Şiir Defteri

İÇ İŞLERİ BAKANI'NIN ALİMİ YANLIŞ TANIMI SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
22.01.2020 / 00:07
743 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Gerçek ki İslamiyet ya da din Müslümanlara, İslam dünyasına dini tanımlayan, 'Din ilimdir(bilimdir), ilim yoksa din de olmaz' diyen Din hadisileri olarak değil bir gelenek ve tabu olarak öğretilmektedir ki İslam dünyasının Batı dünyası karşısında bilimden, teknolojiye kadar geriliğinin temel nedeni de dini tanımlayan Din hadisileri'nin öğretilmemesidir bence yani Din hadisileri'nden uzaklıktır; İslam dünyası bu sorunu çözmek ve Din hadisileri'ne sarılmak zorundadır yoksa 1 milyon yıl geçse de Batı dünyasının gerisinde kalır oysa Din hadisileri'ne sarılsa bilimin, teknolojinin, medeniyetin, demokrasinin, özgürlüğün, merkezi ve önderi olur. Bu sorunları sözcük sözcük, ince eleyip-sık dokuyup çözmek zorunludur; İslam dünyasının ve insanlığın hayrı için. Yani sözcükleri, kavramları ve terimleri önemsemek, incelemek, araştırmak ve doğru kullanmak zorunludur yani sözcükler çok önemlidir; sözcüklerde 'Ben nasıl biliyorsam öyledir' ya da 'Ben nasıl istiyorsam öyledir' olmaz çünkü sözcükler akılın, mantığın, ruhun matematiğidir. Nefsin de en büyük cehalet olduğunu düşünürsek; siyasetin de özel sektör, moda ve sanat alanı gibi cehalet üzerine kurulu olduğunu görürüz. Bu durumun son bir örneğini de İç işleri(İçişleri) bakanı kişinin şu sözü ile görmüş bulunduk: 'Bir alimin ölümü bir alemin ölümüdür'. İç işleri bakanı Süleyman Soylu öldürülen Bitlis'de Nakşibendi şeyhi için 'Bir alimin ölümü bir alemin ölümüdür' demiş. Demek ki ya da belli ki Nakşibendi şeyhini alim olarak tanımlamış. Anlaşılıyor ki büyük olasılıkla 'alim'in anlamını doğru bilmiyor olmalı İç işleri bakanı. Zaten 21. yüzyılda; alimlik ile şeyhliğin yanyana gelmesi olanağı yok, öyle ki şeyhlik İslamiyet ile bile yanyana getirilemez çünkü İslamiyet'te şeyhlik, kırallık(krallık), sultanlık, padişahlık gibi şeyler yok, olsa idi Muhammmed'in önce kendisi kendine bu tanımlardan bir tanım yapardı. İslamiyet yalnızca iki şey tanır: Alimlik ve öğrencilik. Alimlik dediği de günümüzde bilim, bilimcilik, bilimsellik denilen şeydir; bu nedenle ki Muhammed 'İlim(Bilim) öğrenmek için Çin'e bile gidin' dedi oysa o zamanlar Çin Müslüman değildi, şimdi de değil; demek ki Muhammed bilim konusunda inanç ayrımcılığı yapmıyor yani Arabça fıkıh, İslam töresi, İslam tarihi, Arabça öğretim kitaplarının arasında yaşamak alimlik değildir; ezbercilik ya da öğretmenliktir, alimlik fıkıh kitapları ile değil bilim araçları ile olur ancak çünkü. Alim, alime olmak için ilimle yani bilimle ilgili olmak; bilim çalışanı, bilim emekçisi olmak gerekir; Türk dil kurumu 'Alim=Bilen/Bilgin' demiş alim 'Alemi bilen'dir yani yalnızca 'bilen' değil ki 'alem'e dünya bilimileri ve gök bilimileri de dahildir; bu nedenle ki İslamiyet'in alimleri bilimci, bilim ile uğraşan kimselerdi. Yani Arabça, kuran, fıkıh, ibadet, hadis öğrenmek alim olmak demek değildir; alim olmak için bilimler alanında emek gerekir; bu nedenle ki hadis 'İlim(Bilim) Çin'de de olsa gidip öğrenin' diyor yani hem alimliğin bilim işi olduğunu hem evrensel olduğunu hem de insanlığa bilim ve teknoloji alanında hizmet etmek olduğunu açıklıyor. Bu nedenle ki Tarihteki İslam alimleri matematik, felsefe, fizik, kimya, astronomi, coğrafya gibi alanlarda hem bu alanlara hem de insanlığa hizmet vermiş, katkı yapmış kişilerdir ki zaten çağımız İslam dünyasının temel yanlışlarından, İslam dünyasını dünyanın gerisinde bırakan şeylerden biri de 'alim'liği gerçek anlamından uzaklaştırmak ve 'İslamiyet bilgisi, İslamiyet kültürü' olarak tanımlamak olmuştur ki bu da gerici siyasetçilerin ve gerici hükümdarların işine gelmektedir. Öldürülen Naşibendi şeyhi lideri Abdülkerim Çevik kimdir? Hürriyet gazetesi internet sitesinde deniliyor ki '6 yaşında başladığı ilk eğitim ile birlikte, Norşin'de çeşitli medreselerde amcası Şeyh Muhammed Hafid (Kuddise sırruhu), Şeyh Mazhar (kuddise sırruhu), Şeyh Fedli (kuddise sırruhu), Mele Sabri, Horasanlı Mele Ebubekir gibi büyük alimlerin yanında medrese eğitimine başladı. Medrese kitaplarının birçoğunu bu alimlerin yanında okuduktan sonra, 1988 yılından itibaren, Seyda Burhaneddin'in Başmüderrisliğini yaptığı Siirt/Tillo Medresesi'nde eğitimine devam ederek 1991 yılında ilim icazetini aldı. 9 yaşında amcası Şeyh Hafid'in (kuddise sırruhu) yanında tevbe ederek, Nakşibendi tarikatında başladığı seyr-u sülükü amcası Şeyh Muhammed Hafid'in (kuddise sırruhu) 2001 yılında vefatından sonra, Şeyh Fetullah-i Verkanis'in (kuddise sırruhu) torunu Şeyh Asım'ın (kuddise sırruhu) yanında tamamlayarak, 2007 yılında Şeyh Muhammed Asım (kuddise sırruhu) tarafından irşad ile görevlendirildi. Halen Bitlis İli Güroymak(Norşin) İlçesinde bulunan Norşin medresesinde Başmüderris olarak ilim ve irşadla meşgul olan Seyda Abdulkerim Çevik, aynı zamanda Anadolu üniversitesi İlahiyat ve Sosyoloji bölümleri mezunudur.'. Buradan öncelikle anlıyoruz ki olmaması gerekirken ülkemizde medrese var çünkü 21. yüzyılda bilimin merkez üniversitedir artık. Medreseler de mikroskop, teleskop; deney araçları ve gereçleri mi var? Bir de bilimde 'şeyhlik' olmaz; bilimde 'alimlik, alimelik' olur yani bilim şeyhlerle değil bilimcilerle olur. 'haberler.com' internet sitesinde deniliyor ki 'Güroymak ilçesinde saat 11.00 sıralarında Y.Ş., Şeyh Muhammet Hafit Kur'an Kursu'na gitti. Y.Ş., burada kanaat önderi ve öğretmen Nakşibendi Şeyhi Abdulkerim Çevik ile görüştü. Görüşme sırasında Y.Ş., yanındaki silahı çekerek Çevik'e ateş etti.'. Öncelikle; bir alimin Kuran kursu'nda ne işi var çünkü alim demek bilim demektir. Ve bakın bu haber sitesi Abdülkerim için 'Kanaat önderi ve öğretmen' diyor, 'alim' değil. Zaten alim başkadır, öğretmen başkadır; alim bilime hizmet etmekle uğraşır, öğretmen ise öğretmekle; Kuran kursunda bulunduğuna göre bilimle değil öğretmenlikle uğraşmakta açıkki(açık ki), Kuran kursularında bilim ile uğraşılan, bilim yapılan, bilimsel araştırma yapılan yerler ya da olanaklar olmadığına göre. Birileri sanmakta ki 'alim, alime' demek İslami konularla uğraşan kişi demektir oysa alim, alime bilimsel konularla uğraşan kişi demektir. Bu nedenle ki hadis 'İlim(Bilim) Çin'de de olsa gidip öğrenin' dedi; Çin'de Allah, Kuran, İslamiyet öğretilmediğine göre kasıt bugün 'doğal bilimler' ve 'gök bilimileri' denilen bilimler yoksa İslamiyet öğrenmek için Çin'e gitmeye gerek yok, Arabistan'dan başka en iyi yer olmaz İslamiyet öğrenmek için. Yani 'İlim Çin'de de olsa gidip öğrenin'den amaç 'Matematik, fizik, kimya, gök bilimi, mühendislik' gibi şeyler öğrenmektir yani hadisin dediği alimlik 'Arabça öğrenmek, Kuran öğrenmek, hadis öğrenmek, İslamiyet öğrenmek' gibi konular değil matematik, fizik, kimya, gök bilimi, mühendislik gibi bilimleri öğrenmektir. Peki o kişinin doğal bilimler ya da uzay bilimleri alanında ne gibi çalışması, emeği, katkısı var? Gerçek ki bu kişi 'alim' tanımına uymuyor; 'haberler.com'un dediği gibi yalnızca bir öğretmen, ve bilimdışı bir öğretmen yani bir inanç öğretmeni. Buradan anlaşılıyor ki İç işleri bakanlığı bakanının bu kişi için 'alim' tanımı yanlıştır. Hep diyorum; Türkiye'yi de, dünyayı da kurtarmak önce sözcükleri doğru kullanmakla başlar. Doğru yolda ilerlemek için önce sözcükleri doğru kullanmak gerekir. Öteyandan(Öte yandan); 'Tc İçişleri bakanlığı' değil 'Tc İç işleri bakanlığı' yazılmalıdır. Ve 'Tc Dış işleri bakanlığı' yazılmalıdır ya da 'Dış işleri bakanlığı', ve 'İç işleri bakanlığı'. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 22.1.20/00.07
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir