Şiir Defteri

ERDOĞAN YA DA SİYASET TÜRKÇE VE MANTIK (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
27.08.2020 / 10:49
465 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Savım ki ülkelerin siyasetçileri ve ünlüleri dini tanımlayan, 'Din bilimdir, ahlaktır, vicdandır, merhamettir, dürüstlüktür, medeniliktir, güvenilirliktir, tarafsızlıktır, adilliktir, nefssizliktir, inzivadır' diyen Din hadisileri eğitilirlerse ülkelerin de, insanlığın da, dünyanın da sorunlarının çözülmesinde en büyük adım da atılmış olur çünkü akıldışı-ahlakdışı hukukları yani akıldışı-ahlakdışı yasaları(kanunları) yapanlar siyasetçiler, toplumları arkalarından sürükleyenler de siyasetçiler, ve içi akıldışı-ahlakdışı kişi dolu 'ünlü' kitlesi. Ben bu nedenle; siyasetçilerin ve ünlülerin eğitilmelerine büyük önem veriyorum, yoksa örnek ki Lady Gaga ile ilgili yazılar neden yazayım. Yani önce toplumlarda baş olan başları Din hadisileri ile ya da özetle 'Bilim ve ahlak' ile eğitmek gerekli ki ahlak dediğim de 'Töre, gelenek, görenek, tabu, dini inanç' anlamındaki etniksel ahlak tanımı değil, 'Ahlak; zekanın, akılın, mantığın, beyinin(beynin), ruhun, özgürlüğün, felsefenin, bilimin, demokrasinin, laikliğin, insanlığın, medeniyetin, evrenin en üst nitel soyut aşamasıdır, özelliğidir' tanımım anlamında. Gerçek ki Akp başkanı Erdoğan 'Önce bilim' diyen Muhammed'e de, 'Önce bilim' diyen Atatürk'e de yani insanlığın da, Türkiye'nin de beklediği, beklemesi gerektiği önder, lider örneğine uygun durumda bir kişi değil durumu göstermekte. Yine gerçek ki bu durum yalnızca Akp başkanı Erdoğan için değil, öteki siyasi parti başkanıları(başkanları) için de geçerli; yalnızca Türkiye için değil, her ülke için de geçerli çünkü doğru yol Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim'den geçmesine karşın zaten siyasetin kendisi bilim değildir, ve bilimsel olmak amaçında(amacına) sahip değildir çünkü gerçek ki siyaset alimleri, alimeleri, bilgeleri değil 'Mahallenin en gözüpek(gözü pek), en bitirim, en barbar, nicelik olarak en etkileyicilerini' bulmak, seçmek peşinde. Bu nedenle ki dünyada pekçok alim, alime olmuş olmasına karşın devletlerin başlarına hiç alimler, alimeler geçmemiştir, geçirilmemiştir; bu nedenle ki tarihin gördüğü, bilime, alimliğe yakın devlet başkanları yalnızca Muhammed, Ali, ve Atatürk'tür ki Muhammed de, Ali de, Atatürk de bilimi ve ahlakı öven, baştaçı(baştacı) eden, insanlığa önder, lider ve amaç olarak bilimi ve ahlakı gösteren sözler söylemiştir, yani ülkeler ve dünya yalnızca Muhammed'in, Ali'nin ve Atatürk'ün bilim ve ahlak üzerine sözleri ile yönetilse dünya bilimsel, ahlaklı, barış, huzur, güven, insanca olur. Erdoğan demiş ki 'Türkiye'ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır'. Erdoğan 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz, Türkçeyi bırakalım' gibi bir söz de etmişti; ve 'Devlet şirket gibi yönetilmeli' gibi bir söz de oysa 'özgürlük', ve 'savaş' sözcüklerinde daha önce yazdığım gibi, Türkçesiz felsefe ve bilim de olmaz; ve Muhammed de, Atatürk de 'Devlet bilim ve ahlak ile yönetilmeli' diyor yani 'Şirket gibi yönetilmeli' değil çünkü şirket demek yani kapitalist demek sömürü, barbarlık, bencillik, ve mantıksızlık demektir ki bunlarla devlet yönetilemez, yönetilmemelidir de. Erdoğan 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz' demek yerine Türkçe ve felsefe konularında yoğunlaşsaydı; ve 'Devlet şirket gibi yönetilmeli' demek yerine Muhammed ve Atatürk gibi 'Devlet bilim ve ahlak ile yönetilmeli' deseydi açık ki 'ameliyat' sözcüğü konusunda bu yanlışı ve mantıksızlığı yani düşünsel yanlışı da yapmazdı ve o sözü söylemezdi. Neden mi? Şöyle ki: 'Ameliyat' sözcüğü Arabça olmasına karşın açık ki Erdoğan yalnızca Türkçe konusunda değil, Arabça konusunda da yanlış yapmaktadır. 'Ameliyat' sözcüğü Türk dil kurumu sözlüğüne göre, '1- Hasta üzerinde tedavi amacıyla uygulanan kesme ve dikme işlemi, cerrahi müdahale, operasyon, 2- İşler, faaliyetler' anlamına gelmesine karşın açık ki Erdoğan 'ameliyat' sözcüğünü 'tıp' anlamında kullanmış görünmekte çünkü yoksa 'ki 'Türkiye'ye yönelik ameliyat yapma hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır' yerine örnek ki 'Türkiye'ye karşı işler yapmaya çalışanların hevesleri kursaklarında kalanlar, aradıkları fırsatı bulamayacaklardır' derdi yani bu sözcüğün tıp olarak değil ancak tıp anlamı yönünde kullanıldığı açıktır. Ve; ameliyat doğru, iyi birşeydir yani kötü, yanlış birşey değil yani ameliyat varsa hastalık var demektir, ameliyata karşı çıkmak da hastalığın tedavisine yani tedaviye karşı çıkmak demek olur yani Erdoğan'ın bu sözü doğru, iyi birşeye karşı çıkmak anlamı taşımakta, yani Erdoğan derdini anlatmak için yanlış bir sözcük seçmiş durumdadır yani bu sözcük hem Türkiye'nin hasta olduğu savını, hem de doğru birşeye yani ameliyata karşı olunduğunu içermektedir yani Türkçe ve mantık yanlışı içermektedir yani Türkiye'yi ameliyattan kaçan hasta insanlar gibi göstermektedir. Yani bunca sözcük varken 'ameliyat' sözcüğü neden? Açık ki Erdoğan her konuşmasında ilginç sözcükler kullanmayı seven, güzel sözler söylemeyi seven, ve sözleri ile ilgi çekmeyi seven bir kişi durumunda görünmekte gibi bir duruma kendi düşürmekte ancak güzel sözler bile söylemeden önce sözcüklerin anlamlarına dikkat etmek gerekir ki bu durum İngilizce müzikleri sözcüklerinin ahlakdışı ya da akıldışı anlamlarını bilmeden dinleyen, seven kişilerde de vardır ki bunun en bilinen adı 'ezbercilik'tir. Evet; ülkeleri de, dünyayı da Muhammed'in ve Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' yönetmelidir ki insanlık ve dünya huzur, güven ve mantık içinde varlık kurabilsinler. Örnek ki 'Türkiye'ye kötülük etmek isteyenler, zarar vermek isteyenler buna fırsat bulamayacaklar' da diyebilirdi. Bu nedenle; Türkiye Türkçesinin yani Atatürk'ün Dil devirimi'nin(devriminin) felsefeye, bilime ve insanlığa armağanlarından ikisi de 'özgürlük' ve 'savaş' sözcükleridir çünkü özgürlük sözcüğü ile anlatılmak, tanımlanmak istenilen durumu freedom sözcüğü de, hürriyet sözcüğü de, serbestlik sözcüğü de tanımlayamamakta, yalnızca genelde 'Özün gür gelişimi' anlamı taşıyan, özelde ise 'Bilime ve ahlaka uygun olmak' anlamı taşıyan 'özgürlük' sözcüğü vermektedir; 'war' sözcüğünün karşılığı da 'savaş' değil 'salaş' olmalıdır çünkü 'war' saldırmak içerir ancak 'savaş' sözcüğünün kökeni 'sav' yani 'savunmak'tır, 'saldırı' değil, yani 'war'ın karşılığı olarak 'savaş' değil 'salaş' kullanılmalıdır. Yani görüyorsunuz Türkçe olmadan felsefe de, bilim de, doğru insanlık da, doğru dünya da olmuyor. Bu nedenle Atatürk yalnızca Türkiye'nin kahramanı, lider, önderi değil insanlığın, felsefenin, bilimin, dilin, Evrensel dilin, ve Türkçenin de kahramanlarından, liderlerinden, önderlerinden biridir. Yani, Atatürk olmak da, Türkiye'nin lideri, önderi olmak da; silahla, rakı ile, sigara ile, deniz ile, moda ile, nefs ile olunmaz, öyle kolay birşey değil; felsefe, bilim ve Türkçe gerekir. Oylar, seçim sandıkları iktidar yapabilirler ancak alim, alime, bilge, ve Atatürk yapamazlar. Yani, Türkiye'nin de, öteki ülkelerin de, insanlığın da siyasete, siyasetçilere, özel sektöre ve akıldışı-ahlakdışı ünlülere değil; dini tanımlayan Din hadisileri'ne, düşünürlere, alimlere, alimelere, bilgelere gereksinimi var. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 27.8.20/10.50
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir