Şiir Defteri

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE DEĞİL BİLİME VE AHLAKA SARILIN (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
12.03.2021 / 09:34
423 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Komünist yaklaşım 'Ekonomi biçimi değiştikçe devlet biçimi de değişir' ancak çağımızda ilginç olan şey ahlakdışılığın kendini devletleştirmeye, kendini devlet yapmaya çalışmasıdır. Ahlakdışılık; moda, ünlü, turizım(turizm), medya, sinema, Tv dizisi, müzik, eşcinsellik, çıplaklık, porno gibi şeylerle artık kendine uygun, kendine özgü bir devlet ve dünya istemektedir; arkasına da zina, fuhuş, eşcinsellik, porno, çıplaklık, ensestlik, uyuşturucu serbest Batıyı almıştır. Yani gerçekte genelde Batı, özelde Abd ve Ab yalnızca akıldışılığın değil ahlakdışılığın da egemenleştiği devlet biçimidir. Akıldışı-ahlakdışı Avrupa birliği yandaşlığı da 'yetişkin insan dişisine şiddeti, yetişkin insan dişisi cinayetleri'ni kullanıp Türkiye'ye 'İstanbul sözleşmesi' diye bir sözleşme dayatmaya çalışmakta; açık ki bu sözleşme akıla ve ahlaka dayalı bir dünya değil akıldışı ve ahlakdışı bir dünya içindir. Batıdan gelen bu durumun genel nedeni sözcüklerin doğru tanımlarını bilmemek cehaleti, özelde ise Batının nefse köleliğidir yani bilim ve teknoloji içinde olsa da Batının cehaletidir çünkü nefs savım ki insanın da, toplumların da, insanlığın da, akıl-ruh sağlığının da en büyük düşmanıdır çünkü nefs hem en büyük cehalettir, hem kötülüklerin nedeni ve amaçıdır(amacıdır), hem de önce akılı, mantığı, sonra da ahlakı, vicdanı, insanlığı yok eder; yani nefse köle olan bir toplum Mars'a da gitse büyük bir cehalet içindedir çünkü zevkin, hazzın, helaya gidecek şeylerin, çöpe gidecek şeylerin kölesi yani nitel beyine ve nitel ruha henüz ulaşamamış demektir çünkü bilim ve teknoloji nicel beyinin, ahlak ve nefssizlik ise nitel beyinin zirvesidir tıpkı 'zengin olmak'ın alim olmak demek olmaması gibi; yani nefsçilik övünç, onur, gurur, mutluluk, insancalık değil mantıksızlık, gerilik, ilkellik, hayvansılık, ve utançtır. Ahlak da yine savım ki zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, akıl-ruh sağlığının, özgürlüğün, demokrasinin, laikliğin, insanın, insanlığın, evrenin ve evrimin nitel zirvesidir. Yani ahlakı dışlamak gerçekte nitel beyini ve nitel ruhu dışlamaktır; beyinin niceliğine köle olmaktır ki bu da beyinin evrimi açısından da geriliktir; yani ahlak gericilik, yobazlık, tabuculuk, gelenek, görenek, töre, akıldışılık, barbarlık, ilkellik değildir, beyinin en gelişmiş durumudur. Doğru anlamı bilinmeyen sözcükleriden biri de 'din'dir, Muhammed dinin doğru tanımını 1400 yıl önce yapmış olsa da. Dini tanımlayan Din hadisileri diyor ki 'Din bilim(ilim), ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, tarafsızlık, sakinlik, medenilik, israfsızlık, gösterişsizlik, nefssizlik ve bunlarla inziva demektir'. Yani din 'Halkın afyonu' değildir; insanlığın en doğru tek dünyasıdır. İstanbul sözleşmesi denilen şeyi isteyenler ilginç ki, tuhaf ki 'Bilimsel ve ahlaklı bir dünya'yı istememekteler; istedikleri şey zina, fuhuş, porno, eşcinsel evlilik, çıplaklık, uyuşturucu, ensestlik, astroloji dahil hertürlü akıldışılığın, bilimdışılığın, ve ahlakdışılığın serbest olduğu, nefs kölesi bir dünya türüdür. Bu nedenle ki genelde Batıya, özelde Avrupa birliği'ne ve İstanbul sözleşmesi'ne karşı olmak yalnızca ahlak ve din için değil bilimsellik, özgürlük, demokrasi, laiklik ve akıl-ruh sağlığı için gereklidir ve zorunludur; yani İstanbul sözleşmesi ya da İstanbul sözleşmesi'ni isteyenler ya da Avrupa birliği 'Bilimsel ve ahlakçı' bir dünya istiyor da biz karşı çıkıyor muyuz oysa yalnızca Atatürk değil, Muhammed de 'Önce bilim ve ahlak' dedi oysa Batı da, Abd de, Ab de, İstanbul sözleşmesi de, İstanbul sözleşmesi'ni savunanlar da 'Önce bilim ve ahlak' demiyor. Gerçek ki; Atatürk'ün 'Hayatta en doğru yol göstericidir' sözünün dediği gibi 'bilim'; beyinin nitel zirvesi olarak da ahlak insanın da, toplumların da, insanlığın da en doğru tek yol göstericisidir, en doğru tek dünyasıdır; öyle ise Batıcılar da, İstanbul sözleşmesi yandaşları da neden 'Önce bilim ve ahlak' demiyorlar, diyemiyorlar? Yani; Batıya da, Abd'ye de, Ab'ye de, İstanbul sözleşmesi'ne yalnızca bilim ve ahlak adına değil akıl-ruh sağlığı adına da, insanlık adına da karşı çıkılmalıdır; İstanbul sözleşmesi yandaşları doğru şeyler istediklerini söylüyorlarsa önce 'Bilimsellik, ve ahlakçılık'ı istemelidirler. Bu durumda açık ki İstanbul sözleşmesi Mondros'un kurnazca devamı özelliğindedir çünkü Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' dedi yani Türkiye cumhuriyeti devleti demek de 'Önce bilim ve ahlak' demek yani 'Bilim ve ahlak'a aykırı herşey Türkiye'ye saldırı demektir; akıldışılığın ve ahlakdışılığın Türkiye'ye egemenliğini kabul etmek sözleşmesidir. Dürüstseniz; ilerlemeyi, gelişmeyi, insanca bir dünyayı istiyorsanız 'Önce bilim ve ahlak'a sarılın. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 12.3.21/09.34
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir