Şiir Defteri

NİLÜFER YASAKLAR VE MEDENİLİK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
17.05.2021 / 08:28
554 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Önce mantık gelir; mantıkta da önce 'tanım' gelir çünkü tanım yanlış ise açıklama da, savunu da, suçlama da yanlış olur. 'İyi insan olmak' değil 'Doğru insan olmak' önemlidir, üstündür, yüksektir, amaç olmalıdır. Bir toplumu eğitmek siyasetçilerini ve ünlülerini eğitmekten geçer çünkü bir toplumun düşünsel durumunu onların düşünsel durumu gösterir çünkü toplumlarda onlar toplumun gözüne sürekli olarak çıkar hep. Bir toplumun akıl, mantık, bilimsellik, akıl-ruh sağlığı, kültürlülük gibi durumuları(durumları) siyasetçileri, ve ünlüleri ile belli olur çünkü bir toplumun en olanaklı ve en medyatik kesimi onlardır. Bu nedenle ki siyasetçileri ve ünlüleri eleştirmeye büyük önem veriyorum; yani bu nedene önem veriyorum, onlara değil, durum olarak; özellikle toplum, ülke, siyaset, ünlülük bilime ve ahlaka aykırı bir durum göstermekte ise. Bu durumdan dolayı bugün de Nilüfer'i yazı konum yaptım. Üzüm bağını anlamak için tüm üzümleri yemek gülünç de, mantıksız da olur. Bu nedenle ki insanların herşeylerine değil bazı sözlerine, giyimlerine, ve özel hayatlarına bakmak onlar konusunda bilgi edinmem için yeterli olmakta. Bu nedenle yazıma, aynı konuşmasından yani röportajından, Nilüfer'i tanımaya yetecek yedi savını aldım. Nilüfer demiş ki: 1- 'Huzur istiyorum. Bir kere yıllardır kurtulamadığımız bu terör belasından bir şekilde kurtulmak istiyorum, huzur istiyorum, barış istiyorum, daha eğitimli bir toplum istiyorum, daha özgür, daha demokratik bir Türkiye. Yasakların olmadığı, daha medeni bir Türkiye istiyorum.'. Bu sözden yalnızca 'Yasakların olmadığı, daha medeni bir Türkiye istiyorum' sözü mantıksızlık göstermekte. 'Yasak' karşıtlığı da, düşmanlığı da mantıksızlıktır çünkü 'yasak' demek yalnızca doğruları onaylamak değil yanlışları dışlamak da demektir; bu durumda açık ki yasak karşıtlığı, düşmanlığı mutlak bir durum ise doğrulara da karşıtlığı, düşmanlığı içerir ki bu durumda 'Yasaklara karşı olmak' söylenmedi anlamsız, mantıksız bir söz olur, yani örnek ki kirli hava, hava kirliliği var diye 'Havaya karşıyım' demek gibi bir durum olur yani doğru şeyleri yasaklamak yanlıştır ancak yanlış şeyleri de yasaklamak doğrudur yani bu durumda, 'yasak karşıtlığı' genelleştirilemez, mutlaklaştırılamaz; bu durumda açık ki 'medenilik' yasaklara karşı olmayı değil kural olarak 'yasaklardan yana olmayı' gerektirir yani medenilik yasaklara karşı olmak demek değildir, medenilik yasaklara karşı olmak ile de olmaz, gelmez. Örnek ki 'Sigara içmek yasağı' da, 'Kırmızı ışıkta geçmek' yasağı da yasaktır; yasaklara karşıyız diye bunlara da mı karşı olmalıyız? Demek ki işin, konunun, sorunun temeli, kökeni 'yasaklar' değil çünkü doğru yasaklar da var. Yani 'Yasaklara karşıyım' diye bir genelleme, mutlaklama(saltlama) yanlış olur, mantıksızlık olur, bilime aykırılık olur. Yani yasakların nedeni gerçekler ve doğrular ise yasaklarda sorun yoktur. Gerçek ki yasaksız doğru olmaz; bunun için de önce sözcüklerin doğru tanımlarını bilmek gerekir, örnek ki demokrasi, laiklik, özgürlük demek 'Önce bilim ve ahlak' demektir ki bu durumda açık ki bilime ve ahlaka aykırı herşeyi yasaklamak demokrasiyi, laikliği, ve özgürlüğü gerçekleştirmek ve korumak olur yani 'doğru tanım' doğru yasaklar da gerektirir çünkü 'yasak' demek 'tanımlamak, tanım' da demektir. 2- 'Türkiye'de kadınlarımız çok güçlü kadınlar. Fakat çok bastırılmış, çok küçük yaşta evlenmeye zorlanılan, 14-15 yaşında evlenen genç kızlarımızı görüyorum. Ama hala maalesef eğitim alamayan ve küçücük yaşta çocuk sahibi olan kızlarımız, kadınlarımız var. Bu gerçekten beni çok üzüyor.'. İyi de kendi isteği ile evlenmek isteyen, sevgili peşinde koşan, akıldışı-ahlakdışı moda kölesi durumu içinde, akıldışı-ahlakdışı ünlü uşaklığı durumu içinde, o yaşlarda da genç kızlar var. Ve 'Evlenmeye zorlamak' kötü de akıldışı-ahlakdışı kapitalizım(kapitalizm) için çalışmak da, akıldışı-ahlakdışı moda da, akıldışı-ahlakdışı ünlüler de, akıldışı-ahlakdışı medya da, siyaset de, pılajlar(plajlar) da, barlar da, pavyonlar da, sıtriptiz(striptiz) kulübüleri de yanlış, kötü şeyler değiller mi; yani sorun yalnızca erken yaşta evlenmek mi; geç yaşta evlenenler çok mu mutlu oluyor, çok mu alime kafalı oluyor, pılajlarda sütyen-külot olanlar erken yaşta evlendirilenler mi, sigara-içki içen yetişkin bayanlar pek mi doğru yoldalar? Sormak gerekir: 'Türkiye'de kadınlar neden çok güçlüler; güçlü kadın ne demektir; alimle oldukları için mi güçlüler yoksa beden gücü, sıpor(spor) olarak mı yoksa kapitalist düzenin belirlediği düzene katılım isteği olarak mı yoksa akıldışı-ahlakdışı modaya bağlılık olarak mı?'. Gerçek ki özelde 'güçlü kadın', genelde ise 'güçlü insan' ya Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' ile olur ya da dini tanımlayan, 'Din bilim, ahlak, mantık, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı dine uymak ile olur yani Zeyna'ya, Madonna'ya, Lady Gaga'ya, Tomb Rider'a benzemek güçlü kadın olmak değildir. 3- 'Eğitim çok önemli eğitim alan insan daha mantıklı olur.'. İnsanı mantıklı yapan şey eğitim değildir; bilime ve ahlaka uygun eğitimdir. Üniversite bitiren herkes mantıklı olsaydı Türkiye alim, alime dolardı ancak 200 üniversitesi olan Türkiye'de iki tane alim, alime yok. Ortalık bilime ve ahlaka aykırı yani mantıksız üniversite mezunuları ile dolmakta. Bu nedenle ki Atatürk de, Muhammed de 'Önce bilim ve ahlak' dedi. Yani eğitim 'Bilim ve ahlak'a uygun ise mantıklı insan yetiştirir çünkü bilim beyinin nicel zirvesidir, ahlak da beyinin nitel zirvesidir yani ikisi de olmadan tam doğru bir beyin olmaz. 4- Kadınları hala bu kuşakta bu şekilde görmek, hala bir cinsel obje olarak görmek artık buraları çoktan geçmiş olmamız lazımdı, bu kafayı değiştirmek lazım, bu kafanın değişmesi de hem erkeklerimizin hem kadınlarımızın eğitimli olmasından geçecek.' Bu da çok mantıksız yani duruma aykırı bir söz çünkü yetişkin insan dişisi bikini diye sütyen-külot, mini şort diye külot ile ortalıkta bulunmaya; sütyen-külot, cinsel sunumlu, cinsel tahrikli pılajlara koşarken yani kendini kendisi cinsel nesne(obje) yaparken ne cinsel nesne olmaya karşı olur ne de bu durumdan erkekler sorumlu olur. Yani ortalıkta sütyen-külot dolaşan bayanlara 'cinsel nesne' gözü ile bakılmaz da alime, bilge diye mi bakılır? Açık ki öncelikle yetişkin insan dişisi kendisine 'alime' olarak değil 'cinsel nesne' olarak bakmakta, cinsel süslenmeler ve cinsel giyimler içine girmektedir. 5- 'Kızım gerçekten 20 yaşına geldi. Ne kadar çabuk geçti bu yıllar bazen bende şaşırıyorum. Temmuz'da 21 olacak. Daha minicik bir bebekti, dün gibi. Biz onunla arkadaş gibi olabilen, yeri geldiği zaman da anne kızız. Üç senedir İngiltere'de psikoloji eğitimi görüyor. Tabi ki burada olmadığı zamanlarda çok özlüyorum. Ama günde birkaç kez görüntülü konuşuyoruz. Ben kendi bildiğim doğrular doğrultusunda ona hep iyi kalpli bir insan olmayı öğretmeye çalıştım. Çünkü iyi insan olmak bence her şey den çok önemli. Kızına 'İyi kalpli olmak'ı, 'İyiinsan/İyi insan olmak'ı öğretmeye çalışmış ancak 'iyikalpli/iyi kalpli' olmak 'doğru insan' olmak demek değildir, bu nedenle ki yoksullara, hastalara yardım eden, para veren, bağış yapan ancak bilime ve ahlaka aykırı pekçok ünlü de insan var dünyada. Yani kızına eğer Atatürk'ün ve Muhammed'in dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak'ı ya da dini tanımlayan, 'Din bilim, ahlak, mantık, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin öğretse zaten ortaya 'İyikalpli', 'İyiinsan' insan da çıkardı; eğer bunları öğretmedi ise ya da bunlara aykırı şeyler öğretti ise 'iyikalpli olmak'tan nasıl söz edebilir? Gerçek ki 'iyikalpli' değil 'doğru beyinli' olmak gerekir ki bu da ya 'Önce bilim ve ahlak' ile ya da dini tanımlayan, 'Din bilim, ahlak, mantık, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin dediği din ile olur. 6- 'Kendi haklarını elinde tutabilmek, güçlü olabilmek, ayakta durabilmek, iyi kalpli ve güçlü bir kadın olmak.'. Nilüfer'in 'güçlü kadın olmak'tan da, 'güçlü insan olmak'tan da ne anladığını bu sözü daha iyi göstermekte yani hep 'Bensellik, bencilik, benmerkezcilik' içinde bir durum tanımı. Bakın hiç 'Önce bilim ve ahlak' da, 'Din bilim, ahlak, mantık, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen durum da yok. Anlaşılmakta ki Nilüfer'in 'güçlü kadın/güçlü insan' tanımı incirçekirdeği/incir çekirdeği bir dünya içinde bir durum tanımı olmakta; 'ayaktadurabilmek/ayakta durabilmek', iyikalplilik' falan yani akıldışı-ahlakdışı dünya içindeki Madonna'nın, Lady Gaga'nın bile yapabildiği şeyler. 7- 'Çok iyi bir kız o, kızımla gurur duyuyorum.'. Kızı ile neden gurur duymakta; kızı düşünür, alime, bilge, bilimsel, ahlakçı, evrensel biri mi olmuş; Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a uygun biri mi ya da dini tanımlayan Din hadisileri'nin dediği dine uygun biri mi? Sonuç olarak durum şu ki toplumsal alanlarda bikini-mayo-mini şort-tayt pantolon-mini etek-pirsing-dövme gibi akıldışı-ahlakdışı moda ile de, 'Önce bilim ve ahlak'a aykırılık ile de, 'Din bilim, ahlak, mantık, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen dine aykırılık ile de demokrasi, demokratlık, laiklik, özgürlük, medenilik, insancalık olmaz. Herşeyin tanımı vardır, birşeyden olmak için o şeyin önce tanımına uygun olmak gerekir. Olasılık ki Hitler de, Neron da, mafya da köpeklere kemik atmış, su vermiştir ancak bu şeyler onları doğru insan da, iyi insan da yapmaz yani iyilik yetmez, doğruluk da gerekir; ve doğruya ancak Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak' ile gidilir yani pılajlarda(plajlarda) sütyen-külot, ortalıkta mini şort ile dolaşmak iyi insan olmaya engel değildir ancak 'doğru insan' olmaya engeldir çünkü 'doğru'ya ahlak da dahildir çünkü zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, insan olmanın, insanlığın, evrenin, ve evrimin nitel zirvesidir. 'Yasak' başka şeydir, 'Yaskara' başka şeydir. Yanlış, kötü olan şey 'yas-ak' değil 'yas-kara'dır. Evet; 'Önce bilim ve ahlak', sonra övünme, gururlanma, onurlanma. 'Bilim ve ahlak'a aykırılık medenilik de, demokrasi de, laiklik de, özgürlük de, akıl-ruh sağlığı da, doğru eğitim de, doğru hukuk da, doğru ekonomi de, doğru sanat da, doğru medya da, doğru vatan da olmaz. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 17.5.21/08.27
Düzenleme: 17.05.2021 / 09:45
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir