Şiir Defteri

KADIN CİNAYETLERİ VE SİNEMA (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
08.08.2023 / 04:47
269 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Bence genelde sanat, özelde sinema sanatı yuva da yapar, yuva da yıkar; alim de yetiştirir, zalim de yetiştirir. Kuşkusuz ki sinemanın toplum, toplumun da sinema üzerinde büyük etkisi var. Bu da gösteriyor ki sinema sanatı kendini var ederken kendini topluma değil felsefel, bilimsel, ahlaksal, erdemsel doğrulara kaptırmak zorunda ki bu da daha en baştan 'Sanat için herşeyi yaparım' anlayışı ile daha en başta taban tabana da, özden de zıt. Yani sinema kendisine çekidüzen vermek zorunda; felsefeyle, bilimle, ahlakla yoksa sinema sanat, sanat da sanat olmaz ve toplumun eline verilmiş kötülük ve silah olur. Ülkemizde sanki cinayet yokmuş da yalnızca kadınların öldürüldüğü cinayetler varmış gibi bu cinayetler bir de 'Kadın cinayetleri' diye özel bir adla, özel bir tanımla öne çıkarılıyor. Temel felsefe ve bilim olmayınca çözüm sanılan şeyler de türlü alanlarda birer mantıksızlık ve tuhaflık olarak ortaya çıkıyor ve sorun gittikçe daha da artıyor ve çözüm sanılıp çözüm diye getirilen şeyler gittikçe daha çok çaresiz kalıyor ve sonra da akıllara zarar ve yine çözüm sanılan, çözüm denilen yanlış yollara giriliyor. Kısır döngünün nedeni yanlışlardır, yanlışların nedeni de felsefel, bilimsel düşünmemektir. Televizyonda da oynamış iki sinema filimi(filmi) var. Söz edeceğim birinci filim 'Eğreti gelin'. Cumhuriyetin ilk yıllarında geçiyor konusu. Bu filimde; kocası hapisde olan bir genç ve güzel kadın evlenecek bir yeni delikanlıya evliliği öğretmek için 'eğreti gelin' denilen birşeyle eş yapılıyor ancak delikanlı ve bu kadın birbirlerine aşık oluyorlar ve o yerden kaçmak isterlerken kadının kocası bunları yakalıyor ve tabancasını önce delikanlıya doğrultuyor öldürmek için ancak ikisinin birbirlerine büyük aşklarını görünce öldürmüyor. Ve kadını da öldürmüyor olağan olarak ve onları birbirlerine bırakıp gidiyor. Yani bu filimde kadın öldürülmüyor ve amaçıyla(amacıyla) başbaşa bırakılıyor. Gönül yarası filimi ise zamanımızda geçiyor. Ancak bu filimin sonunda koca hem karısını öldürüyor hem de kendisini yani karısını başkasına yani sevdiği başkasına bırakmıyor; başkasına bıraktığı tek şey çocuğu oluyor. Bakın; iki filim; konuları aynı ancak sonuçları farklı. Eğreti gelin 2004 yılında gösterime girmiş; Gönül yarası 2005 yılında. Şimdi düşünelim; bu iki filim sevdiği bayan ile sorunu olan baylar üzerinde nasıl etki yaratır? Bu yüzden ben kadın cinayeti denilen cinayetlere katilin intiharının ya da intihar girişiminin de eklendiği genel başlangıçın(başlangıcın) 'Gönül yarası' filiminden sonra mı, önce mi olduğunun araştırılması gerektiğini düşünüyorum ve ileri sürüyorum. Yani bir filim diyor ki 'Öldür', bir filim diyor ki 'Bırak gitsin'. Aşık olduklarıyla da, evli olduklarıyla da sorun içinde olan baylar hangi yolu seçecekler acaba, bu iki filimi izlediklerinde? Hangi filim, hangi bay(erkek, koca, sevgili, aşık)? Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 9.12.16/05.35
Düzenleme: 08.08.2023 / 05:03
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • şairim42
  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz

Bağlı Üyeler

  • mertvan02:46
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir