Şiir Defteri / Sizin Köşeniz / DOKTOR BİLE ŞİDDETE YÖNELİRSE (DENEME)

Yazardan en yeniler

21. yüzyılda, insanlığın başının en büyük belası nedir, sorusuna yanıtım kesinlikle 'Akıldışı-ahlakdışı moda' olur. Neden? Çünkü moda artık bir rastlantı ya da masumluk değil; akıldışı, ahlakdışı, insanlıkdışı, küresel ve derin bir merkezin insanlığa karşı en önemli ve en etkin silahı, öyle ki çocukları da, siyasetçileri de, yoksulları da, zenginleri de, yaşlıları da, ahlaklıları da, Avrupalıyı da, Afrikalıyı da, cahili de, akademisyeni de, sanatçıyı da kolayca avuçuna(avucuna) almak özelliğine sahip çünkü insanlığın en büyük iki zaafı olan cinsellik ve narsistlik yani en büyük cehalet olan, kötülüklerin hem nedeni hem amaçı olan; önce akılı, sonra da ahlakı yok eden nefs üzerine kurulu. Yani akıldışı-ahlakdışı modanın saldırısı gerçekte ahlaka değil, akıl-ruh sağlığına ki zaten akılı(aklı) gidenin ahlakı da gider, bu nedenle ki Muhammed de 'Edeb akılın suretidir' demiş haklı ve doğru olarak. Yani; Milli eğitim bakanlığı da, Aile bakanlığı da, Gençlik bakanlığı da, Turizm bakanlığı da, Tbmm de, anayasa da, barolar da, Yargıtay da, hukuk da, eğitim de, okullar da, üniversiteler de, akademisyenler de, sanatçılar da, medya da önce ahlakı korumalı yani akıldışı ve ahlakdışı olan şeylere karşı olmalılar. Hep derim; genelde tüm üniversitelerde, özelde ise tıp fakültesinde zorunlu felsefe, mantık, Türkçe ve ahlak dersileri(dersleri) olmalı. Ve yine hep derim ki 'Tıp okumak yüksek zeka değil, yüksek nicel bellek(hafıza) gerektirir yani tıp okuyorlar diye ya da tıp okumuşlar diye insanları yüksek zekalı ya da çok akıllı sanmak yanlış. Bu nedenle ki örnek ki internetteki 'Dövmeli doktor, klişeyi değiştirmek istiyor' başlıklı, Avustralya ile ilgili haberde, bir genç bayan doktorun alimeye benzeyen bir fotoğrafı değil de kolları ve bedeni renkli ve iri dövmeler içinde, burun delikleri ve üst dudağı pirsingli; saçları, gözleri, kaşları tuhaf boyalı bir, bir de bir halt yapmış gibi gülümseyen tuhaf, akıldışı, bilime aykırı, bilimselliğe aykırı, medeniliğe aykırı, akıl-ruh sağlığına aykırı tuhaf bir fotoğrafı var. Yani gerçekte bilimsel, insani bir kılişe yerine akıldışı, bilime aykırı, akıl-ruh sağlığına aykırı bir kılişe getirmek istiyor. Akıldışı-ahlakdışı modanın, akıldışı-ahlakdışı medyanın, akıldışı-ahlakdışı sıpor(spor) kültürünün, akıldışı-ahlakdışı bilgisayar oyunularının(oyunlarının), akıldışı-ahlakdışı turizımın(turizmin), medeniliğe aykırı siyasetçilerin ve akıldışı-ahlakdışı ünlülerin de etkisi ile ülkemizde büyük bir şiddet akımı var. Öyle ki baba oğulu, oğul babayı öldürmeye başlamış; 'Omuz vurdu', 'Yan baktı' cinayetileri(cinayetleri) bile olmakta, öyle ki hiç tanımadıkları insanları öldüren insanlar bile olmakta yani durum 'Kıyamet'e yakın; öldüren neden öldürdüğünü, ölen neden öldüğünü bilmeyecek' hadisine uygun bir durum oluşmakta. Kuşkusuz ki bu durum yalnızca bizim ülkemizde değil tüm dünyada çünkü akıldışı, ahlakdışı, insanlıkdışı, küresel ve derin bir merkez akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı medya, akıldışı-ahlakdışı festival, akıldışı-ahlakdışı ünlü, akıldışı-ahlakdışı sanatçı, akıldışı-ahlakdışı sanat ürünü, astroloji, medyumluk, sıpor, cinsellik, sivil toplum örgütü, siyaset, özel sektör gibi şeyleri kullanıp akıldışı, ahlakdışı, insanlıkdışı, mantıksız, tutarsız, dengesiz, akıl-ruh hastası bir insanlık ve dünya yaratmaya, oluşturmaya çalışmakta. Ülkemizde konuşulmakta olan genel şeylerden biri de şiddet; özel şeylerden biri de 'Kadına şiddet' ve 'Sağlık çalışanlarına şiddet'. Bu açıdan, Sözcü gazetesinin internet sitesinde 14.9.2020 tarihinde ilginç bir haber: 'Pembe yumruk atalım' atalım başlığı altında, bir akademisyen tıp doktoru için 'Sepsis farkındalığı için boks eldiveni giydi' diye bir haberi yani sepsis yani hem doktor hem akademisyen olan bu kişi kan zehirlenmesine karşı pembe yumruk atacakmış, atılmalı imiş, önerdiği bu, üstelik de rengi pembe de olsa boks eldiveni yani şiddet, barbarlık, vahşilik, yobazlık, yani medeniliğe, insanlığa, beyine karşıtlık eldiveni ile. Yani görülmekte ki bir hastalığa karşı bile, üstelik de boks eldiveni ile şiddet kültürü oluşmakta ya da gelişmekte yani adam da hem doktor hem Pırof(Prof) yani akademisyen. Boks eldiveni şiddet; pembe ise kadınsılık simgeliyor. Yani hem şiddet hem de dişi olmayı çözüm ya da medenilik ya da üstünlük gören ya da sanan yoz bir yaklaşım durumu durumu, sanki üstelik de sepsis yalnızca insan dişisinde oluyormuş gibi. Yani, doktor bile, akademisyen bile, simge olarak bile olsa şiddete yönelirse gerisi ne yapmaz. Açık ki genelde akıldışı-ahlakdışı moda, özelde ise şiddet kültürü toplumun kafasını, ruhunu sarmaya başlamış durumda. Böyle bir durum ne İstanbul sözleşmesi dinler, ne Mars sözleşmesi. Yani açık ki durum 'Tavşankaçtilkitut/Tavşan kaç, tilki tut' durumu. Yani hastalığa yumruk atan bir mantık. Yani demek ki toplum şiddete o kadar çok alışmış, yatkınlamış, eğilimleşmiş olmalı ki tıp bile derdini ancak şiddet ile anlatabilir duruma gelmiş. Yanlış birşeyin pembe olması o şeyi doğru yapmaz; o şeyi akademisyenin yapması da. Sonra da doktorlara, sağlıkçılara neden şiddet uygulanıyor. Bakın, doktorun elinde bile boks eldiveni var. Asla unutmayın: Sevdiğiniz şey, olduğunuz şeydir; asla şiddet kültürünü sevmeyin, adı sıpor bile olsa. Sağlığınız için bile zorunlu olsa sıporu seve seve değil, aşağılaya aşağılaya, övünerek değil utanarak yapın ki ruhunuzu, kişiliğinizi, hayatınızı elegeçirmesin(ele geçirmesin), sizi kölesi yapmasın. Sıpor beden içindir, beyin için değil; beyin için gerekli olanlar felsefe, bilim, ahlak, mantık, vicdan, bilimsellik, dürüstlük, medenilik, kitap, demokrasi, laiklik, genel kültür gibi şeylerdir. Sıpor; iyiliği de olan bir düşmandır. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 15.9.20/05.38

DOKTOR BİLE ŞİDDETE YÖNELİRSE (DENEME)

Yazardan en yeniler

En Çok Okunanlar

Yeni Üyeler