Şiir Defteri

FATİH ALTAYLI'DA KORONA VAKALARI KONUSUNDA MANTIKSIZLIK SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
28.08.2020 / 08:51
504 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Fatih Altaylı isimli medya yazarlık emekçisi kişi Sağlık teröristleri adlı köşeyazısında(köşe yazısında) 'Sağlık sistemi çökmek üzere. Kimse devleti, bakanlığı falan da suçlamasın. Bunca uyarıya rağmen üzerimize düşeni yapmamakta ısrar edersek, devlet ne yapsın! Yeniden sokağa çıkma yasakları mı ilan etsin, yine herkesi yokluğa mı mahkum etsin! Devletin yapması gereken tek şey, maske takmayanlara yönelik çok sert yaptırımlar olabilir belki! Ama ortada öyle bir devlet de yok.', demiş. Türkiye'nin temel sorunlarından biri de medyadır; medyanın temel sorunlarından biri düşünür, alim, alime, bilge, bilimci olmayan insanları yazar; ve akıldışı-ahlakdışı ünlüleri baştaçı(baştacı) etmesi, ve siyasi yandaşlık yapmasıdır; yani Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' amaçına aykırı davranmasıdır. Fatih Altaylı bilimsel bir insan mıdır? Hayır, çünkü HaberTürk Tv'deki yayınına 'astrolog' denilen kişileri çıkardı, ve onlara bilimsel eleştiri yapmak, bilimsel karşıtlık yapmak yerine onlarla birlikte astrolojicilik oynadı. Yani yayına bilimcileri çıkarmak bilimsel olmak demek değil çünkü bilimsel insan yayınına bilime aykırı kimseleri çıkarmaz, çıkarsa da baştaçı etmez; ahlakçı yayıncılar yayınlarına ahlaka aykırı kimseleri çıkarıp onları baştaçı ediyorlar mı? Yani bilimsel olmak için de, ahlak için de, demokrasi için de, laiklik için de, özgürlük için de, Türkiye için de önce mantık. Bence; medya düşünürleri, alimleri, alimeleri, bilgeleri, bilimcileri işe almalıdır, gazetecilik okulu, basın-yayın okulu mezunularını(mezunlarını) yani felsefe, bilim, düşünürlük, alimlik, alimelik, bilgelik, bilimcilik ile ilgisi olmayan kişileri değil. Yani gerçek medya özgürlüğü de, gerçek demokrasi de, gerçek laiklik de, gerçek özgürlük de, gerçek medeniyet de, gerçek Atatürkçülük de, gerçek din de, gerçek Türkiye de, insanca dünya da, insanca hayat da bilim ve ahlak ile başlar. Yani bir ülke siyasetçilere de, kapitalistlere de, gazetecilere de, televizyonculara da, sanatçılara da, öğretmenlere de, gençliğe de değil 'Bilim ve ahlak'a teslim, emanet edilmelidir. Fatih Altaylı açık ki bilimsel biri olmadığı için, düz mantık açısından doğru ve haklı sanılabilecek bir açıklama yapmış ancak Fatih Altaylı'nın anlamadığı ya da anlayamadığı konu şu: Devlet; Muhammed'in de, Atatürk'ün de, felsefenin de, bilimin de, özgürlüğün de, demokrasinin de, laikliğin de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' üzerine kurulu olsaydı; en büyük cehalet olan, ve kötülüklerin hem nedeni hem amaçı olan, ve önce akılı, mantığı, sonra da ahlakı, vicdanı yok eden nefs içinde yüzdüğü, akıldışı-ahlakdışı ünlülerin arkasından koşan, akıldışı-ahlakdışı moda kölesi olan, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm)-tatil-eğlence kölesi olan, 'yan baktı diye, tosladı diye' cinayet işleyen bir kitlesinin varlığından da cehalet içinde yüzen bir kitlesinin var olduğu belli, açık olan bir ülkede korona gibi aşısı, ilaçı(ilacı) olmayan küresel bir hastalık salgınında çözümü topluma, toplumun keyifine, toplumun hazzına, rastlantıya, olasılığa bırakmazdı ve bilimsel önlemleri kendisi alır ve kendisi uygulatırdı, örnek ki daha salgının başında 15 günlük sokağa çıkma yasağı ilan ederdi, ülkeye turist girişini de koronaya karşı aşı ya da ilaç bulununcaya kadar yasaklardı yani ekonomiyi yani kapitalistleri bilimden değil, bilimi ekonomiden yani kapitalistlerden üstün tutardı yani örnek ki kuzuları bahçeye salıp, sonra da kuzuları 'Bahçeyi yediler' diye suçlamak, beş yaşındaki çocuğun eline çakmak verip, sonra da 'Evi yaktı' diye çocuğu suçlamak mantıksızlıktır yani önce devlet yani hükümet ülkesinde mantıksız bir kitlenin olduğunu, ve bu kitlenin koronayı yayabileceğini düşünecek kadar mantıklı olmalı idi. Yani televizyona Fatih Altaylı'yı, Ahmet Hakan'ı, Fatih Portakal'ı gazetelerde akıldışı-ahlakdışı ünlülere yazı yazdırmakla, akıldışı-ahlakdışı ünlüleri öven, baştaçı eden magazin yayınıları yayınlamakla medya da, topluma akılhocasılığı(akıl hocalığı) da olmuyor. Yani; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak'; ancak açık ki bunlar genelde üniversitelerde, özelde ise medya ile ilgili okullarda öğretilmemekte. Sanılır ki vatandaşı yani insanları suçlamak yerine devleti ya da hükümeti suçlamak daha kolaydır, bu nedenle de mantıksızlıktır oysa asıl, en büyük suçlama hep devletlere ve hükümetlere yapılmalıdır çünkü hem ülkelerini yönetenler onlar, hem de herşeyin en doğrusunu ve en iyisini düşünmek ve yapmak olanağına sahip olanlar da yalnızca onlar yani örnek ki 200 üniversitesi ve binlerce öğretmeni, akademisyeni olan devlet mi daha doğru, daha iyi düşünür yoksa üniversite bile okumamış insanlar mı? Bir ülkede en büyük güç kimde ise, en büyük sorumlu da, en büyük suçlu da önce odur. Yani önce felsefe ve mantık; sonra gazetecilik, televizyonculuk, medyacılık, yazarlık, şairlik, sanatçılık, siyasetçilik, falanfilanlık. Yani; Fatih Altaylı dağın ön yüzünü görüyor ancak arka yüzünü görmüyor bir durumda. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 28.8.20/08.52
Düzenleme: 28.08.2020 / 08:56
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir