Şiir Defteri

SIMONE DE BEAUVOIRE VE VEN NEVROZU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
29.01.2021 / 00:38
455 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ven nevrozu adlı kuram yazımda Voltaire, Eflatun(Platon) ve Nietzsche kişiliğinde, Türkiye'deki özelde düşünsel Batı hayranlığını, genelde ise düşünsel yabancı hayranlığını eleştirmişdim(eleştirmiştim). Bu hayranlık ya da nevroz özelde Batı kültüründen, genelde ise yabancı kültürden beslenir ve hem onlardan alıntı yapmadan duramaz hem de onları asla eleştirmez ki bu yönü ile inança(inanca) benzer yani bilimsel, gerçekçi, doğru bir durum değildir. Vay bir sözü bir Batılı ya da yabancı mı söylemiş, hemen sorgulamadan, eleştirmeden al ve baştaçı yapıp, oraya buraya yazıp, orada burada söyleyip yay, topluma, ülkeye egemenleştir. Sonra da 'Neden kalkınamıyoruz, neden sömürgeyiz?' de. Düşünce üretemiyorsan bilimi ve teknolojiyi ve tarihi yani geleceği nasıl üreteceksin? Bu nedenle hep savım ki bu ülke bu yabancı hayranlığından kurtulmadan kalkınamaz, ilerleyemez. Simone de Beauvoire bir söz söylemiş: 'Kurtulmak için başkasına bel bağlamak yıkılmanın en güvenli yoludur'. Hem yabancı hem Batılı hem bayan(kadın); hemen sarıl bu söze. Ancak bir dilenci bile para istediğinde ya da vergiler arttığında ya da ekmek fiyatı arttığında ya da soğan fiyatı arttığında ya da kuru fasülye fiyatı arttığında kırk sorgularsın. Sözleri neden sorgulamıyorsun; onlar da eğer yanlış iseler senden, bu toplumdan, bu ülkeden vergi almış gibi olacaklar; ve yiyecekler mideye giderlerken sözler de ruha gider. Ruhun cebinden ve midenden daha önemsiz? Bu bayanın ve bu söze hayranlık yapanların felsefe bilmediği açık. Zaten yazar ve gazeteci kimliği ağır basmakta hayatında. Bu söz felsefel yani bilimsel olarak yanlıştır; ancak edebi bir anlamı ve değeri olabilir. Neden? Çünkü: 1- Sorun 'Kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak' değil; yanlış kişiye yani doğru olmayan kişiye bel bağlamaktır yani bir başkasına bel bağlanmasa da durum yanlış olabilir örneğin Kurtuluş savaşı'nda Mustafa Kemal'e belbağlamak(bel bağlamak) doğru bir durumdu ve yıkılmayı değil var olmayı sağladı bu yüzden. Felsefel, bilimsel, düşünsel, mantıksal, ahlaksal açılardan doğru kişilere belbağlamak asla yanlış değildir ve yıkılmaya değil yükselmeye yarar bu durum. Örneğin kuduz konusunda Pasteur'a belbağlanmasaydı insanlık daha çok uzun bir süre kuduz karşısında çaresiz kalacaktı. 2- Bir başkasına belbağlamadıktan sonra felsefeye, bilime, bilimselliğe, doğru şeylere sarılmamışsın neye yarar? Yanlış olan şey yanlış kişilere belbağlamaktır ve doğru kişilere belbağlamamaktır. Unutmamalı ki felsefeye, bilime kişiler de dahildir ve onlara düşünür(filozof), alim, bilge denilir. Bu tür sözler alim değil bencil, sorumsuz, cehalete esir, nefse esir, tam da sömürü düzenlerinin istediği insan ve toplum türünü yaratır. Anlaşılıyor ki bu bayan ve yandaşları felsefe yani bilimsellik bilmeyen; hayata bencil, bireysel, yalnızca kendi alanları için bakan kişiler. Batının ülkemizi tüketim çöplüğü yaptığı yetmemiş gibi bir de böyle sözler getirip ülkemizi yabancı çöplüğü, kültür çöplüğü, düşünsel yanlış çöplüğü yapın ve sonra da kendinizi aydın, akıllı, çağdaş, uygar, ileri, üstün gösterin. Hep şunu derim: Bu ülkede biri konuşurken sözlerine yabancıların sözlerini katıyorsa felsefe, bilimsellik bilmiyor demektir. Bu bir lise ve lise altı kafasıdır; yani hani öğrenci okula gitmenin kendisine sağladığı yararı kanıtlamak için sözlerine kanıt olarak annesine, babasına oradan buradan alıntılar getirip gösterir örneğin 'Bak Einstein' da böyle söylemiş', 'Bak filan gazete de böyle yazmış' diye ya kanıt olarak ve annesi, babası da 'Onları insanlar yazıyor, onların doğru olduğu ne malum?' der ya ve sonra da çocuk yıllar sonra o sözlerin gerçekten yanlış olduğunu anlar ya, bu da işte öyle birşey. Bir insan başkalarından buğday alıyorsa buğday üretmiyor demektir; bunun gibi, bir insan da yabancılardan sözler alıyorsa düşünmüyor, düşünce üretmiyor, bilmiyor demektir. Bakın ben yazılarımda, eleştiri amaçlı olmadıktan sonra asla yabancı sözler kullanmam, herşeyi kendim üretmeye çalışırım çünkü hem kendim için hem bu ülke için hem insanlık için hem insanca bir dünya için hem felsefe için hem bilim için bu zorunlu. İşte asıl bunu yapmamak başkalarına belbağlamaktır ve yanlış belbağlamaktır çünkü hem kişinin kendisini hem bu toplumu hem bu ülkeyi beceriksiz, niteliksiz, eğitimsiz, cahil gösterir. 'Bakın falan yabancı da böyle söylemiş' deyip savına kanıt sunmak felsefel, bilimsel açıdan en büyük cehaletlerdendir. Bir elinde sigara, bir elinde içki, altında mayo bikini; felsefe diye, bilimsellik diye, kültür diye, medenilik diye, çağdaşlık diye, okumuşluk diye yabancılardan ahkam kes, oh ne güzel. Sanılıyor ki bizim tavuk değersiz yumurta, Batı tavuğu altın yumurta yumurtlar. Ya yarat ya sus; yaratamıyorsan hiç değilse zararın, kötülüğün olmasın. Bu ülke Mustafa Kemal Atatürk'ü başkalarından almadı, kendisi yarattı. Din yabancıdan, hukuk yabancıdan, felsefe yabancıdan, bilim yabancıdan, demokrasi yabancıdan, ekonomi yabancıdan, dil yabancıdan, sanat yabancıdan, kültür yabancıdan, sözler yabancıdan, oh ne güzel, sen yan gelip yat; nasıl olsa Batı, yabancılar üretir verir sana. Bu ülkede, bu toplumda; yabancılık, Batı hayranlığı, Batı dalkavukluğu, yabancı hayranlığı, yabancı dalkavukluğu yok edilmeli yoksa 22. yüzyılda da demokrasiyi, laikliği, bilimselliği ararız. Doğruya bağlan; sorun bağlanmak değil yanlışa bağlanmaktır ve bu dünyanın en doğrusu da felsefedir, bilimdir. Başkalarına belbağlamanın yanlışlığından söz ediyor ancak kendisi genelde Batı kültürüne, özelde Simone de Beauvorie'a belbağlamış, farkında bile değil. Kınıyorum ve tepkiliyim. Bu ülke, bu vatan, bu toplum böyle şeyleri hak etmiyor çünkü en başta, nitel büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve evrensel dili Türkçesi var. Simone de Beauvoire şöyle demeliydi 'Felsefeye, bilime, bilimselliğe belbağlamayan baştan yıkılmış olmak demektir' ki Atatürk de zaten 'Hayatta en doğru yol gösterici ilimdir' demiştir. Yani bir Atatürk'ün toplumsallığına, evrenselliğine, bilimselliğine, nitelliğine bakın bir de Beauvoire'un bireyselliğine, bencillliğine, felsefedışılığına, bilimdışılığına, nicelliğine, tikelliğine. Batıda doğru felsefe öğretilmiyor ki Beauvoire da öğrensin. Ayrıca feminist olan Beauvoire'dan da anlaşılıyor ki feminizım(feminizm) felsefel, bilimsel açıdan yanlış birşey. Bence feminist değil eminist olun çünkü bu halle durum hiç de emin ve eminlik değil. Bilin ki oraya buraya yabancı sözler yazanlar, sözlerine yabancı sözler alıntı yapanlar felsefeden anlamıyorlar, kopya çekiyorlar demektir ve üstelik de yanlış kopya. Batıdan ve öteki yabancılardan bizim alacağımız kültürel birşey yok, onların bizden alacakları birşey var: Varlıkları. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 29.9.16/05.07
Düzenleme: 29.01.2021 / 00:39
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir