Şiir Defteri

MALAZGİRT ZAFERİ'Nİ HANGİ YÜZ İLE KUTLAMAK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
26.08.2020 / 09:03
559 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Vatan bir toplumu dünya küresine bağlayan; devlet ise vatanı insanlığa bağlayan, toplumun insanlık ve bilimsellik durumunu, düzeyini, içeriğini, özünü, amaçını(amacını), geleceğini gösteren şeydir yani vatan ev, devlet iş, geçim biçimi gibidir; ve insanca gelecek, Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği yalnızca 'Bilim ve ahlak' ile olur, olanaklıdır. Devlet demek sistem demektir; sistemlerin de birkaç temel noktası olur; Türkiye'nin temel noktaları da Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim, ahlak, vicdan ve medenilik'tir yani bunlara karşı gelmek sisteme yani bilime, ahlaka, vicdana ve medeniliğe yani Muhammed'e de, Atatürk'e de yani devlete yani Türkiye'ye karşı gelmektir yani sisteme yani devlete yani Türkiye'ye ihanettir ancak açık ki vatana karşı gelmek ya da vatana ihanet değildir. Yani 'Bilim, ahlak, vicdan, ve medenilik' karşıtlığı ya da düşmanlığı insanca ya da doğru neyin yanında olabilir acaba? Vatana ihanet etmek her ülkede ağır suçtur ancak bir de devlete ihanet suçu var, farkında olunsa da olunmasa da. Bu nedenle ki Mustafa Kemal 'Vatana ihanet suçu'ndan dolayı değil, 'Devlete yani devleti yöneten hükümdarlığa ihanet' suçundan dolayı idama mahkum edildi ancak Mustafa Kemal'in kurmak istediği devlet, 'Önce bilim, ahlak, ve vicdan' diyen, dini tanımlayan Din hadisileri'ne de uygun bir devlet idi oysa Osmanlı hanedanlığı devleti dini tanımlayan Din hadisileri'ne de tümden aykırı bir devlet idi, yalnızca bilime, ahlaka ve vicdana aykırı değil; Mustafa Kemal'in 'Vatana ihanet suçu' işlemesi olanaksız idi çünkü vatan diye birşey kalmamıştı zaten yani bu durumda açık ki son Osmanlı hanedanlığı 'Vatana ihanet suçu'nu, Mustafa Kemal de 'Devlete ihanet suçu'nu işlemiş oluyordu ancak Mustafa Kemal'in getirmek istediği devlet Muhammed'in de dediği gibi 'Bilim, ahlak, medenilik, insanilik ve vicdan' üzerine kurulu bir devlet türü idi yani Mustafa Kemal 'Bilim ve ahlak' getirmek istiyordu oysa Osmanlı hanedanlığı bunlara da, Din hadisileri'ne de, bilime de, akıla da, mantığa da, akıl-ruh sağlığına da, insanlığa da aykırı idi ki bunu anlamak için, öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını, öz evladlarını, öz çocuk torunlarını, eşlerini bile öldürtmekten çekinmemiş sultanlarını, ve çok vahşi olan idamlarını düşünmek bile yeterlidir. Yani, Mustafa Kemal gerçekte 'vatana ihanet' suçundan değil, 'devlete yani hükümdarlığa ihanet' suçundan idam cezasına çarptırılmıştı yani demek ki yalnızca 'vatana ihanet' suçu değil, 'devlete ihanet' suçu da idamlık bir suç idi, ve Mustafa Kemal de bunu gözealmıştı(göze almıştı) yani günümüz hukukunda da yalnızca 'vatana ihanet suçu' değil 'devlete ihanet suçu' da yer almalı ki büyük olasılıkla Abd hukukunda yer alıyordur. Ancak açık ki 'Vatanı, ülkeyi, toplumu, devleti, dünyayı ve insanlığı bilime ve ahlaka ya da bilimsel ve ahlaksal olarak daha iyi, daha doğruya, daha güzele götürmek için devlete ihanet suç olmamalıdır, hak ve görev olmalıdır ki yanlış ve kötü biçiminde de olsalar darbeler böyle bir yetki, amaç ve görev içinde oldulardı zaten; gerçek ki çağımızda siyasi iktidarlar işlerlerse de vatana ihanet suçu değil 'devlete ihanet suçu' işlemekteler genelde ki zaten Afrika'dan ayrılmış olan her toplum 'vatana ihanet suçu'nu zaten çoktan işlemiş durumda bulunmakta yani sorun temelde 'vatana ihanet suçu' değil, 'devlete ihanet suçu' durumuna dönüşmüş olmakta. Peki, Türkiye hukukunda 'Devlete ihanet suçu' var mı acaba? Yoksa, hemen olmalıdır çünkü kötü ya da yanlış bir devlet vatanı cehenneme çevirebilir, örnek ki Hitler'in Nazi devleti gibi, yani Hitler'e karşı gelmek vatana ihanet suçu değil Hitler'e yani devlete ihanet suçu olur oysa vatana ihanet için, vatan toprağından bir parçanın vatandan çıkarılması, ayırılması, kopartılması, düşman bir ülkeye ya da düşman ülkelere verilmesi gerekir yani vatana ihanet suçu işlenilmeden devlete ihanet suçu işlenebilir ve devlete ihanet de vatana ihanet kadar önemlidir, devletler ve toplumlar açısından ancak insanlığın merkezinin Afrika olduğu düşünülürse Afrika dışındaki her devlet, her toplum vatana ihanet suçunu işlemiş demektir gerçekte yani bu durumda 'vatana ihanet suçu' göreli, dar, küçük, yüzeyse bir kapsam içinde olur, kalır çünkü asıl vatana yani Afrika'ya ihanet edilmiştir zaten oysa Afrika'dan, dışarıya doğru gitmek, Batı örneğinde olduğu gibi, insanlığın bilimsel, teknolojik, medeniyet, sağlık, insanca yaşamak gibi açılardan yararına olmuştur yani eğer doğruya, iyiye, insancaya yol açacaksa vatana ihanet pek de suç olmaz ancak var olan devlet bilim ve ahlak yani insancalık üzerine kurulu ise devlete ihanet gerçekte insanlığa da ihanet olur. Açık ki Türkiye bir devletçe işgal edilmeye çalışılmakta gibi bir görünüm göstermekte çünkü demokrasici, laik ve Atatürkçü sistemine yani Türkiye devleti'ne karşı maddi ve manevi, açık ve gizli, doğrudan ve dolaylı büyük bir saldırı var. Cumhur ittifakı yalnızca demokrasiye, laikliğe, bilimselliğe, ahlaka, Din hadisileri'ne yani dine değil, Atatürk'e ve Türkiye'ye özgü şeyleri de yok etmek görünümü içinde görünmekte; örnek ki İzmir'de, Atatürk'ün özel tıren(tren) vagonu ortalıktan kaldırıldı, bazı sokaklara-caddelere-okullara-üniversitelere-parklara Atatürk, demokrasi ve laiklik düşmanılarının(düşmanlarının) isimleri verildi, ulusal bayramlarının kutlanmaları değişik nedenlerle engellendi ya da engellenmeye çalışıldı ve çalışılmakta, şimdi de 30 ağustoz zafer bayramı 'korona salgını var' gerekçesiyle yasaklanmış ancak Malazgirt zaferi'ni kutlamak yasaklanmamış, Ayasofya cami yapıldıktan sonra da binlerce kişinin Ayasofya'da namaz kılmasına izin verilmişti, bu nedenle de pekçok kişi koronaya yakalanmıştı, Türkçeye düşmanlık yapılmakta, Lozan anlaşması'na düşmanlık yapılmakta, Kurtuluş savaşı'na düşmanlık yapılmakta ancak Atatürk, Türkiye, demokrasi ve laiklik öncesi dönem göklereçıkarılmakta(göklere çıkarılmakta), baştaçı. edilmekte. Malazgirt zaferi'ni kutlamak ya da Malazgirt zaferi'ni hangi yüz ile kutlamak? Çünkü Malazgirt savaşı'nda Türkler Müslüman idiler, ve Türk demek de, Müslüman demek de, İslamiyet demek de, din demek de 'Önce ahlak' demektir oysa ülkede zina suç değil, genelev serbest, eşcinsellik serbest, eşcinsel evlilik serbest, toplum içinde ahlakdışı moda serbest, mini şort diye toplum içinde külotla dolaşmak serbest, bikini/mayo diye toplum içinde sütyen-külot dolaşmak serbest, bay-bayan karma masaj salonuları(salonları) serbest, sıtriiptiz(striptiz) kulübü serbest, bar-pavyon-gecekulübü serbest, sex shop serbest yani ahlaka yani Türklüğe de, Müslümanlığa da, İslamiyet'e de, dine de aykırı herşey serbest; ve zina, fuhuş, porno, çıplaklık, eşciinsel evlilik, esrar, çıplaklık kampı dahil hertürlü ahlakdışılığın serbest olduğu ahlakdışı, dine aykırı, Türklüğe aykırı Avrupa birliği'ne girmek için didiniliyor. Yani; tarih de, insanlık da, akıl-ruh sağlığı da, bilim de, felsefe de, mantık da, din de, Müslümanlık da, Türklük de, Muhammed de, Atatürk de, Osmanlı da, Malazgirt zaferi de sorar ya da soracaktır: Malazgirt zaferi'ni hangi yüz ile kutlamak? Ve; Malazgirt zaferi'ni kazananlar Türk ve Müslüman da, 30 ağustos zaferi'ni, Kurtuluş savaşı'nı kazananlar Türk ve Müslüman değil mi? Siyaset dine de, bilime de, insanlığa da aykırıdır çünkü siyaset cehalet, nefs, sömürü, aldatmak, ve hükümdarlık demektir; bu nedenle ki hep mantıksızlık ve tutarsızlık içinde olmak zorundadır oysa felsefe de, bilim de, ahlak da, vicdan da, medenilik de, din de, Türkiye de, insanlık da önce mantık demektir. Açık ki Türkiye'de 'vatana ihanet' yoktur ancak bilime ve ahlaka yani sisteme yani devlete yani Türkiye'ye ihanet vardır, üstelik de bilime, akıl-ruh sağlığına ve insanlığa da ihanet; üstelik de 'Bilim ve ahlak' sistemi dünyanın en doğru insanlık, devlet, ülke, toplum, vatan sistemidir. Yani devletler, ülkeler, dünya siyasetle de, şirket gibi de değil 'Bilim ve ahlak' ile yönetilmelidir. Gerçek ki Muhammed'e de, Atatürk'e de, ahlaka da, dine de saldırı öncelikle 'Bilim ve ahlak'a saldırıdır. Gerçekte demokrasinin, laikliğin ve özgürlüğün temeli de, koşulu da 'Bilim ve ahlak'tır yani 'demokrasi ve laiklik' eğer bilime ve ahlaka aykırı ise gerçek demokrasi ve gerçek laiklik değildir, çakma/sahte/uydurma demokrasi ve laikliktir yani bir ülkede bilimdışılık ve ahlakdışılık varsa bu demokrasinin ve laikliğin suçu değil, ülkeyi yönetenlerin suçudur. Yani yalnızca vatana ihanet etmemek çözüm değildir; bilime ve ahlaka yani insanlığa da ihanet etmemek gerekir ki Muhammed'in de, Atatürk'ün de ihanet etmek istemediği şeylerin başında 'Bilim ve ahlak' geliyor idi. Peki siyasetin ve özel sektörün yani kapitalistlerin, medyanın ve ünlülerin ihanet etmek istemedikleri şeylerin başında 'Bilim ve ahlak' geliyor mu? Hani, Malazgirt zaferi Türke de, Müslümana da yakışır biçimde; ahlakçılık içindeki bir ülkece ya da ahlakçılık içindeki kişilerce kutlanır da anlaşılır birşey olabilir; yani hem ahlaka aykırıcılık hem de Malazgirt zaferi kutlamak; nasıl bi mantıksızlık ve tutarsızlık; hangi yüz ile? Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 26.8.20/09.03
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir