Şiir Defteri

NAZIM HİKMET'İN CEZAEVİ MÜFETTİŞİNE VERDİĞİ MANTIKSIZ YANIT SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
27.10.2019 / 04:16
796 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Sanırım olay Bursa cezaevi'nde geçmiş. Cezaevine denetim için Adalet bakanlığı'nden bir müfettiş gelir. Müfettiş, Nazım Hikmet'e Nazım Hikmet'in beklediği ilgiyi göstermez, ünlü ya, ünlü pısikolojisi(psikolojisi) işte ya da kibir. Beklediği ya da umduğu 'Ünlü ilgisi'ni göremeyen Nazım Hikmet, müfettişe der ki 'Ömer Hayyam adını duydunuz mu?'. Müfettiş de 'Kim bilmez ki onu?' der. Oysa örnek ki benim annem, babam, dedem, ninem bilmez. Büyük olasılıkla dünya yetişkin nüfusunun en yarısı da bilmiyordur; Türkiyeli bir popçu bile Neşet Ertaş'ın kim olduğunu bilmemiş ya. Nazım bu kez: - 'Peki, Hayyam zamanında İran hükümdarı kimdi?' diye sorar. Müfettiş bilemez. Nazım der ki 'Sanatçıyı biliyorsunuz ancak hükümdarını bilmiyorsunuz. Yıllar sonra beni dünya hatırlayacak ancak dönemin Adalet bakanını ve sizi kimse hatırlamayacak' der. Oysa Osmanlı zamanında da, Kurtuluş savaşı zamanında da vatanları için genç yaşta toprağa girmiş, mezarlarında adları bile yazılı olmayan binlerce insan var, adları bugün de hiç bilinmeyen. Müfettiş, Nazım'a örnek ki şunu sormalıydı: 'Peki siz Galiçya'da şehid olan askerlerin ya da Hiroşima'ya atılan atom bombasının öldürdüğü çocukların isimlerini biliyor musunuz?'. Bilinmek. Hiç te önemli olmayan birşeydir. Örnek ki akıldışı-ahlakdışı, sayısız Amerin sanatçısı, ünlüsü de dünyaca bilinmekte, ve belki de hep bilinecek internetten; ve Hitler de bilinmekte, ve belki hep bilinecek. Ben internette 8 yılda 11 bin civarı yazı yazdım; beni de kimse bilmez, kimse hatırlamaz ancak örnek ki yoz Elvis Presley'i ya da yoz Michael Jackson'ı birkaç milyar insan anımsar, ne yapayım yani, kahır mı olayım? Kasap Hammurabi'yi, firavun Ramses'i anımsıyorlar da ne oluyor yani? Ve Nazım'ın unuttuğu ya da bilmediği ya da önemsemediği birşey var: Ben onu karısını boynuzlayan, ve evli bir kadını ayartıp evlenen biri olarak da anımsıyorum; ve benim için, eşi aldatmamak sanatçılıktan, sanattan daha büyük, daha üstün bir haldir. Çocuklar şeker de yiyebilsinler ancak ahlaklı da olabilsinler. İnsanlığa yalnızca güzel şiirler, sanat değil, ahlak ve vicdan da gerekli, ve eşi aldatmak hem ahlaksızlıktır hem vicdansızlık. 'Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür; ve bir orman gibi kardeşçesine' değil; yaşamak, bilimsel ve ahlaklı yaşamak, işte bu davet de hem Muhammed'in, hem Atatürk'ün daveti de. Unutmayalım; eşini aldatan, tüm insanlığı aldatmış gibi olur; sanatçı olsa ne olur, siyasetçi olsa ne olur, alim olsa ne olur Güzel şiirler bıraktın ancak en önemli şeyi bırakamadın Nazım: Ahlakı. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 27.10.19/04.16
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir