Şiir Defteri

DENİZ BAĞIMLILIĞI SAVIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
08.05.2021 / 09:53
610 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Açık ki akıldışı, ahlakdışı, barbar, vahşi, insanlıkdışı, küresel, ve derin bir merkez dünyaya, insanlığa, ülkelere akıldışı-ahlakdışı moda türü, akıldışı-ahlakdışı ünlü türü, akıldışı-ahlakdışı turizım(turizm) türü, akıldışı-ahlakdışı medya türü, akıldışı-ahlakdışı sıpor(spor) türü, akıldışı-ahlakdışı sanat türü, akıldışı-ahlakdışı bilgisayar oyunu, cinsellik, kadıncılık, astroloji, medyumluk, fal, akıldışı-ahlakdışı eğlence türü gibi şeylerle akıldışılık, ahlakdışılık, barbarlık, vahşet, bağımlılıklar, takıntılar, saplantılar, insanlıkdışılık pompalamaya çalışmaktadır. 'Deniz bağımlılığı' da bunlardan biridir. Denizi hiç sevmem. Deniz kıyısında evim, yazlığım olmasını da hiç istemem. Türkiye'deki Türkler için de, Müslümanlar için de deniz ancak 'piknik' demektir çünkü Türklük de, Müslümanlık da 'Önce ahlak' demektir. Deniz kıyısına giderle, pikniklerini yaparlar, çocukları denizle ve kumla oynarlar, ve evlerine geri dönerler; ve üstlerinde hep ahlaka uygun, olağan giysileri bulunur. 'Denize bikini, mayo ile değil de elbise ile mi gireceğiz?' diyenler olacaktır. Onlara yanıt şu: 'Girmeyiverin'. Süt kazanı gördüğünüzde içine mi giriyorsunuz, meyhanenin önünden geçerken bir tek atıp mı geçiyorsunuz? Parkın içinden geçerken şöyle bir uzanıverip de mi geçiyorsunuz? 'Göğe girmek' için aradasırada(arada sırada) göğe doğru hoplamalar yapıyor musunuz, 'Ben göğe gireceğim, ben göğe girmek istiyorum' diye? Ağaç gördüğünüzde ağaça(ağaca), direk gördüğünüzde direğe çıkıyor musunuz? Kapısını açık gördüğünüz bir eve dalıyor musunuz? 'Ev benim' diye evinizde herşeyi yapabiliyor musunuz? Güzel bir tablo gördüğünüzde içine girmeye mi çalışıyorsunuz yoksa bakıyor musunuz? Yani önce mantık; sonra demokrasi, laiklik, özgürlük, mutluluk, insan olmak. Savım ki 'Deniz' bir bağımlılık türüdür yani deniz 'Deniz bağımlılığı'dır. Bağımlılık akıldışılık, mantıksızlık gerektirir. Deniz bağımlığında bu var mı, var. Nasıl var? Şöyle var: 1- Bay, bayan, çocuk, başkalarının yanında sütyen-külot oldurtacak kadar yani başkalarını da, ahlakı da, akılı da, mantığı da, vicdanı da, medeniliği de, utanmayı da hiçe saydırtacak kadar bir durum. 2- Bugüne kadar 'denizler' olarak denizde belki milyonlarca insan ölmüştür; denizlerdeki savaşlarda olsun, yüzerken boğulmalarda olsun, denize atlayıp intiharlarda olsun. Yani gerçekte deniz sudan oluşan bir mezarlık gibi bir durumdadır. Ve böyle birşeye sütyen-külot, adeta çıplak giriliyor; böyle bir durumla bacaklar uzatılıp şezlonglarda, kumlarda zevk, haz yapılıyor; bazıları da kendilerini kültürlü sandıkları için ya da kültürlü göstermek için şezlonglarında, şemsiyelerinin altlarında kitap okuyor, anlamıyorlar ki öyle herkesin içinde ahlakdışı giysilerle, öyle ahlakdışı bir ortamda, ve adeta sudan bir mezarlık olan denize karşı çıplak, utanmaz, görgüsüz, kültürsüz bir bedene ait bacakları uzatıp kitap okumak daha en baştan kültürsüzlüktür. 3- 'Deniz kemikleri güçlendiriyor, sağlık veriyor' diye bir saçmalık sunulmakta; sanki Avrupa'yı saran Cengiz han ve askerleri mayo ile denize girmişler, kumlarda güneşlenmişler gibi. Öteyandan güneş ışığının deri kanserine neden olduğu da bilinmekte. Öteyandan 'hem sağlık'tan söz ederler hem de sigara, içki içerler ki bu da hem onların hem de denize girmek sevgisinin mantıksızlık olduğunu göstermektedir. Deniz bağımlılığı öyle bir bağımlılık, öyle bir akıldışılık, öyle bir mantıksızlık ki düşünün Türkiye, ve Dubai gibi Müslümancılık ülkelerinde yani camili, ezan okunan ülkelerde bile bikinili, mayolu yerli turistler, ve yabancı turistler 'para için, dünya malı için' dörtgözle(dört gözle) beklenmekteler. Buna ne, kim izin vermekte; açık ki kendisi de bir akıldışılık, mantıksızlık, ahlakdışılık türü olan siyaset ve kardeşi özel sektör. Açık ki bu durumda; turizım da, turizım geliri üzerine kurulu ekonomi de, ülke de, devlet de daha en baştan akıldışılık, ahlakdışılık, utanmazlık, ve bir bağımlılık üzerine kurulu olmaktadır; bu durumda açık ki denizde ahlakdışılığı yasaklamayan devletler de bir bağımlılığı desteklemiş olmaktalar. Bir de açık ki 'Deniz var' diye 'Denize üstelik de ahlakdışı biçimde girmek' mantığı, yaklaşımı 'Dişi var' diye de tecavüzleri, sarkıntılıkları, sapkınlıkları, şiddeti, suçları da arttırabilir. Yani 'Var' diye birşeyi yapmak hem mantıksızlıktır, hem akıl-ruh sağlıksızlığı yaratır, hem de başka yanlışlara ve kötülüklere neden olur. Bu nedenle ki Atatürk de, Muhammed de 'Önce bilim ve ahlak' dedi ki bilim beyinin ve insanlığın nicel zirvesidir, ahlak da beyinin ve insanlığın nitel zirvesidir. Açık ki gerçek demokrasi de, gerçek laiklik de, gerçek özgürlük de, gerçek haklar da devletlerin de, siyasetin de izin verdikleri, serbest bıraktıkları değil dini tanımlayan, 'Din bilim, mantık, ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, tarafsızlık, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' diyen Din hadisileri'nin tanımladığı dinin dedikleridir. Bu nedenle açık ki geleceğin 'Bilim ve ahlak' üzerine kurulu dünyasında 'Denize girmek' diye birşey de, denizde ahlakdışı durumla bulunmak diye de birşey olmayacaktır. Ve bir de bu denizlerden çıkan balıklar yenilmekteler. İnsanlıktan çıkmış bir durum şu iki sözcükten en az birini içermez: 'Yazık', 'Ayıp' çünkü böyle bir dünyanın utanması da, özeleştirisi de olmaz. Denizlerde ahlakdışılık yasaklanmalı; yalnızca piknik olmalı. Ülke akıldışı-ahlakdışı, yoz, insanlıkdışı bir dünyanın keyifine, zevkine, hazzına, nefsine göre değil dini tanımlayan Din hadisileri'nin 'Din bilim, mantık, ahlak, vicdan, merhamet, adillik, dürüstlük, sakinlik, medenilik, gösterişsizlik, tarafsızlık, israfsızlık, nefssizlik, ve bunlarla inzivadır' dediği dine göre düzenlemlelidir ki Atatürk de bunu 'Önce bilim ve ahlak' ile özetlemiştir. Bu durumda açık ki ahlakdışı turizıma belbağlayan(bel bağlayan) bir ekonomi de, ülke de, siyaset de, devlet de gerikalmış(geri kalmış), ilkel, başarısız, beceriksiz, döviz dilenciliği, üçebeşe(üçe beşe muhtaç), para için ahlakı dışlamış türü, ayıp-yazık bir durum içindedir. Tatil ancak ahlaklı tatil. Pılajlar ancak ahlaklı pılajlar. Turistler ancak ahlaklı turistler. Turizım ancak ahlaklı turizım. Ekonomi ancak ahlaklı ekonomi. Özgürlük ancak ahlaklı özgürlük. Demokrasi ancak ahlaklı demokrasi. Laiklik ancak ahlaklı laiklik. Sanat ancak ahlaklı sanat. Dostluk ancak ahlaklı dostluk. Hayat ancak ahlaklı hayat. Vatan ancak ahlaklı vatan. 'Türk' de 'A' ile, ahlak ile başlar; 'Dinli' de 'A' ile, ahlak ile başlar, Türkiye de, demokrasi de, laiklik de, özgürlük de; ancak anlaşılmakta ki siyaset de, özel sektör de 'A' ile, ahlak ile başlamamakta. Önce ahlak, sonra para. Necdet Gürçiftçi Hiçbir dini inançtan ve hiçbir siyasi partiden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 8.5.21/09.51
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir