Şiir Defteri

DİRENÇLERİN PARALEL BAĞLANMASI KONUSUNDAKİ YANLIŞLIK KURAMIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
30.06.2021 / 12:07
541 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Herşeyden önce bu yazı bir savsaldır(kuramdır), çünkü konunun ayırıntılarına(ayrıntılarına) girebilecek deney olanaklarım yok, basit bir Avometre ile yapabildiğim ancak bu kadar. Herşeyden önce mantık; felsefeden, bilimden, ahlaktan, dinden, akıl-ruh sağlığından, medenilikten, özgürlükten, demokrasiden, laiklikten, hukuktan, eğitimden önce bile mantık gelir, gelmelidir çünkü mantık yoksa zaten durum yanlış demektir. Felsefeyi felsefe tarihi sananlar olsa da felsefe tarih yani mazi yani genel kültür değil, savım ki 'Felsefe konular konusunda tüm olasılıkları dürüstçe, tarafsızca ortayaçıkarmak(ortaya çıkarmak, ortayakoymak(ortaya koymak), ortayagetirmek(ortaya getirmek), her konu ile ilgilenmek, topluma-insanlığa-her bilime-teknolojiye yararlı olmak bilimidir.'. Bu nedenle ki felsefe tarihinden başkaşey(başka şey) bilmemeye felsefe denilemez. Bilim yalnızca gözlemle ve deneyle ilerlemez; mantık ile de ilerler. Örnek ki Galile dünyanın döndüğünü mantık ile buldu; Einstein, Görelilik(İzafiyet) kuramı'nı mantık ile yarattı. Türklerde Orta Asya'dan ya da genlerden kaynaklanan 'Yabancı hayranlığı' durumu görünmekte ki bu durum Türkiye'nin 21, yüzyılda bile en büyük sorunudur bence; ve, Türkiye bu durumu aşamadıkça ne bağımsız ve özgür olabilir ne bilimsel ne dünya/insanlık önderi. Atatürk de bu durumu anlamış olmalı ki bu durumu yok etmek için 'Ne mutlu Türküm diyene', ve 'Bir Türk dünyaya bedeldir' demiş ancak temelini Atatürk'ün de, Muhammed'in de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'tan almak yerine akıldışı-ahlakdışı Batıdan alan akıldışı-ahlakdışı siyaset Hem Atatürk'ün amaçına aykırı bir ülke kurmakta, hem de Türkiye'yi siyaset diye, ekonomi diye, özgürlük diye, hukuk diye, eğitim diye Batıya daha da bağımlı duruma getirmekte. Bu yabancı hayranlığının bence temel belirtileri şunlar: 1- Orta Asya'daki bir anlatıya göre, Yağmur dağı adlı, ülkeye yağmur sağlayan bir dağı hükümdarın sırf Çinli hükümdarın kızı ile evlenebilmek için Çin'e vermesi, Çin'in de sirke ve ateş ile o dağı parçalayıp Çin'e taşıması, söz konusu Türk vatanının ile yağmursuzluktan kuraklığa düşmesi, ve ülkeden öteki ülkelere göçler başlaması. 2- Osmanlı hanedanlığındaki genelde yabancı, özelde ise Fıransız(Fransız) ve Alman hayranlığı ki bu hayranlığın Alman bölümü Mondros'a neden oldu. 3- Atatürk sonrası dönemin ilk Eğitim bakanlığı bakanı Chp'li Hasan Ali Yücel'in haltmış gibi Avrupa kılasikleri(klasikleri) denilen kitapları harıl harıl Türkçeye çevirtip Türkiye'ye boca etmesi durumu. 4- Menderes'in Demokrat partisi'nin Türkiye'yi Usa'ya(Abd'ye) yöneltmesi. 5- Çocuklara, Arabça, Farsça dahil yabancı adlar verilmesi. 6- Siyasi partilerin adlarında 'parti' sözcüğü olması. Türkiye'de yabancı hayranlığı yok olmak ya da azalmak yerine tüm hızıyla artmakta, yükselmekte ve egemenleşmekte; örnek ki akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı Avrupa birliği'ne girmek ısrarı; hukukun Batı hukukunu temel alması, öyle ki zinayı ve eşcinselliği bile serbest bırakması; eğitimin Batıyı örnek alması, öyle ki anaokullarına ve ilkokullara bile İngilizce dersi koyulması; modada akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı Batı egemenliği; müzikte akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı Batı egemenliği; siyasette, siyasi partilerin adlarının bile İngilizce 'parti/party' olması; Türkçe karşılıkları varken Türkiye'ye 'Hijyen, etik, misyon, vizyon, plasman, motivasyon, performans' gibi Batı sözcüklerinin doldurulması. Görünüm ki sanki Türkiye bağımsız, özgür bir devlet değil de Usa'nın(Abd'nin) bir eyaleti durumu gibi görünmekte; biryandan da Arabçılar Arabça, Arablık doldurmakta. Yabancı hayranlığı felsefede de görülmekte. Felsefe diye Batının felsefe tarihi öğrenilmekte, ezberlenmekte; Batılı düşünürlerden sözler aktarmak halt sanılmakta; Batılı düşünürlerin isimleri baştaçı yapılmakta; Batıdan gelen her söz, 'Batı söylemişse doğrudur' denilip düşünülmeden, araştırılmadan, incelenmeden, irdelenmeden benimsenmekte. Savım ki genelde yabancı hayranlığının, özelde ise Batı hayranlığının sonuçlarından biri de fizik biliminde, dirençlerin(rezistansların) yanıl(koşut, paralel) bağlanması konusunda gibi görünmekte. Sav ki yani fizik biliminin yani fizik bilimcisilerinin(bilimcilerinin) savı ki dirençler yanıl bağlandıklarında tıpkı seri bağlandıklarındaki gibi ortak, tek bir direnç olarak davranırlar; ve kondansatörlerin(meksefelerin) yanıl bağlandıklarında tek bir kondansatör gibi davranmaları gibi tek bir direnç olarak davranırlar. Dirençlerin yanıl bağlanması durumunu, ve fizikçilerin savını bir Avometre ile deneyelim: Biri örnek ki 1M(Megaohm), biri 500M iki direnç tek başlarına, ayrı ayrı örnek ki 24 Dcv'a(Doğru akım voltu) bağlandıklarında çıkışlarında farklı voltajlar geçmekte ancak birbirlerine yanıl bağlandıklarında 1M dirençteki sonuç görünmekte yani 500M'luk dirençin çıkış voltu üzerinde hiç etkisi görünmemekte oysa tek başına devreye bağlandığında voltu tek başına düşürebilen 500M'luk dirençin, devreye 1M'luk dirençle yanıl bağlandığında da çıkış voltunu biraz olsun düşürmesi gerekir oysa hiç düşürmüyor, yani sanki devrede hiç yokmuş gibi yani sıfır(0) olarak davranıyor yani elektırik yalnızca 1M'luk dirençin üzerinden geçiyor, 500M'luk dirençin üzerinden geçmiyor gibi sonuç oluşuyor yani aynı farklı değerdeki dirençler yanıl bağlandıklarında dirençlerin ortak çıkışında ölçülen volt gerçekte devrenin ortak voltu değil en küçük değerli dirençin üzerinden geçen elektırik değeri olmakta. Ohm yasası(kanunu) E=IXR'dir yani Volt=AkımxDirenç. Yani 1 M'luk dirençte de, 1M'luk ve 500M'luk direnç yanıl bağlandıklarında da çıkıştaki volt aynı kalıyor ise elektırik 500M'luk direnç üzerinden geçmiyor demektir. Şimdi de Avometresiz yani yalnızca mantık ile düşünelim: Elektırik su gibidir, direnç eğim gibidir. Suyun önüne; eğimi sudan aşağıda bir oluk koyalım, bir de eğimi sudan yukarıda bir oluk koyalım, ve iki oluğun girişlerini ve çıkışlarını tıpkı dirençlerin yanıl bağlanmasında olduğu gibi kendi aralarında birleştirelim, ve olukların girişine suyu verelim, su oluklar yanıl bağlanmışlar diye ikisine de girmez, eğimi kendisinden yukarıda olan yani dirençi olan oluka girmez, doğrudan öteki oluktan yani eğimi sudan aşağıda olan oluktan akar. Savım ki bu durum en azından, yanıl devrede yanıl devredeki voltun hiç geçemeyeceği bir direnç varsa geçerlidir. E=IXR yasasına göre volt ve direnç aynı ise akım da aynıdır. Ve her iki direnç yanıl bağlandıklarında sonuç 1M'luk direnç tek başına bağlandığındaki sonuç ile aynıdır yani demek ki bu durumda akım da değişmemektedir, volt kaynağı da aynı; yani durum ki farklı değerlerdeki dirençler aynı volt kaynağına yanıl bağlandıklarında oluşan çıkış akımı, en düşük değerli direnç tek başına devreye bağlandığındaki oluşan çıkış akımına eşittir yani her iki durumda da akım değişmemektedir. Belki de dirençlerin yanıl bağlanması deneyi ya hep aynı değerli dirençlerle yapılmış olabilir ya da konu hiç deney yapılmadan, kondansatörlerdeki duruma bakılıp aldanmış bir mantık ile düşünülmüş olabilir. Yani durum ki farklı değerlerdeki dirençleri yanıl bağlamak anlamsız çünkü elektırik açık ki en küçük değerli dirençin üzerinden geçmeyi seçecek. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 30.6.21/12.07
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir