Şiir Defteri

NEFSİNİZE ZULÜM ETMEYİN NE DEMEK? (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
24.11.2018 / 07:01
773 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ne İslamiyet dini inançı Müslüman olmakla ne de din dinli olmakla anlaşılabilecek kadar kolay şeydir. İslamiyet dini inançını da, dini de anlamak ancak önce dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmekle ve anlamakla olur. Kuran'ın olsun, hadislerin olsun, içlerinden birşeyler seçip onları da genele yani tüme göre değil kafalarına göre yorumlayanlar var. Bu nedenle de ortaya hem akıldışı hem de yalnızca giyimleri ile bile ahlakdışı sözde Müslümanlar ve sözde dinliler orataya çıkıyor ki ülkemizde bir özel Tv kanalında Kedicikler diye çıkan kimseler, ve ortalıkta bikini, mayo yani sütyen-külot çıplak, ahlaka aykırı dolaşıp kendilerini Müslüman sananlar, sayanlar gibi. Ne yazık ki insanlar sünnet olmakla, kutsal denilen bir su ile, dua ile, tapınmak(ibadet) ile, inanmak ile dinli olduklarını sanıyorlar. Oysa dinin ne olduğu, ne olmadığı Din hadisileri ile açıkça ve kesin olarak tanımlanmıştır, anlatılmıştır. Gerisi dine aykırılıktır, dindışılıktır, dini ilgilendirmez. Müslümanlıkta İslamiyet dini inançını anlamanın hali zaten bazı Tv kanalılarında ilahiyatçılara sorulan akıldışı, ahlakdışı, abuksubuk sorulardan da ortadadır. Bu konuya bir örnek de 'Nefsinize zulüm etmeyin' hadisidir. Din hadisileri'ni bilmeyen nicel Müslümanlar bu hadisi sanki 'Ne isterseniz yiyip için, yemek içmek konusunda sakın nefsinizi üzmeyin; ne isterseniz, ne kadar isterseniz yiyip içebilirsiniz; yeter ki domuz etinden ve içkiden uzak durun' gibi anlıyorlar. İslamiyet dini inançını ve dini anlamanın zorluğu bu sözü anlamakta da görülüyor. Çünkü en başta; din nefse karşıtlık üzerine kuruludur çünkü nefs hem en büyük cehalet hem de tüm kötülüklerin hem nedeni hem de amaçıdır(amacıdır). Cehalet yani sonunda bok, sidik olacak şeylerden zevk, haz almak; kötülük çünkü beyin, ruh yerine bedeni yani niceliği baştaçı etmek. Nefs türlü türlüdür; yemek, içmek, moda, takı, dövme, bikini, mini etek, mini şort, az az ancak çeşit çeşit yemek, aynı yemekten çok yemek; yani nefsin özü 'Akıl aykırı'lık ve 'ahlaka aykırılık'tır yani akıla aykırı birşey de nefstir, ahlaka aykırı birşey de. Bakın; yalnızca 'Nefsinize zulüm etmeyin' sözü ile yanlış ve kötü yollara, sonuçlara gidilir, ve hem dini açıklamaz hem de dine aykırı yollar getirir. Öncelikle Din hadisileri'ne bakılmalıdır yani Din hadisileri'ne aykırı birşey dine de aykırıdır ve ya cehalet ya nefstir; sonra da şu hadisler var: 'Müminin yemeği bir parça ekmektir, evi kuru kamıştandır'; bu söz mecaz da olsa din ve İslamiyet dini inançı konusunda bir gerçeği açıklar: 'Nefssiz ol, nefsi terk et'; bu hal şu hadisle de doğrulanır: 'Sultanlarla düşüpkalkan(düşüp kalkan) alimler de hırsızdır', sultan nedir, nefs. Kuran'da Cennet tanımında nefse aykırılıklar varsa bu durum konuyu, gerçeği değiştirmez yani 'Din ve nefs tıpkı din ve cehalet gibi zıt, karşıt şeylerdir'. Yani düşünün ki bir insan kitap okumak, bilim ilim öğrenmek yerine yiyip içip mutlu oluyor yani bedeni ile yani cehaletle ve nefsle mutlu oluyor, bunun dinde asla yeri yoktur; ancak düşünün ki bir insan bilim ilim kitabıları okuyup, Din hadisileri'ne uyup yani ruhu ile mutlu oluyor, bunun dinde yeri vardır. Beyin iki bölümdür, birinci yani nicel bölümü bedene aittir; ikinci bölümü yani nitel bölümü ise ruha aittir, ve yenilen içilen şeyler ruha değil bedene gider yani yemekle içmekle beden kilo alır ancak ruhta alimlik, alimelik artmaz yani bir insan ya bedeninin hizmetçisidir, ya ruhunun; bedene hizmetçilik ise bedene kölelik getirir, ruha hizmetçilik ise alimlik, alimelik; yani beden ve beyin aynı varlık içinde yer alsalar da hem özellikleri farklıdır hem de birbirlerine zıttırlar. 'Nefsinize zulüm etmeyin' hadisine uygun olarak yanına bir de 'Yiyin için ancak israf etmeyin' hadisini getirirler, yani ille nefs alacaklar, zevk alacaklar ya. Ancak burada unutulan ya da anlaşılmayan birşey var: Bu söz 'İstediğiniz şeyden, istediğiniz kadar, istediğiniz gibi yiyin için' değil, 'Olağan beslenmenizde, olağan olarak yiyip içmeniz gereken şeylerde yeterince yiyin için, aşırıya yani nefse kaçmayın' demektir. Yani nereden bakılır bakılsın ilk önce anlaşılması gereken şey 'Dinin nefse karşı olduğu'dur. Yani dinde nefs, nefste din olmaz ki İslamiyet dini inançında nefsi Şeytan temsil eder ki bir de Cennet denilen yerden ilk iki insan varsayılan Adam(Adem) ile Eva'nın(Havva'nın) ilahları tarafından kovulma nedeni de gerçekte nefsleridir, nefstir. Yine Müslümanların savı ile yani 'Dünya imtihandır' savı ile konuşursak; dünyadaki yenilip içilebilen herşey de bu sınava dahildir yani mecaz yaparsak ilah 'İnsanlar acaba herşeyi yiyip içecekler mi yoksa artık nefslerini yok etmişler mi?' sınavıdır yani mecaz yaparsak, ilah dünyaya birbirinden güzel sayısız şey yiyecek içecek koymuştur ve insanları 'Acaba nefslerini yenecekler mi yoksa nefslerine yenilecekler mi?' diye bakmaktadır; ve işte cehalet ve nefs bu noktada 'Nefsinize zulüm etmeyin' ve 'Yiyin için ancak israf etmeyin' hadisilerini nefsten yana kullanır ve büyük hata eder; yani bu konu bir ustanın işe yeni aldığı bir çırağı denemek, sınamak, imtihan etmek için yere para bırakıp 'Acaba çırağım onu bana getirecek mi yoksa cebine mi atacak?' diye beklemesine benzer yani bu açıdan dünya birbirinden güzel sayısız yiyecek ve içecekle doldurulmuş bir tuzağa benzer. Yani gerçek ki 'Nefsinize zulüm etmeyin' demek 'Yiyin, için, keyifinize bakın' demek değil; 'Dine, bilime, ahlaka aykırı olmamak koşulu ile; canınız birşeyi yemeyi içmeyi ya da yapmayı çok istedi ise kırk yılda bir de olsa onu akıl, mantık, ahlak, edeb, terbiye içinde, alışkanlık haline getirmeden, kölesi olmadan, kendinizi yitirmeden, az ölçüde, nefs yapmayacak biçimde yiyin ya da için ya da yapın' demektir en geniş hali ile olsa olsa çünkü başka türlüsü dine de yani dinin amaçına ve mantığına da, İslamiyet dini inançına yani İslamiyet dini inançının amaçına da, mantığına da aykırı olur. 'Sultanlar düşüpkalkan alimler de hırsızdır' diyen bir dini inanç açık ki nefsi ne amaç gösterir ne baştaçı yaptırır; yani görülmekte ki nefs alimliği bile yok etmektedir. Zaten 'Nefsinize zulüm etmeyin'; oruç tutmayı abartıp, hergün ve hayat boyu oruç tutmaya kalkanlar için söylenmiştir yani herkes, her insan için, her durum, her hal için değil. Dine ne lokantadır ne aş evi ne restoran ne mutfaktır; ne tıkınma yeridir ne mide yeridir ne beden yeridir ne niceliktir ne dünya yeridir; din yeme içme, keyif yeri değil Din hadisileri yeridir. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 24.11.18/06.50
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale

Bağlı Üyeler

  • Turkaydini07:40
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir