Şiir Defteri

PADİŞAHTAPMASI DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
26.05.2021 / 07:14
500 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Padişahtapması bir ilaha tapmak gibi bir durum olmadığı için, deyim olduğu için bitişik yazdım çünkü savım ki deyimler bitişik yazılmalıdır; bu nedenle örnek ki 'Sakla samanı gelir zamanı' değil 'Saklasamanıgelirzamanı' yazılmalıdır; birileri Türkçenin özel bir dil olduğunu bilmese de Türkçe özel, mantıklı, ve evrensel bir dil özelliğine sahiptir. 'Tapmak' sözcüğü örnek ki sevgiliye 'Sana tapıyorum' gibi sözler ile de kullanılmakta yani gerçek anlamda değil de deyim olarak 'tapmak' durumu. Atatürk düşmanıları(düşmanları) lafbaşı geldi mi, Atatürk konusunda, Anıtkabir konusunda, 10 kasım konusunda, ve Atatürk heykeli konusunda 'Atatürk'e tapmak'tan, Atatürk'ü put yani ilah olarak görmekten söz etmekteler. Bakalım; Atatürkçüler mi 'tapma, tapınma' içinde yoksa Atatürk düşmanıları mı? Açık ki Atatürk düşmanlığı akıl-ruh hastalığı, öyle ki delilik durumudur. Neden? Çünkü hem vatanı ve milleti faşist, barbar, vahşi, saldırgan düşman ordusularından(ordularından) kurtaran, hem de Muhammed gibi 'Önce bilim ve ahlak'ı savunan, öyle ki 'Benim sözümle bilimin ve ahlakın sözleri çelişirse benim sözümü değil bilimin ve ahlakın sözünü dinleyin' diyen bir insana düşmanlık ya Türkiye'ye karşı ajanlık ya da akıl-ruh hastalığı durumu olur. Her akıl-ruh hastalığı gibi Atatürk düşmanlığı da kendini normal görmek ve göstermek, akıl-ruh hastası olmadığını göstermek, haklı olduğunu göstermek için kendine göre gerekçeler, bahaneler üretir ancak akıl-ruh sağlığının temel ölçütü mantıktır, bu nedenle de gerekçeleri mantık önünde yıkılır. Bu gerekçelerden biri; 'Atatürk sigara ve içki içiyor' imiş. Gerçek ki Türkiye'de, o dönemler, sigara ve içki içmeyen yetişkin insan erkeğine 'adam, erkek' gözü ile bakılmazdı, dalgageçilirdi(dalga geçilirdi), alayedilirdi(alay edilirdi), öyle ki rakısız evlilik düğünüleri(düğünleri) ve rakısız sünnet düğünüleri bile küçümsenirdi, dışlanırdı, yani rakı daha düne kadar bu ülkede 'Milli içki' ve 'Erkekliğin kanıtı/ölçütü' durumunda idi; bu nedenle ki sigara, içki içmeyen birinin kahraman olarak ortaya çıkması yadırganırdı. Atatürk mantıklı, bilimsel bir insandı; İslamiyet'teki 'Akılı(Aklı) yok eden herşey haramdır' durumunun 'Akılı yok etmek' koşulu içerdiğini, yani akılı yok etmeden, akılı yok ettirmeden içki içmenin İslamiyet'teki duruma aykırılık olmadığını düşünmüştür ki içki içen padişahlar da vardı. Akılı yok edebilen tek şey içki değildir; sigara da, yemek bağımlılığı da, sıpor(spor) da, moda da, pılajlar(plajlar) da, akıldışı-ahlakdışı sanatçılar da, siyaset de, kapitalistlik de akılı yok edebilir ya da azaltabilir ya da etkisizleştirebilir çünkü bunu mutluluk, haz, zevk veren herşey yapabilir, örnek ki çocuklar akşam olmasına karşın eve gelmek istemezler, oyun yüzünden yemek yemek bile istemezler. Atatürk sigarayı da, içkiyi de akılı yok etmeden içmeyi başarmış insanlardandır. Ancak gerçek ki kendini yanlıştan korumak yetmez, nefs olarak da insanlara ve topluma yanlış, kötü örnek olmamak gerekir çünkü sigara ve içki akılı yok etmeyen şeyler olsaydı da biri akciğer kanserine, biri de siroza ve karaciğer kanserine neden olabilen şeylerdir ancak o zamanlar açık ki bu gibi durumlar, hele ki kanser hiç bilinmeyen birşeydi; Atatürk dönemi hastahane kayıtılarına(kayıtlarına) bakılsın, o dönem kaç kişi alkol sirozundan ölmüş? Atatürk'ün sigarası, rakısı vardı ancak gerçek ki tütün ve içki içen padişahlar(sultanlar) da vardı. Peki onlara tepki göstermek yerine onlar neden baştaçı ediliyor? Demek ki işin içinde ya ajanlık ya akıl-ruh hastalığısal bir durum var. Öteyandan; Atatürk sigara, rakı içerdi ancak öz bebek kardeşlerini öldürten padişahlar, öz çocuk kardeşlerini öldürten padişahlar neden baştaçı ediliyor; Türklükte de, dinde de, insanlıkta da, akıl-ruh sağlığında da bebek, ve çocuk öldürtmek yokken? 'Devlet bekası' diye de olsa bebek öldürtmek, çocuk öldürtmek Türklükte de, dinde de, insanlıkta da, akıl-ruh sağlığında da yoktur, bunu ancak yeni doğmuş bebek Mose'yi(Musa'yı) öldürtmek isteyen Mısır firavunu yapmıştır. Bakın; devlet bekası diye bebek ve çocuk öldürten Osmanlı imparatorluğu yok oldu ancak bebek ve çocuk öldürmeyen, öldürtmeyen Atatürk'ün Türkiyesi de, bekalarını bebek ve çocuk öldürmek üzerine kurmayan Avrupa devletileri(devletleri) de ayakta. Demek ki işin içinde ya ajanlık ya akıl-ruh hastalığısal bir durum var. Öteyandan; Atatürkçüler 'Atatürk'ün başına 'Hz' yani 'Hazreti' eki, sonuna da 'Hazretleri' eki koymazlar. Atatürk'e yalnızca 'Atatürk' derler; 'Hz Atatürk' ya da 'Atatürk hazretleri' değil oysa Atatürk düşmanları padişahların adlarının başına 'Hz', sonuna da 'Hazretleri' koymaktalar; düşünün ki Allah'a da 'Hz Allah' diyorlar, Kuran'a da 'Hz Kuran' diyorlar, Muhammed'e de 'Hz Muhammed' diyorlar. Bu durum kimin kimi tapma, tapınma noktasına getirdiğini açıkça gösterir. Gerçek ki Atatürk, Anıtkabir, ve Atatürk heykeli konusundaki 'tapma, tapınma' savı yalnızca ya iftiradır ya ajanlıktır yani fitnedir, ya akıl-ruh sağlıksızlığıdır. Atatürk'ün bir imparatorluğa, Osmanlı imparatorluğu'na son vermesi durumuna gelince. Zaten hem Mondros anlaşması ile bu imparatorluk parçalanmış, yıkılmıştı, hem padişahlık-sultanlık demokrasiye, özgürlüğe, bilime, insanlığa, ve akıl-ruh sağlığına aykırı bir durumdur, hem de 'Sultanlarla düşüpkalkan alim de hırsızdır' hadisi gereği dine de aykırıdır. Yani, Atatürk'ü bu konuda suçlamak da ya ajanlıktır ya akıl-ruh sağlıksızlığıdır ya da dini tanımlayan Din hadisileri'ni yani dini bilmemektir. Bu durum göstermekte ki Atatürk düşmanlığı 'padişahtapması' durumudur; ve ya ajanlıktır ya akıl-ruh sağlıksızlığıdır, ya dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmemektir ancak ne olursa olsun yanlıştır, kötüdür. Bu nedenle de Atatürk düşmanlığı 'Akıl-ruh hastalığı' kapsamına, ve 'Türkiye karşıtı ajanlık suçu' kapsamına alınmalıdır. Atatürk ne bebek, çocuk öldürttü, ne de onlarca ya da yüzlerce cariyesi vardı, ne de öteki milletlerin vatanlarına gözdikti. Atatürk hem 'Önce bilim ve ahlak' diyen, hem 'Vatanda barış, dünyada barış' diyen, hem 'Benim sözümle bilimin ve ahlakın sözü çelişirse benim sözümü değil bilimin ve ahlakın sözünü dinleyin' diyen hem bir insan, hem vatan kahramanı, hem de evrensel bir önder idi. Dini tanımlayan, 'Din bilim, mantık, ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'ni öğrenmeden, bilmeden kimseyi övmemek de, kötülememek de gerekir. Bu nedenle ki eğer, Atatürk günümüz koşullarında yaşasaydı, 'Bilime ve ahlaka aykırılık' olduğu için sigaraya da, içkiye de, pılajlara(plajlara) da, barlara da, pavyonlara da, sıtriptiz(striptiz) kulübülerine(kulüplerine) de, zinanın serbest yapılmasına da, eşcinselliğin ve eşcinsel evliliğin serbest yapılmasına da, akıldışı-ahlakdışı modaya da, akıldışı-ahlakdışı ünlülere de, siyasete de karşı olurdu. Muhammed merhamet idi; bebeklere ve çocuklara bile merhametsizlik yapanları baştaçı edip dinlilik taslamak mantıksızlığı, durumu da nedir? Muhammed bırakın bebek, çocuk öldürtmeyi; putatapıcıların bebekleri öldürmesini önlemiş insandır. Muhammed'i bilmezler ki Atatürk'ü bilsinler, Atatürk'ü bilmezler ki Atatürk'ü sevsinler, din Hadisileri'ni bilmezler ki dini bilsinler, takılmışlar cehaletin ve nefsin peşine ki doğru yere gitmezler; dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmeyen akıllar doğru dünyaya da, akıl-ruh sağlığına da gitmezler. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 26.5.21/07.14
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir