Şiir Defteri

SAMSUN'UN İZMİR'İN ANKARA'NIN İSTANBUL'UN ADLARI DEĞİŞMELİ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
26.04.2021 / 01:22
393 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ülkemizde; değiştirilmesi gereken çok yerleşim yeri adı var. Daha önce bunların birkaçını yazmışdım(yazmıştım). Şimdi de Samsun'un, İzmir'in, Ankara'nın, ve İstanbul'un adlarının değiştirilmesi gerektiğini ve neden değiştirilmesi gerektiğini yazacağım. Önce Samsun olsun. Her ne kadar, Atatürk döneminde, Atatürkçe yaptırılan bir araştırma savına göre Hititler(Etiler) bir Türk kavimi(kavmi) olarak tanımlansa da bence büyük olasılıkla Avrupa kökenli bir kavimdir. Yine her ne kadar Samsun adının Palaca'dan geldiği yani Hititlerin Palalar dediği bir kavimin dilinden geldiği ileri sürülse de onların asıl adının Palalar değil Palaumnililer olduğu ileri sürülmektedir ki '-umni'li, Türkçe bir ad olmaz. Öte yandan Samsun'a tarihte verilen adlardan biri de Aminsos'tur. Aminsos'un yanına Türklerce yeni bir il kurulmuş ve adına da 'Aminos'un yanındaki il anlamına gelen 'İsamisos' demişlerse de bu ad da bağımsız, özgün, özgül, Türkçe bir ad değildir, Aminsos'tan türetilmiş bir adtır. Samson'un Jesus'tan(İsa'dan) 1200-1000 yıl önce yaşamış olduğu ileri sürülmekte. Samson İbranicede 'Şamşon' diyedir; Arabça'da ise 'Samsun' diyedir ve İbranidir. Herkül dediğimiz; Yunan mitolojisinde Herakles, Roma mitolojisinde Herkül dediğimiz bir sanal ilahtır ve baş sanal ilah Zeus'un oğuludur(oğludur). Yahudilerin Samson'u bence Yunanlıların Herakles'i ve Romalıların Herkül'üdür. Ben bu veriler ışığında; Samsun adının öyle ya da böyle, Yunanların Herakles, Romalıların Herkül, İbranilerin Samson dediği ilaha dayandığını düşünüyorum yani bu ad en azından Türkiye tarihine, Türkiye uygarlığına, Türkiye diline ait bir ad değil ki bu da Türkiye cumhuriyeti devleti'nin bağımsızlığına, özgürlüğüne, özgüllüğüne bu açıdan da bir büyük, önemli engel oluşturmaktadır yani Samsun'un, eğer Mustafa Kemal olmasaydı, Kurtuluş savaşı olmasaydı, Türkiye özgünlüğü ile ne ilgisi olabilirdi? Neden bir ilahın adı olan ya da bir ilahın adını anımsatan(hatırlatan); neden Yunanlıları, Romalıları, Yahudileri anımsatan bir sözcük bizim ülkemizdeki adlardan biri de adı olsun? Samsun'un sözcük(kelime) anlamı olarak Türkiye toplumu, Türkiye tarihi, Türkiye kültürü açılarından anlamı nedir, anlamı var mıdır? İzmir... İzmir adı da Yunanca Smirne'den, Latince Smyrna'dan geliyor. Yani bizle ilgisi olmayan adlar yani Yunanları ve Latinleri onurlandıran adlar. Oysa bu vatan, bu ülke, bu devlet bizim ise A'dan Z'ye her yerleşim yerinin adının da bize ait olması gerekir. Bunlar teknoloji değil ki adlarını ilk koyanlar koysun. Bir ülkede yerleşim yerilerinin(yerlerinin) ve insan adlarının yabancı olması o ülkenin, o halkın yabancı hayranlığını, kültürel sömürgeliliğini, ekonomisel geri kalmışlığını, bilimsel geri kalmışlığını, felsefe geri kalmışlığını da gösterir. Yani düşünün daha kendi illerine, ilçelerine, köylerine kendi dilinden kendisi ad koyamayan bir ülke, halk, devlet ne kadar özgür, özgün, özgül olabilir? Daha henüz kendi dilini yaratamamış bir ülke, halk, devlet ne kadar bağımsız, özgür, özgül, özgün, yaratıcı, ileri, önder olabilir? Ankara nedir? 'Kara kara an' demek mi yoksa karalı, isli bir yer demek mi? Ankara adı da Türkiye halkına ait bir sözcük değil; o da putapan, yabancı kavimlerin koyduğu bir ad. Sava göre Fırigler koymuş. İstanbul ne? Kostantinopolis'ten mi geliyor? Öyle olmasa da 'istan' sözcüğü Türkçe değil. İstanbul'a 'İstanpul' diyenler de var ki İstanpulos'u yani Kostantinpulos'u anımsatıyor, düşündürtüyor.. Bu bağlamdan olarak; Türkiye'deki tüm yerleşim birimilerinin(birimlerinin) adlarının Türkçe adlar yapılmasını ancak yalnızca Türkçe yani Türkçe diye Arabça, Farsça, Osmanlıca değil yalnızca Türkçe yapılmasının çok zorunlu olduğunu ve bu başarının Ak saray denilen tuhaf binadan daha önemli, daha üstün olarak Türkiye'ye onur(itibar) kazandıracağını savunuyorum. Bu ülkeye bir dil gerekli; dünyada olmayan yeni bir dil ancak tüm dilleri de içeren, evrensel, bilimsel bir dil yoksa ne hatırlamak Türkçe ne anımsamak, ne hayat Türkçe ne yaşam. Bu işi ancak dil bilimi, dil felsefesi, dil mantığı, dil matematiği, düşünürler, alimler, bilgeler ve iktidar yandaşı da Osmanlı yandaşı da, Batı yandaşı da, Arab yandaşı da, Orta Asya yandaşı da olmayanlar çözer. Hep diyorum; bu ülkeye bir Türkçe üniversitesi ve bir de Türkçe bakanılığı(bakanlığı) kurulmalı diye. Yoksa dilimiz bilime ve dolayısıyla dile değil siyasete döner. Yani kendi ülkemize kendi dilimizde adlar bulamıyorsak yazıklar olsun bize ki bir ülkeyi siyasete, demokrasiye indirgemenin ne çok yanlış, zararlı olduğunun da bir başka kanıtıdır bu çünkü bir ülke felsefe, bilim, özgün dil olmalı öncelikle. Ne birilerine kul olmalıyız ne kule. Bir insan kendini kendi kendisiyle var edemezse nasıl ki değerli olmaz, bir ülke de kendini kendisiyle var edemezse değerli olmaz. Bugün; tarihten çekilip gitmiş kavimlere verilen önemi, değeri kendi ülkemize, kendi halkımıza vermezsek birgün bu ülke de, bu halk da o kavimler gibi yok olur gider ya da en azından özgürlüğü, özgünlüğü, özgüllüğü içinde asla var olamaz; ağaç değil sarmaşık olur ancak. Biri gelir İngilizce sözcük getirir, biri gelir Latince sözcük getirir, biri gelir Farsça sözcük getirir, biri gelir Osmanlıca sözcük getirir, biri gelir Arabça sözcük getirir; böyle olmaz bu işler. Türkçe'yi yaratamıyorsanız Türkiye olamazsınız; isterseniz aya değil Mars'a gidin, isterseniz kişi başına yıllık ulusal geliriniz milyon değil milyar Dolar(dolar) olsun. Dil önemli bir iştir. Milyon Tl'ler kazanmak kolaydır da bir dili yaratmak Mars'a gitmekten de çok zordur ki bu da siyasetçilerin, Osmanlı yandaşılarının(yandaşlarının), Batı yandaşılarının, Arab yandaşılarının, Orta Asya yandaşılarının, Atatürk düşmanılarının ve iktidar yandaşlarının yapabileceği bir iş değil. 'İlim kendini bilmek'se devlet de, ülke de kendini bilmeli; kendini kendisiyle bilmeli, başkalarıyla değil. Bir devlet, bir ülke, bir halk parayla, ekonomiyle, ticaretle, siyasetle, teknolojiyle, altınla elmasla, demokrasiyle, saraylarla değil; önce felsefeyle, bilimle, düşünürleriyle, alimleriyle, bilgeleriyle devlet, ülke, halk olur. Necdet Gürçiftçi İnternetde yayınlandığı zaman: 5.1.15/09.38
Düzenleme: 26.04.2021 / 01:23
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir