Şiir Defteri

Helal disco Abdurrahman Dilipak ve Ertuğrul Özkök (Deneme)

Yazan: Birturkbilgesi
22.02.2019 / 11:26
829 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Siyaset ve özel sektör cehalet ve nefstir; bunların pusulası, haritası cehalet ve nefstir yani dinin en sevmediği iki şeyi bunlar kendilerine pusula, harita yapmışlardır. Müslümanların dini tanımlayan Din hadisileri'nden uzak olmalarından dolayı anlayamadıkları temel konu şu: 'Din hadisileri' adı altında topladığım, dini tanımlayan hadislere göre din önce bilim, ahlak ve nefssizliktir. Ancak görülmekte ki Müslümanlara Din hadisileri yerine Arabçılık, Osmanlıcılık, ibadet, dua, gelenek, cemaatçilik, ve son 16 yıldır da Akp'cilik öğretilmektedir. Oysa dini tanımlayan Din hadisileri 'Din bilimdir/ilimdir, Çin'de de olsa gidip öğrenin, bilim yoksa din de yoktur', 'Din utanmaktır, ahlaktır, edebtir; bunlar yoksa din de olmaz', ve 'Ölmeden ölün', 'Müminin yemeği kuru ekmektir', 'Sultanlarla düşüpkalkan(düşüp kalkan) alimler de hırsızdır' hadisileri ile de 'Din nefssizliktir, inzivadır'. Yani Müslümanlar ve öteki dini inançlılar da; dinsizler de önce dinin 'Bilim, ahlak ve nefssizlik' olduğunu anlamak durumundalar. Bu üç şey yani bilim, ahlak ve nefssizlik olmazsa doğru bile yanlış ya da kötü yola gider. Bakın zaten ne diyor hadis? 'Alim bile olsalar; sultanlarla aynı hayat içindelerse alimler bile alimlikten uzaklaşır' diyor. Yani dini inançlar açısından da, din açısından da en önemli ilk şey bilim, ahlak ve nefssizliktir yani bu üç şey yoksa ne olursan ol Müslümanlıktan da, dinden de uzak olunur. İşte İslam dünyasının Dört halife sonrası, 1400 yıldır anlayamadığı temel konu budur; bunu anlayamadığı için ki Batının gerisindedir yoksa Din hadisileri'ne uysa dünyanın önderi olurdu. Yani birileri açık ki 'Allah'a inan, peygamberine inan, namazını kıl, oruçunu(orucunu) tut, kurbanını kes, haccına git, umrene git, zekatını ver, fitreni ver, duanı et, lokmanı dağıt, helvanı dağıt, aşureni dağıt, mevlidini okut, gerisine karışma' demektedir. Oysa Din hadisileri ne diyor; 'Bilim, ahlak ve nefssizlik olmayan yerde din de olmaz' diyor. Ülkemizin haline bakın; biryanda(bir yanda) bikinili, mayolu çıplak pılajlar(plajlar), biryanda genelevler, biryanda pavyonlar, biryanda meyhaneler, biryanda akıldışı-ahlakdışı moda, biryanda zina serbestliği, biryandan eşcinsellik serbestliği, biryanda sexshoplar, biryanda sıtriptiz(striptiz) kulübüleri, biryanda diskotekler falan filan; neden; çünkü Din hadisileri bilinmiyor, Din hadisileri'nden yoksunluk var. İnsan, toplum, ülke, devlet, ekonomi bir gemi ise Din hadisileri de pusula ve haritadır; pusula ve harita yoksa yanlış yerlere gidilir, akıl ne yapması gerektiğini bilemez. Abdurrahman Dilipak'ın 'Tereddi ya da' adlı köşe yazısında yazdığına göre ülkemizde 'Helal disko' açılacakmış, Ankara'da yani başlangıç. Zaten hep diyorum: Modanın olduğu yerde her saçmalık olur. Bir toplumu modaya alıştırın, sonra her istediğinizi yaptırabilirsiniz. Bakın moda moda diye diye bikinili, mayolu yani sütyen-külot ortalıkta dolaşmalı günlere kadar gelindi; bundan sonrası da çırılçıplak dolaşmak, sokaklarda sevişmek, porno falan olur artık. Abdurrahman Dilipak'ın bu yazısını Hürriyet gazetesinin köşe yazarı Ertuğrul Özkök sanki Abdurrahman Dilipak 'Helal disko'ları destekliyormuş, savunuyormuş gibi anlamış, yazıyı üç kez okuduğunu söylemiş olmasına karşın, 'Hocam, 'helal disko' mu 'loş mekan' mı istiyorlar?' adlı yazısında. Oysa Abdurrahman Dilipak o yazısında 'Helal disko'ya alaysı bir tavırla karşı çıkıyor, tepki gösteriyor. Demek ki Ertuğrul Özkök'ün biraz daha okuması gerek o yazıyı. Abdurrahman Dilipak o yazısında, 'Helal disko'larda ne içilecek?' sorusuna şu yanıtı veriyor: 'Tabii ki helal. Helal şarap, helal şampanya, helal bira, helal likör! Zaten bunlar Kâbe'nin karşısındaki AVM'lerde satılıyor. Yan taraftaki kuleye çıkıp Kâbe'ye tepeden bakarak şampanyanızı yudumlayabilirsiniz.'. Yani Mekke'nin, Kabe'nin halini düşünün; tüm bunların nedeni ne; Din hadisileri'ni bilmemek, İslamı ya da Müslümanlığı yalnızca Allah'a inanmaya, namaza, Kurban bayramı'na, Ramazan ayı'na, duaya, lokmaya, helvaya, aşureye, fitreye, zekata, hacca, umreye bağlamak yani yalnızca bedenin yani vücudun yani cesedin yapacağı şeylere bağlamak; oysa Din hadisileri beyine, ruha ait bir haldir. 'Helal disco' savunucuları 'Eğlenmek bizim de hakkımız, ne var bunda; kına gecesi de yapmıyor muyuz?' falan diyorlarmış. Din hadisileri'ni bilmedikleri açık. Çünkü Din hadisileri'ne göre; eğlenmek, eğlence, bedenden zevk almak, beden hareketlerinden zevk almak nefstir; yani nasıl ki yemek, içmek ağız ve mide hareketlerinden zevk almak ise dans da istemli kas hareketlerinden zevk almaktır yani ikisi de nefstir. Din hadisileri'ne göre; Müslüman ya da dinli insan yolunu, pusulasını bedene, dünyaya, zevke, hazza, nefse değil Din hadisileri'ne ve beyine, ruha çevirmelidir; yani Din hadisileri'ne, beyine, ruha çevrilmeyen yön de, bedene çevirilen yön de, nefse çevirilen yön de, cehalete çevirilen yön de, siyasete çevirilen yön de yanlış yöndür. Yani İslamiyet ya da Müslümanlık 'Namazımızı kıldık, duamızı etdik(ettik), haydi şimdi biraz da dans edelim' ya da 'haydi şimdi biraz da yiyelim, içelim, keyif yapalım' değildir; hayatın her anında alimleri, alimeleri, dervişleri, evliyaları, peygamberleri örnek almaktır. Müslümanlar şunu anlamalıdır: Müslümanlar da, Türkiye de, tüm dünya da, tüm insanlık da; en başta moda ile büyük, geniş, derin ve ısrarcı bir yozlaştırma saldırı altındadır. Türkiye'ye moda ilk getirildiğinde 'Moda medeniliktir, moda giyinip medeni olun' deniliyordu; şimdi ise bakın ki ortalıkta bikini, mayo diye sütyen-külot; daracık ya da açıksaçık giysilerle yürüyen dev bir cinsel organ gibi dolaşmanın nesi medenilik? Türkiye'ye sigarayı da ilaç diye getirmişler ve önce eczahanelerde satmışlardı, şimdi sigaran akciğer kanserine karşı pahalı pahalı ilaçlar satıyorlar; sonra 'Bir biradan birşey olmaz' demişlerdi, şimdi ise ortalık uyuşturucu bağımlısı dolmuş bir halde. Farkında olun; bu ülkeye her yanlış, kötü, zararlı şey önce masum bir halde getiriliyor; Babalar günü de, Anneler günü de, Sevgililer günü de, Kadınlar günü de, Zombiler günü de, Cadılar bayramı da aynı biçimde; bakın önce masum bir şekilde Anneler günü'nü sokdular(soktular), şimdi ise Sevgililer günü'ne ve Zombiler günü'ne kadar gelindi; yakında Porno günü, Eş değiştirme günü, ve Toplu seks günü yapabilirler. Bir ağaç eğilmeye başladı mı meyvalarını(meyvelerini) kurtaramaz artık. Yani başka yönden giremediklerine 'Helal sigara, helal bira, helal disco' deyip giriyorlar. Ya hu, ey hu; nefs dine aykırıdır çünkü nefs hem en büyük cehalettir hem de her kötülüğün hem nedeni hem amaçıdır(amacıdır). Yani açık ki 'Bir milleti sigaraya ya da modaya alıştırın; sonra herşeye alıştırabilirsiniz' hali, mantığı. Taktik şu: 'Birşeyi ne kadar çok insan ya da ülke yapmaya başlarsa o şey kalıcı olur.'. Aynı oyun şimdi bir de 'dövme' ile oynanıyor. Dövme tüm dünyada da, ülkemizde de yayılmaya, yaygınlaştırılmaya çalışılıyor çünkü modaya burununu(burnunu) kaptıran, bir daha kurtulamaz, ve yanlış, kötü ne varsa tümüne bulaşmak ister. Disko da, moda da beyinde, ruhta, kişilikte sıporun(sporun) olumsuz, ilkel, geri etkisini yaratır yani sonunda beden beyine, ruha, kişiliğe egemen olur oysa tersinin olması gerekir ki doğru olsun. Bedenden uzak durun; beyine, ruha yönelin ki bu da ancak felsefe, bilim, ve Din hadisleri ile olur. Diskolar, pılajlar, sıpor ve moda gerçekte Afrika ilkelliğinin zengin, gösterişli, teknolojik halidir yani bunlarla medeni bir dünyaya, medeni bir var oluşa değil özelde Afrika'ya, genelde Orta çağ'a ve ilkel, vahşi, barbar çağlara doğru gidilir. Bakın her suç bağımlısı insan moda takılmaktadır yani moda suçun ruhu, mutluluğu, özgüveni, kendini tatmin hali oldu; yanlış yolda giden kime bakarsanız bakın, modaya birtarafından(bir tarafından) bağımlıdır. Türkiye ve İslam düşmanları çok düşünmüşler belli ki ve kına gecesi ile diskotek arasında bağ gösterip, bir de 'helal' takısı koyup, Türkiye toplumunu ve Müslüman toplumu bir de bu yönden yozlaştırma yoluna gitmişler. Müslümanın, dinlinin gereksinimi eğlenmek, oynamak, göbek atmak değil ki 'Din hadisileri'dir. Yani bakın camilerde sıpora da başlatanlar var; okullarda dersleri oyun haline getirenler de var; okulları moda salonuna çevirenler de var. Aman ha dikkat; size beden, zevk, haz, duyu, nefs yolu ile gelenlerden uzak durun çünkü bunlar Dine aykırılığa giden yollardır. Yani bugün sıpor yaptıracak ya da dans ettirecek, yarın bikini, mayo giydirecek. Yani bir düşünün: Bugün pılajlarda sütyen-külot dolaşanların ataları ahlaklı, edepli, kapalı giyinen insanlardı; torunlarının bu halde olduklarını görseler sanırım çıldırırlardı; peki bu hale ülkeyi kimler getirdi; ülkeyi yöneten, oy getirecek herşeye izin veren siyasetçiler, ve para kazandıracak herşeyi ülkeye getiren ya da üreten özel sektör. Şunu iki şeyi öncelikle anlayın: 1- Din demek Din hadisileri demektir; 2- Bedenle mutlu olmak en ilkel nefstir. Din hadisileri'nden uzaklaşmak ta, mutluluk-özgürlük diye bedene sarılmak hem beyini, ruhu geriletir hem de toplumları, insanlığı ilkel, vahşi çağlar kültürüne, dünyasına götürür ki bu da suç, savaş ve terör kaynağı olmak demektir. Gerçek tek mutluluğunuz ve gerçek tek özgürlüğünüz Din hadisileri'dir. Beden ilkel bir böcektir; insanı küçültür de küçültür bir parça zevk için; sıporla da, dansla da kıvrılır da kıvrılır haz için. Felsefe, bilim, ve Din hadisileri sana böcek olmamayı getirir. İlkel, barbar, vahşi, cahil toplumlar bedene; medeni, ileri, üstün toplumlar beyine, ruha yönelir. Anlaşılan ki birileri Türkiye toplumunu sıpor, moda, dans, pılaj, havuz diye diye ilkelleştirmek, barbarlaştırmak, vahşileştirmek, geriletmek istiyor ki bunun merkezi de kesinlikle Türkiye dışındadır. Bir ülke ya savaşla yani kanla yok edilir ya da nefsle yani zevkle yani felsefeden, bilimden ve Din hadisileri'nden uzaklaştırmakla. Türban, tesettür bir moda haline getirildi önce; arkasından başka şeylerin de gelmesi bu kötü dünyada kaçınılmazdır. Türkiye'ye ve insanlığa dansözler, sıporcular, moda değil; felsefe, bilim, Din hadisileri, düşünürler(filozoflar), alimler, alimeler, bilgeler gerek. Uyuma; felsefe, bilim, ve Din hadisileri ile uyanık ol. Tarih hiçkimseye(hiç kimseye) ve hiçbir topluma 'Uyan' demez; 'Uyanık ol' der yani tarih uyuyanı uyandırmaz; bunu ancak felsefe, bilim, Din hadisileri, düşünürler, alimler, alimeler, bilgeler yapar. Ya hu, ey hu; Abdurrahman Dilipak 'Müslümanlar yozlaştırılıyor' diyor. Çok mu zor; 200 üniversitesi olan bu ülkede bunu anlamak? Yozlaşmanın asıl nedenini de ben söylüyorum: Din hadisileri'ni bilmemek. Yani zinanın serbest bırakılmasına, eşcinsel evliliğin bile serbest bırakılmasına, bebeklere ve çocuklara zorunlu sağlık aşısılarının(aşılarının) zorunlu olmaktan çıkarılmasına tepki göstermeyenler acaba neden 'Helal disko'ya biyük bir tepki içindeler? Ülkemizde düşünmek, öğrenmek değil de oynamak isteyen mi çok acaba? Dinli, dinsiz herkes Din hadisileri'nde birleşmeli. Yoksa herkesi de her ülkeyi de 'kurt' kapar. Zaten bir ülkede Batı için en kolay av bayanlar ve gençlerdir ki onların da en büyük zaafı moda oldu zaten. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 22.2.19/11.17
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir