Şiir Defteri

EBUBEKİR SİFİL'E VE AYASOFYA BAŞ İMAMINA KALIRSA KİMSENİN CENAZE NAMAZI KILINMAYACAK DURUMU (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
25.12.2020 / 10:50
547 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Öncelikle şunu düşünmek ya da araştırmak gerekir: İslamiyet'te, cenaze namazı var mı? Din işleri yüksek kurulu'nun internet sitesi 'Var' demekte. Öyle ise şunu sormak gerekir: İslamiyet'te, cenaze namazı camide kılınmak zorunda mı? Cenaze namazı'nın tanımı Din işleri yüksek kurulu'nun internet sitesinde şöyle yapılmış: 'Cenaze namazı, Allah'a senâ, Resûlullah'a (s.a.s.) salât ve ölü için duadan ibarettir.'. Anlaşılmakta ki Müslümanlar ya da Din işleri yüksek kurulu Cenaze namazı konusunda yanlışlık içinde çünkü Din işleri yüksek kurulu 'Cenaze namazı, Allah'a senâ, Resûlullah'a (s.a.s.) salât ve ölü için duadan ibarettir.' demiş yani namaz değil yalnızca 'dua' ki dua etmek için ille de 'camide etmek' diye birşey yoktur, dua mezarlıkta da edilebilir, bu nedenle ki aynı internet sitesinde, aynı konu ile ilgili olarak 'Tebük seferine mazeretsiz çıkmayan münafıklarla ilgili olarak şöyle buyrulmaktadır: 'Onlardan ölen hiçbirinin (cenaze) namazını kılma ve kabrinin başında durma. Çünkü onlar Allah'ı ve Resûlü'nü inkâr ettiler ve fâsık olarak öldüler.' (Tevbe, 9/84). Bu ayet, cenaze namazının farz oluşuna işaret etmektedir. Ayrıca Resûlullah (s.a.s.), bir müslümanın ölümü üzerine, 'Bir din kardeşiniz vefat etmiştir. Kalkın, onun cenaze namazını kılın.' (Müslim, Cenâiz, 66) buyurmuştur.' diye yazılmış. Hadiste 'kabrinin başında durma' diyor yani bu durumda, camide değil cenaze namazının mezarlıkta yapılan birşey olduğu da anlaşılabilir ki Muhammed zamanında cami değil mescid vardı yani Muhammed 'Cenaze namazı camide kılınır' diye bir söz söylemiş olamaz. 'Müslüman' yerine 'müslüman' yazmış olması bu kuruldaki dilsel cehaleti daha en baştan gösteren bir durum durumu. Bu hadiste bir de 'öldüler' diyor yani yani henüz ölmemiş insanlar için 'Senin cenaze namazın kılınmayacak, senin cenazen camiye sokulmayacak' denilemez ki sonradan evliya sınıfına yükselen Bişri Hafi de evliya sınıfına yükselmeden önceki hayatında şarap içen biri idi yani ona 'Sen içki içiyorsun, senin cenazeni camiye sokmayacağız, senin cenaze namazını kılmayacağız' demek nasıl bir hal olurdu? Din işleri yüksek kurulu; Cenaze namazı'nı hadise dayanarak farz olarak tanımlamakta, Kuran'a dayanarak değil ancak hadisler 'Din bilimdir, bilim yoksa din de olmaz, bilim Çin'de de olsa gidip öğrenin, Allah zalimlerin bile beddualarını dikkate alır; sultanlarla düşüpkalkan alimler de hırsızdır; alimin uykusu bile cahilin ibadetinden üstündür; çarşı Şeytan'ın mescididir' de demekte, peki bunlara aykırılık neden? Bazı Müslümanlarda; dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmedikleri için büyük bir kibir ve mantıksızlık oluşmakta; öyle ki hem özeleştiri yapmazlar, hem de eleştirileri hakaret, alayetmek( alay etmek), dalgageçmek(dalga geçmek) olarak tanımlarlar yani kendilerine yani çıkarlarına yani nefslerine yani mantıksızlıklarına övgü yapmayan sözleri kendilerine ya da dine, İslam'a hakaret, saldırı olarak yorumlarla oysa bilim de, din de, ahlak da hem özeleştiriye hem de eleştirilmeye açıklık ve izin demektir çünkü ahlak beyinin, ruhun ve bilimin en üst nitel soyut zirvesidir, Din hadisileri de dini 'Din bilim demektir, bilim olmazsa din de olmaz, bilim Çin'de de olsa gidip öğrenin, alimin uykusu bile cahilin ibadetinden üstündür, alimler peygamberlerin varisileridir' der. Gerçek ki Din hadisileri'ni bilmeyen birileri İslamiyet'i, dini; siyasi iktidarlara ya da Arab dünyasına, Doğuya ya da falan ülkeye, filan ülkeye, falan örgüte, filan örgüte ya da törelere, geleneklere, göreneklere göre tanımlamak, anlamak ve anlatmak hali ya da yanlışı için de; dini tanımlayan Din hadisileri'ne göre değil de oysa dinin tek bir doğru tanımı vardır, onu da dini tanımlayan Din hadisleri tanımlamıştır ki Din hadisileri 'Din bilim, ahlak, vicdan, merhamet, utanmak, adillik, dürüstlük, güvenilirlik, sakinlik, medenilik, nefssizlik ve inziva özellikleridir' demekte. Üniversite, demokrasi, laiklik, özgürlük 'Önce bilim ve ahlak' demektir. Yani 'Bilim ve ahlak'a aykırı olmak ne üniversitedir, ne üniversite mezunu olmak, ne bilimci olmaktır ancak görülmekte ki tüm dünyada siyaset bilimdışılığa da, ahlakdışılığa da üniversitenin kapılarını açmış durumda yani dünyada durum ki siyaset demokrasinin içineettiği(içine ettiği) gibi üniversite kavramının da içineetmekte(içine etmekte), öyle ki tüm dünyada üniversiteler bilimdışı şeylere inanan insanlarla da, ahlakdışı giyimli insanlarla da dolmakta çünkü siyaset bilime de, dine de, insanlığa da, demokrasiye de, laikliğe de, özgürlüğe de aykırıdır çünkü siyaset ve özel sektör asla 'Önce bilim ve ahlak' demez, 'Önce çıkar' der. 'Erkeğin farklı illerde eşi olabilir' demiş olan Yalova üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Ebubekir Sifil; 'Başta; Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dini sembol ve değerlerle, duayla, namazla... alay edenler, kim olurlarsa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulmasın, cenaze namazları kılınmasın.' demiş. Medyadaki haberlere göre; Ayasofya baş imamı kişi de Sifil'in cenaze namazı konusundaki sözüne destek vermiş. Ebubekir Sifil'in; dini tanımlayan Din hadisileri'ni bilmediği açık. Din hadisileri 'Din bilim, ahlak, vicdan, merhamet, utanmak, tarafsızlık, medenilik ve nefssizlik demektir' diyor oysa genelde cinsellik de, birden çok eşi olmak da nefstir yani bir tane eş bile nefse yakınlık iken birden çok eşe olumlu yaklaşmak nefse daha da köle olmaktır; genelde nefsi, özelde ise cinselliği, cinsiyeti yani bedeni yani niceliği nefssizlikten üstün tutmaktır yani dine daha da aykırı olmaktır yani hayatı, var oluşu Din hadisileri üzerine değil de zevk, haz, mutluluk, nefs üzerine kurmak . Üstelik aşk da, din de, bilim de dürüstlük, bağlılık(sadakat), saygınlık, onur, gurur ister de. 'Alan razı, veren razı' savı savunulursa bilinmekte ki uyuşturucuda da alan razı, satan razı, fuhuşta da, rüşvette de yani din, İslam 'razı'lığa utanmazlığa ya da cehalete ya da mantıksızlığa ya da nefse eşitlenemez, indirgenemez; 1400 yıl önceki koşullar da, durumlar da din olarak tanımlanamaz, dini ancak Din hadisileri tanımlar. Gelelim, cenaze namazı konusuna. Öncelikle şunu sormak gerekiyor; bu iki kişi; filımlarda(filmlerde) dine, İslam'a aykırı hallerle, bikini denilen sütyen-külotla oynamış, ve medyada bikinili, mayolu yani İslam'a, dine aykırı fotoğrafları olan Oya Aydoğan için, cinsiyet değiştirmiş yani İslam'a, dine aykırı birşey yapmış olan yani İslam'a, dine aykırı Bülent Ersoy'un mevlid okutmasına neden tepki göstermediler ya da tepki gösterdiler mi? Sonra; Mevlana insanın dirisine bile 'Ne olursan ol gel' demişken, insanın ölüsüne de 'Ne olursan ol gel' demez miydi? Bu durumda; pılaj(plaj) diye ahlaka, dine, İslam'a aykırı yerlerde bikini, mayo diye herkesin içinde sütyen-külot dolaşanların da; ahlakdışı, dine aykırı, İslam'a aykırı giyimli ya da ahlakdışı hayatlı ünlülerin de; ahlaka, dine, İslam'a aykırı giyimli ya da özel hayatlı müzik sanatçılarının hayranlarının da; zina yapanların da; fahişelerin de; eşcinsellerin de; toplumsal alanlara ahlaka aykırı giyimle çıkanların da; sigara, içki, uyuşturucu kullananların ve satanların da; esnaflığı, ticareti dine, İslam'a aykırı şeyler olarak tanımlayan 'Çarşı Şeytan'ın mescididir' hadisine uygun olarak esnafın da; ahlaka aykırı ünlülere övgü ve ahlaka aykırı fotoğraflar magazini medyacıların da; öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini, öz annelerini, öz babalarını bile öldürtmekten çekinmemiş sultanları baştaçı edenlerin, övenlerin de; dini, İslam'ı siyasete alet olarak kullanmak isteyenlerin de; siyasi yandaşlık yapanların da; kamu işlerinde yolsuzluk, usülsüzlük, yandaşlık, adaletsizlik, vicdansızlık, merhametsizlik, barbarlık yapanların da; siyaset Din hadisileri'ne aykırı olduğu için siyasetçilerin de; özel sektör vatanın, devletin, milletin, kamunun olanaklarını sömürmek demek olduğu için kapitalistlerin de; özelleştirmek vatanın, milletin, devletin, kamunun servetini, haklarını, olanaklarını kapitalistlere satmak demek olduğundan özelleştirme yapanların da, yaptıranların da; Avrupa ahlaka, dine, İslam'a aykırı bir dünya olduğundan Avrupa birliği'ne girmek isteyenlerin de; Batı ahlaka, dine, İslam'a aykırı bir dünya olduğundan Batı ile dost olanların da; Atatürk bu vatanı ve milleti Haçlılar'dan kurtardığı için, Atatürk'e hakaret edenlerin de; camide cenaze namazılarının(namazlarının) kılınmaması gerekir. Yani, eğer, cenaze namazının kılınması konusunda; yalnızca 'alayetmek(alay etmek)' ya da eleştiri durumu değil de dini tanımlayan Din hadisileri'ne uygun insan olmak koşulu aranırsa acaba kaç kişi Din hadisileri'ne uygundur yani camide cenaze namazının kılınmasını hak etmektedir? Bu durumda, Müslüman ne yapmalı? Camiye kimin cenazesi gelirse gelsin Cenaze namazını kılıp göndermeli, gerisini de Allah'a bırakmalı yoksa Ebubekir Sifil'e ve Ayasofya camisi baş imamına kalırsa, hiçkimsenin cenaze namazı kılınmayacak durumu oluşmakta. Eğitim şart da açık ki durum önce eğitmek isteyenleri dini tanımlayan Din hadisileri, felsefe, mantık ve bilim ile eğitmek gerekli durumu göstermektedir. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 25.12.20/10.48
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir