Şiir Defteri

DEMOKNAZİ: FAŞİST DEMOKRASİ KURAMIM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
29.12.2019 / 00:37
725 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Faşizm kavramının üreticisi komünist düşünürler ne yazık ki bilimsel düşünme yöntemini de siyasileştirdiklerinden faşizmin önüne çağlarında özel bir mantıksal, kültürel engel koymuş olsalar da genelde kapitalizmin, emperyalizmin, faşizmin, insanlık ve bilimsellik dışı her şeyin önünü açmış olduklarının bilincine varamadılar. Komünizm gerçekte Engels'le, Marx'la, Lenin'le, Mao'yla başlamamış, son bulmuştur; dirilmemiş, ölmüştür çünkü onlar bilimi siyaset için bir araç olarak kulandılar, insan için erek olarak değil. Onlar gerçekte bilimsel değil düzen, çağ, dönem duygusalıdır. Komünizm komünistliğe değil de devrimciliğe dönüşmüş, indirgenmişse bu onların sonucudur. Sanırım devrimcilik de çevreyi kırıp dökmelerden, insanlara kötülük yapmaktan sonra en son Che dövmelerine indirgenmişti cinsel bölgelere. Komünist kurama göre faşizm; emperyalist, tekelci burjuvazinin en gerici, en saldırgan, kesiminin terörist, açık diktatörlüğü, egemenliğidir. Bu tanıma göre emperyalizmden, kapitalizmden önce faşizm yokmuş. Örneğin, Roma İmparatorluğu faşizm değilmiş. Oysa faşizm sözcüğünün kökeni, kapitalizm öncesi çağdan olan Romalılar. Faşizm sözcüğü, sınıfsal ve keyfi bir addır; bilimsel değildir çünkü komünizm de başlangıçta 'Komünist İşçi Sınıfı' nın yani komünistlerin açık, kesin, saldırgan, acımasız diktatörlüğü üzerine ve 'zevkle, mutlulukla, sevinçle' kurulu iken ve kapitalistlerin saldırgan diktatörlüğüne faşizm denilirken komünistlerin diktatörlüğüne özgürlük denilmektedir. Gerçekler ve doğrular bu denli keyfileştirilince diktatörlük ve çöküş de zorunlu olur. Komünistlerin, devrimcilerin, kendilerine karşı olanlara faşist demeleri; bilimsel olmayan komünizm ve faşizm tanımlarının çöküşlerinden başka şey değildir. Yani gerçekte bilimsel olmayan bir tanım, bilimsel olmaktan iyice uzaklaştırılmaktadır. Komünistler kapitalizmde, diktatörlüğe ve ki askeri diktatörlüğe karşıdırlar ve ona, faşizm derler, peki komünizmin ilk evresi olan Proleterya Diktatörlüğü, askeri diktatörlük yani diktatörlük değil mi? Emperyalizm, diktatörlüğün askersel biçimine çözümü, demokrasiyi diktatörleştirerek çözüm aradı. Böylece hem komünistlerin hem de faşizmin açık diktatörlüklerine benzemeyecek hem de onları diktatörlükle suçlayabilecekti. Peki, emperyalistler askersel açık diktatörlüğün yani üniformalı ve silahlı güçlerinin yerine ne geçirecekti? Demokrasiyi, demokrasinin kavram ve kurumlarını ve 'Sivil' 'toplum' örgütlerini geçirdi. Demokrasinin en önemli kurumları seçim ve hukuktur. Bunların içlerini, kendi amaçlarıyla değiştirdi. Seçimlere kendi adaylarını, ülkülerini, düşlerini, mutluluklarını koydu. Hukuku ise yasalara indirgedi, yani 'Birşey yasalsa hukuka uygundur'u temel hukuk ve yasa yaptı önce. Birşey yasalsa hukuka uygundur, birşey hukuka uygunsa da yasaldır, mantığını hukuka soktu önce. Seçimler gibi hukuk ve yasa da bilimin değil 'çoğunluğun' istediğidir, dedi. Mantıksız, bilimdışı, ahlaksız, sapıkça şeyler bile hukuka uygun, yasal durum olabildi bu yüzden. Emperyalizmin yeni silahı 'Hukuka uygun, yasal' sözcükleriydi. Kaba güce gerek duymadan 'tatlı dille' çözümlüyordu artık kendisine tepkileri: Hukuka uygun. Oysa eskiden, kurbanlarının değil kendi hukukuna uygunluğu yeterdi. Örneğin; Mondros Anlaşması diye bir anlaşma yoktu Mecelle'de yani Osmanlı hukuku'nda ama emperyalizmin hukukunda olması yeterliydi, emperyalizm için. Öte yandan 'Mucidi' olduğu sivil toplum örgütleri de üniformasız, silahsız 'Şiddet' gücüydüler. Nasılsa zamanı geldiğinde tümünü kolayca silahlandırabilirdi. Gerçek şu ki artık demokrasi, emperyalist, sivil bir diktatörlük; hukuka uygunluk da gerçekte hukuka değil hukuksuzluğa uygunluk anlamlarına gelecekti. Hukuka uygunluk, hukuka uygunluk demek değildir çünkü hukuka uygunluk; bilimsel , onurlu, insanca hukuka uygunluk olmayabilir. Yani; iki elma birbirine benzeyebilir ama ölçüt alınan elma, gerçek ve yararlı elmaya benzemeyebilir. Yani herkes insandır ama herkes doktor değildir öyle ki sahte doktorlar ve sahte tıb da vardır tıpkı sahte hukukçular olduğu gibi sahte hukuk da vardır. Yanlış yasalar, yanlış hukuku oluşturur ama hukuk doğru bir şeydir. Her evliliğin gerçek ve doğru olmadığı gibi her hukuk da gerçek ve doğru değildir. O nedenle, var olan hukuk yanlışsa, hukuka uygunluk hak, özgürlük, demokrasi, uygarlık, çağdaşlık ve bahane, gerekçe olamaz. Gerçek bir hukuk emperyalizmi, sömürüyü, onursuzluğu dışlamakla ve bilimsellikle başlar; haklar ve özgürlüklerle değil. Türk Ceza Kanunu'na göre, bir sınıfın, başka bir sınıf üzerinde egemenlik kurması suçtur ama ne 'Sınıf ne demektir'i açıklar ne de böyle bir egemenlik olup olmadığını denetler. Öte yandan Atatürk'e göre sınıfsız bir toplumsak, hangi sınıf, hangi sınıfı egemenliği altına alacak ki? Bu durumda önce, sınıf kurmak suç olmalıdır. Hukuk, Türkiye'de sınıf var mı, araştırmış mı hiç? Varsa da o sınıfları kuranları yakalayıp cezalandırmış mı? Hukuka uygunluğun değil hukukun bilimselliği önemlidir herşeyden önce. Yoksa düzmece kanıtlarla her şey hukuka uygun yapılabilir. Davanın yargıda olması, yargının kararının beklenmesi kültürü, yöntemi de, hukuka saygı da hukuk değildir çünkü birini düzmece kanıtlarla ve yalancı tanıklarla tutuklatıp sonra da 'Yargı karar versin, yargının kararını bekleyelim, hukuka saygı duyalım' demek olası olabilir. Böyle bir kişiyi, böyle, aylarca, yıllarca tutuklu yaptırıp sonra da 'Bak suçsuzmuşsun' demek, demokrasi ve hukuk değil toplumu keriz yerine koymaktır. Siyasi iktidar bilimsel ve güvenilir değilse demokrasi ve hukuk bilimsel ve güvenilir değildir ki öyle bir iktidar var olabilmiştir. Demokrasi bilimsel, ulusal, ahlaklı değilse ve emperyalizme, sömürüye karşı değilse faşizmin ta kendisidir. Sivil olmak, faşist olmamak değildir. Faşizme karşı olmak, orduya, askersel yönetime değil emperyalizme, kapitalizme(özel sektöre), Abd'ye Ab'ye karşı olmaktır öncelikle. Türkiye'de, faşizme karşı olmayı; orduya ve darbelere karşı olmaya eşitleyenler var. Öte yandan da terör örgütünün yalakalığını yaparlar. Faşizmle aynı kapsamda olduklarını anlamazlar. Faşizme karşı olmak, demokrasiden ve hukuktan yana olmak, darbeye karşı olmak değildir. Faşizm her kılığa girer. Faşizme karşıtlığın ilk koşulu, merhametsizliğe karşı olmaktır. İkinci koşulu, mantıksızlığa karşı olmaktır. Üçüncü koşulu ahlaklı olmaktır. İnceleyin bakalım, hangi kapitalist ülkede, hangi demokraside, hangi hukukta merhamet ve mantık var. Faşizme karşı olduklarını söyleyenlerde bunlar var mı? Kahrolsun faşizm, diye bağırmakla ne faşizme karşı olunur ne de insan. Abd ve Ab gerçekte, Hitler'in Kavgam kitabının usta uygulayıcılarıdır. Demokrasinin her türü, sivil görünümlü faşizmdir; adı da Hitler'den bu yana, Demoknazi'dir. Demokrasi çözüm değil çözümsüzlüktür. Demokrasi, kapitalizmde de komünizmde de diktatörlüktür. Kimseyi kandırmasınlar. Demokrasi barbarlığın, ilkelliğin öteki adıdır. O yüzden ki 'Vahşi Batı' nın olduğu her yerde vardır ve 'Vahşi Batı'nın baş tacıdır. Demokrasi, faşizmin yavrusudur; öyle ya da böyle sonunda faşizme dönüşür. Nerede demokrasi varsa orada faşizm de vardır. Necdet Gürçiftçi 2009-kasım/14.32 tarihinde internette yayınlandı.
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir