum içinde ya da iki durum içinde de; ve bu toplum ülkeyi yönetmekte, hukuku ve yasaları yapmakta, hukuku ve yasaları uygulamakta; bu durum 'Önce bilim ve ahlak'a aykırı bir durum olduğu için demokrasiye de, doğru hukuka da, gerçek adalete de aykırılık oluşturur; öyle ki yargıdan, suçlu olanlar suçsuz, suçsuz olanlar da suçlu olarak hüküm yiyip çıkabilirler ki Fetö'cü savcıların ve yargıçların Ergenekon kumpası ile yaptıkları bunun somut örneklerinden biridir. Akıldışı-ahlakdışı moda toplumları ve ülkeleri avuçuna(avucuna) almak için didinmekte, bunda da başarılı olmakta, bu nedenle ki ülkelerdeki 'ünlü'ler demek akıldışı-ahlakdışı moda, ve akıldışı-ahlakdışı hayat içindeki kişiler demek anlamı olmakta; medya da 'magazin' adı altında hem akıldışı-ahlakdışı modaya, hem de akıldışı-ahlakdışı ünlülere dalkavukluk, yalakalık gibi şeyler sunmakta. Düşünün ki akıldışı-ahlakdışı moda etkisindeki hukuk dünyası da, akıldışı-ahlakdışı serbestliklere izin vermiş hukuk dünyası da adaletin, yargının doğru gerçekleşmesi konusunda ne kadar bir başarıya, değere, ve anlama sahip olabilir; bu nedenle ki geleceğin dünyasında hukuk, yargı, adalet parmak izi, Dna, kamera kayıdı yanında bir de Yalan makinası(makinesi) üzerine kurulu olacaktır, olmak zorundadır da. Yani; örnek ki zina, fuhuş, eşcinsel evlilik, ahlaka aykırı moda, astroloji-medyumluk-falcılık gibi bilimdışı şeylere, pılaj gibi ahlaka aykırı mekanlara izin veren bir hukuk 'doğru'nun yanında yer aldığını söyleyemez, bu nedenle de 'adalet'i sağladığını da söyleyemez, söylememelidir de; düşünün ki matematik sınavı kötü olan öğrenciye örnek ki kimya dersi iyi diye iyi not da, diploma da verilmez yani bir konuda 'Bilim ve ahlak'a, özellikle de 'ahlak'a aykırılık içindeki topluma da, hukuka da güven tıp bilimine, fizik bilimine, kimya bilimine güven düzeyinde gerçekleşmez, bu nedenle de toplumlar adalet diye adaletsizlik, hukuk da hukuk diye bilimdışılık içinde kalır . Öteyandan; siyaset demek siyasi partiler demektir; yani toplumu siyasi parti siyasi parti bölmektir yani bölücülüktür; sonra da, bölünenleri birbirlerine düşman etmektir yani düşmanlıktır da; ve yandaşlıktır da yani dinin 'tarafsızlık' ilkesine aykırılıktır da. Siyasetin bu durumu ancak siyasi partilerin 'Önce bilim ve ahlak' içinde birleşmeleri ile yok olur yani aynı doğru içinde ve doğru biçimde yer almak ile çünkü doğruları farklı kişilerin de, farklı örgütlerin de, farklı kurumların da savunmaları mantıksızlık olmaz. Açık ki siyaset demokrasi ile de, laiklik ile de, Türkiye olmak ile de, Türk olmak ile de, din olmak ile de asla bağdaşmaz. Bu nedenle açık ki bazı siyasetçiler 'Atatürk' kavramını çıkarları için kullanmakta; bazıları 'Türklük' kavramını çıkarları için kullanmakta; bazıları 'Din' kavramını çıkarları için kullanmakta yani gerçekte Atatürk ile, Türkiye ile; Türklük ile; din ile ilgileri görünmemekte. Demek ki bu konuda ilk başlangıç tüm siyasi partilerin 'Önce bilim ve ahlak' demesi, 'Önce bilim ve ahlak'a aykırı siyasi partiye izin verilmemesi; 'Bilim ve ahlak' ortak-temel-öz-amaç noktasında birleşmek olacaktır yoksa siyasi parti demek bölücülük, düşmanlık, yandaşlık, ve 'Önce bilim ve ahlak'a aykırılık dünyası demek olarak kalacaktır ki, bu noktada siyasi partilere şunu sormak zorunluluğu doğmakta: 'Darbeye; size karşı olduğu için mi karşısınız yoksa demokrasiye karşı olduğu için mi; çünkü siz de demokrasiye aykırısınız da?'. Yani, önce mantı değil mantık. Çiftçiler bile örnek ki tarlalarına domates ektilerse tarlalarından domates isterler, biber ektilerse biber isterler, karpuz ektilerse karpuz isterler yani siyasi partiler de önce 'Bilim ve ahlak' tarlasına uygun olmalılar yani 'Bilim ve ahlak' üretmeliler, sunmalılar, vermeliler topluma, ülkeye, ve insanlığa. Yani; Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak'. Siyasetçilerde cesaret varsa ya 'Türkiye' kavramının içeriği olan 'Bilim ve ahlak' olmalı, ya 'Türk' kavramının içeriği gibi 'ahlak' olmalı ya da 'Din' kavramının içeriği gibi bilim, mantık, ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, israfsızlık, medenilik, nefssizlik, ve inziva' olmalıdır. Bilime ve ahlaka aykırı dünyada hayr yoktur. Korona salgını konusunda ülkelerdeki siyasetin gösterdiği rezillikler, kepazelikler, bilimdışılıklar, akıldışılıklar, barbarlıklar, insanlıkdışılıklar ortada yani bir virüse karşı bile başarı, zafer sağlayamıyorlar, bilim de olmasa insanlık hapıyutmuş(hapı yutmuş) durumda ki insanlık zaten 'Önce bilim ve ahlak'a uysa, ülkeler 'Önce bilim ve ahlak' ile yönetilse korona salgını da, işsizlik de, ekonomik çöküşler de, yoksulluklar da, ahlaksızlıklar da, barbarlıklar da, suçlar da, çevre sorunuları(sorunları) da, iklim sorunuları da, savaşlar da, terör de, bilimdışılıklar da olmazdı. Radyo kanalıları(kanalları) biryandan akıldışı-ahlakdışı sözde sanatçıların müziklerini çalıp biryandan da 'Hayrlı Ramazanlar' dilemekte. Öteki medya biryandan akıldışı-ahlakdışı magazin yayınıları, akıldışı-ahlakdışı reklamlar yayınlamakta, biryandan da Ramazan ayı yayınıları yayınlamakta. Kaos bu değilse nedir? Siyaset değil cesaret gerekli; 'Bilim ve ahlak için cesaret!'. Evet, Türkiye'nin de, dünyanın da temel sorunu Atatürk gibi, Muhammed gibi 'Önce bilim ve ahlak demek cesareti' gösteren, siyasetçilerin olmaması durumu da. Siyaset cesur değildir; siyaset 'Önce bilim ve ahlak' diyemeyecek kadar korkaktır. Korkaklarla da doğru vatan, doğru ülke, doğru devlet, doğru toplum, doğru hukuk, doğru dünya, doğru gelecek olmaz. Evet; İnönü'nün de dediği gibi, 'Namuslu insanlar da en az namussuz insanlar kadar cesur olmalı' ancak 'Bilim ve ahlak' ile. Bu nedenle ki Türkiye demek 'Önce bilim ve ahlak' demektir. Yani 'Önce bilim ve ahlak' değilse, yoksa Türkiye de yok demektir. Oysa bakın sokaklar bile akıldışı-ahlakdışı moda ile geneleve benzer durumlar yaşamakta, pılajlar zaten almışlar başlarını gitmişler; zina, genelev, eşcinsel evlilik, akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı pılaj gibi şeylere serbestlik veren hukuk da açık ki 'Önce bilim ve ahlak'a aykırılık durumu içinde yani Atatürk'e de, Muhammed'e de, demokrasiye de, dine de. Tüm bu akıldışılıklara ve ahlakdışılıklar kim izin veriyor? Siyaset veriyor. Türkiye akıldışı-ahlakdışı Batıya uymak da, akıldışı-ahlakdışı modaya uymak da, akıldışı-ahlakdışı siyasete uymak da değildir; 'Bilim ve ahlak'a uymaktır. Bu nedenle ki geleceğin Dünya önderi, İnsanlık önderi ülke; hangi ülke 'Önce bilim ve ahlak' içinde o olacaktır; ötekiler de ya Sodom, Gomora, Pompei gibi yok olacaktır ya da Hitler gibi dünyayı savaşa, kana boğacaktır. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 29.4.21/12.57
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir