Şiir Defteri

Diyanet başkanının Kadir Mısıroğlu'na verdiği kitapların içlerinde birşey var mıydı? (Deneme)

Yazan: Birturkbilgesi
19.11.2018 / 09:49
762 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Zulüm ya da akıldışılık ya da ahlakdışılık mutlu diye gerçekler ve doğrular mutlu olmazlar. Kurnazlık başarılı oldu diye gerçekler ve doğrular yenilmezler. Çünkü doğru dünyanın da, doğru evrenin de, doğru insanlığın da, doğru ülkenin de tek bir doğru efendisi vardır, o da felsefe, bilim ve dini tanımlayan Din hadisileri'dir.' Akp ile Türkiye adeta alengirli bir dünya oldu. Çünkü 'Hıristiyan(Hristiyan) cüppesi bile giyerim' diyen, 'Demokrasi araçtır, istediğimde bırakırım' diyen, bir söylediği bir söylediğini tutmayan, 'Türkçe ile felsefe ve bilim olmaz, Türkçe terk edilmeli' diyen, 'Lozan zafer değil hezimet' diyen, bugün söylediğini yarın inkar eden, siyasetin hiçbirşeyine güven kalmamış, adeta Atatürk'e ve cumhuriyete saldırı akını gelmiş; felsefeyi, bilimi ve dini tanımlayan Din hadisileri'ne sırtdönüp(sırt dönüp) cehaleti ve nefsi mutluluk edinmiş; paranın, yandaşlığın, yalanın, hilenin, kurnazlığın, güvensizliğin, düzensizliğin, keyfiliğin yani din-iman adı altında vahşi kapitalizım(kapitalizm) ruhunun egemen olduğu bir dünya oldu ülke. Bu nedenle ki herşeyden, ve özellikle iktidarın herşeyinden kuşku duymak yalnızca felsefe, bilim ve Din hadisileri açısılarından(açılarından) değil, akıl-ruh sağlığı açısından da zorunlu hale gelmiştir. Geçenlerde Diyanet başkanı makamındaki Ali Erbaş isimli, üstelik de Pırof(Prof) düzeyinde akademisyen olan kişi; Atatürk'e ve cumhuriyete yani Bilim Türkiyesi'ne hakaretleri ile tanınan, sözde tarihçi, sanki başka kaçacak yer yokmuş gibi 12 eylül 1980 darbesinde İngiltere'ye kaçmış Kadir Mısıroğlu isimli kişiyi, hastahaneden taburcu olmasının ardından evinde, üstelik de resmi Diyanet üniforması ile ziyaret etti. Neymiş? Hasta ziyareti imiş! Bak kardeşim; devletin resmi üniforması ile, üstelik de devlet düşmanı birini ne olursa olsun ziyaret edemezsin. Ediyorsan; devletin resmiliğini başka amaçlar için kullanıyorsun ya da kullanacaksın ya da kullandıracaksın demektir. İkincisi. Diyanet cumhurbaşkanlığına bağlandı yani dinin yanına bile yaklaşamazlar da, İslamiyet dini inançı siyasete bağlanmış oldu çünkü cumhurbaşkanı artık hem cumhurbaşkanı hem de Akp başkanı yani bir siyasi parti başkanı. Oysa siyaset dine zıttır, de siyasete zıttır çünkü siyaset bir cehalet ve nefs türüdür ve siyasi partiler de şirket adı koyulmamış şirketlerdir yani bu durumda Diyanet hem siyasete hem şirkete yani özel sektöre yani kapitalizıma(kapitalizme) bağlanmış oluyor yani bu durumda Diyanet artık siyasete de, iktidardaki siyasi partiye de, kapitalizıma da aykırı şeyler söyleyemez; bakın Suudi Arabistan'da bir İslam dini inançı alimi 'Baylı bayanlı danslı konserler İslamiyet'e aykırıdır' dediği için hapise atıldı oysa adam din açısından da, İslamiyet dini inançı açısından da doğru söylüyor. Üçüncüsü. Sen diyanet başkanısın yani İslamiyet dini inançını temsil ediyorsun oysa siyasi iktidar yani Akp taht nefsi için kendi bebek ve çocuk özkardeşilerini(öz kardeşilerini); özannesilerini(öz annelerini), özbabasıılarını(öz babalarını) bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı hanedanılığı'nı(hanedanlığı'nı) ve sultanılarını(sultanlarını) baştaçı eden, temsil eden hukuka uygun ancak gerçekte hukuka, dinden-imandan söz eden ancak gerçekte dine-imana aykırı bir bir dünyayı, hali temsil ediyor çünkü dini tanımlayan Din hadisileri 'Sultanlarla düşüpkalkan(düşüp kalkan) alimler bile hırsızdır' deyip hem sultanlığı, padişahlığı, hükümdarlığı hem de Osmanlı hanedanlığını olumsuzlamış oluyor, ve sen bir de İslamiyet adına böyle bir dünya ile birliktesin. Belli ki imamhatiplerde, ilahiyatlarda, Kuran kursularında(kurslarında) Din hadisileri öğretilmiyor çünkü bu hadisler siyasetin ve özel sektörün yani düzenin işine gelmez. Açık ki sen bu ziyareti üstelik de resmi üniforma ile, cumhurbaşkanının izini olmadan yapamazsın; çünkü onun onayı olmadan yapmış olsaydın zaten seni şimdiye kadar çoktan görevden alması gerekirdi, almadığına göre demek ki durum büyük olasılıkla bu; yani demek ki cumhurbaşkanı bu sözde Diyanet başkanını görevden almazsa bu duruma izin vermiş ya da izin veriyor demek olur bu durumda. Ve sen bu ziyareti üstelik de hem cuma günü yani Müslümanlarca kutsal olan birgünde yapıp İslamiyet dini inançı ile o sözde tarihçinin birlikte olduğu izlenimini hem de devletin üniforması ile yapıp Akp iktidarının da o sözde tarihçinin yanında olduğu izlenimi verdin. Bir taşla iki kuş yani. Ancak gerçekte bir taşla üç kuş çünkü 10 kasım ve Atatürk hakkında siyasi iktidarın söyleyemeyeceği sözler 10 kasımdan bir gün önce o sözde tarihçiye, sözde ziyaretin ile o sözde tarihçiye söyletildi; neden cuma ve 9 kasım da, bir başka gün değil? Akp karşıtlığı suskun olabilir ancak aptal değildir; kuşkusuz ki düşünecek ve soru soracak tıpkı felsefe, bilim ve Din hadisileri gibi. Sen Diyanet'e bağlısın, Diyanet Akp başkanı da olan cumhurbaşkanına bağlı, ve üzerinde Diyanet'in yani devletin resmi üniforması var. Bunun anlamı nedir? Atatürk, cumhuriyet, laiklik düşmanı birine devletin resmi bir kurumu olan Diyanet'le, üstelik de resmi üniforma içinde, ayakta ve boyuneğik(boyun) eğik durumda birtakım kitaplar hediye verilmesi devletin o kişinin önünde eğildiğini yani ona saygı gösterdiğini gösterir ancak bilinmeli ki orada eğilen Akp iktidarıdır, Türkiye devleti değil çünkü Türkiye Atatürk düşmanılarının önülerinde(önlerinde) eğilmez. Bunlar kuşkular ve sorular. Bunları zaten Akp yandaşı olmayan medya dilegetirdi(dile getirdi). Geleyim asıl kuşkuma ve soruma: Sözde tarihçi, Osmanlıcı Kadir Mısıroğlu'na Diyanet başkanının, 'hasta ziyareti' sırasında hediye olarak verdiği, kitaptan çok kalın ansiklopedi cildilerine(ciltlerine) benzeyen o yedi kitabın içilerinde(içlerinde) birşey var mıydı? Hani filımlarda(filmlerde) görürüz ya, kitabın içi oyulmuştur ve içine silah ya da verici ya da para ya da belge koyulmuştur. Açık ki Akp'den önce kuşku dar bir alanda idi, şimdi ise her alanda. Yani kuşkulanıyorsak nedeni Akp'dir çünkü 'Hıristiyan(Hristiyan) cüppesi bile giyerim' diyen bir durum var karşımızda. O zaman şunu da sormek felsefenin, bilimin ve Din hadisileri'nin görevidir: Acaba 'İslam cüppesi bile giyerim' durumu da var mıdır ortalıkta; çünkü görülen ki Atatürk, demokrasi ve laiklik cüppesi bile giyilmiş başta. Yani Akp ile artık açık ki büyük bir kuşku çağındayız. Yani artık Akp'den bile kuşku duymak gerekir çünkü medyadaki, halen yayında olan savlara göre Akp gerçekte bir Amerikan pırojesi(projesi) imiş. Büyük olasılıkla Abd henüz; işbirliği yaptığı, destek olduğu Müslümanların sonunda ona kazıkatacaklarını(kazık atacaklarını), Müslümandan Abd'ye asla dost olmayacağını hala öğrenememiş bir durumda olmalı bu durumda yani bu durumda birgün Suudi Arabistan da Abd'ye kazıkatacak ve Ortadoğu'da işler iyice kızışacak demektir. Yani kuşku verici; 85 yaşındaki hasta adama, bir tane de değil ansiklopedi cildi gibi yedi kitap hediye ediyorsun, sanki verecek başka hediye yokmuş gibi. Yani adam hasta, hastahaneden yeni çıkmış, ve sen adamın burununa(burnuna) ansiklopedi cildi gibi, üst üste koyulmuş yedi kitabı birden dayıyorsun; hasta ziyaretinde verilen hediyeler bellidir, yani bugine kadar hastahaneden yeni çıkmış kaç kişiye üstelik de ansiklopedi cildi gibi yedi kitap birden hediye edilmiştir? Yani adam zaten tarihçi, yazar; onda olmayıp da sende olan ne kitap vardır, bu kadar önemli olan, hastahaneden çıkarçıkmaz burununa dayanılacak kadar önemli olan? Yani fotoğrafa bakın; sözde tarihçi koltuğunda oturmakta, Diyanet başkanı ise ayakta, baş öne eğik, elindeki ansiklopedi cildi gibi kalın yedi kitabı adam vermekte; yani hastaya hediye eline verilmez, bir masaya bırakılır gerçekte, nezaket olarak. Yani hastahaneden yeni çıkmış bir insan ağır yedi kitabı nasıl tutsun? Ve neden hastahanede ziyaret etmedin de evinde etdin(ettin) yani acaba kitapların içilerinde de birşeyler mi vardı da hastahane değil evi seçildi? Yani insan kuşkulanıyor bu durumda: O kitapların içilerinde birşeyler var mıydı, vardı ise neler vardı? Diyanet başkanı Atatürk düşmanı, Türkiye düşmanı, Osmanlıcı birine üstelik de resmi üniforma ile, ayakta ziyarete 'Hasta ziyareti' diyor. Peki acaba Pkk başı Öcalan da hastalansa Diyanet başkanı ona da bir hasta ziyareti yapar mı? Ve peki dönemin Diyanet başkanı; Deniz Baykal'ı hastalandığında ziyaret etti mi? Evet; 'Babanın öz kızına şehvetle bakması haram değildir' ve 'Dokuz yaşındaki kız çocuğu evlenebilir' gibi abuksubuk fetvalarından sonra Diyanet'in hali bir de bu ziyaret ile ortada. Zaten tanık olmaktayız ki cumhurbaşkanı 'Konuş' demeden konuşmayan; cumhurbaşkanının isiminde 'Tayyip' var diye, 24 haziran seçiminde Erdoğan'ın zaferi üzerine yapılan törendeki duasının içine 'teyyibe' sözcüğünü(kelimesini) belki de kasıtlı olarak sokan; cumhurbaşkanı yani bir siyasetçi ile cami açılışıları yapan, cumhurbaşkanının yani bir siyasetçinin adeta duacısı haline gelmiş olan dine aykırı, İslamiyet dini inançına aykırı, tuhaf bir Diyanet oluşmak üzere ülkede bu halde. Görülmekte ki Diyanet'e verilen büyük bütçe Diyanet'in inşaat sektörünün, Diyanet üzerinden inşaat sektörüne para aktarılması olayının bir parçası haline getirilmesi ile ilgilidir büyük olasılıkla çünkü camileri müteahitler(müteahhitler), inşaat şirketileri(şirketleri) yapıyor sonuçta. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 19.11.18/09.43
Düzenleme: 19.11.2018 / 09:55
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir