Şiir Defteri

BANA İSA'DAN SÖZ ETME- 4 (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
11.05.2021 / 10:40
578 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Kitapçıların, kapılarına şunu yazmalarını öneririm: 'Uyuşturucuya gereksiniminiz varsa buraya gelmeyin'. Büyük insanlar kitapları izlemezler, kitaplar büyük insanları izlerler çünkü büyüklük var olanı aşmaktır. Notre Dame'ın kamburu'ndaki kambur 'Notre Dame'ı aşmıştır. Şu söz de Don Kişot romanını aşmıştır: 'Bu kitap çağdaş romanın ilk örneğidir'. Müslümanlar 'Bu gün Allah için ne yaptın?' diye sorarlar. Ve komünistler şöyle yanıt verirler: 'Allah bu gün benim için ne yaptı?'. Ey İsa'cı; sen bu gün İsa için ne yaptın? Sakın komünistler gibi aptalca bir yanıt vermeyi başarı, çağdaşlık, uygarlık, bilimsellik, toplumsallık, evrensellik, üstünlük sayma, sanma... İsa; 'Yaratıcı'sının ona özel ve özgün olarak verdiği özellikler ile doluydu; bilimsiz, ilaçsız, ameliyatsız olarak hastaları, körleri, yaralıları iyileştirir; ölüleri diriltirdi; suda yürürdü, bir ekmek ile bin kişiyi doyururdu... İsa silah taşımazdı. Bu onun silaha ve savaşa karşı olduğunu mu gösterirdi; ve silah taşıması 'Yaratıcı'nın ona doğaüstü, 'Yaratıcı'sal özellikler verdiği düşüncesi ile çelişmez miydi? Şöyle ki İsa'nın 'Yaratıcı'nın ona verdiği doğaüstü güçleri ve özellikleri anlatılırken İncil'de; tapınakta onu arayan düşmanlarından 'korunmak', 'saklanmak' için biryer arıyor; öyle ise nerede kaldı, ölüleri dirilten, körlerin gözlerini açan, bir ekmekle bin kişiyi doyuran, denizde yürüyen, 'Yaratıcı'nın koruduğu', doğaüstü, özel adam? Nedense; 'Kutsal kitap'larında anlatılan onca doğaüstü, doğadışı, olağanüstü özelliklerine ve yeteneklerine karşın peygamberler düşmanlarından kurtulmak, kendilerini öldürülmekten kurtarmak için kaçmak durumunda kalmışlardır. Açık ki onca doğaüstü, 'Yaratıcı'sal özellikleri olan peygamberlerin; düşmanlarından, sıradan insanlar gibi kaçmalarını anlamak kolay birşey değildir. Görünmez olabilirler ya da kendilerine saldıranlar anında taşa dönüşebilirler, böyle şeyler de öteki insanlar üzerinde olumlu, inandırıcı, ikna edici etki yapardı, eğer amaçları insanları 'Yaratıcı'larının varlığına ve gücüne inandırmak ise. Bunun olmamasına nedenler aramak yanlış çünkü dinler tarihi 'Yaratıcı'nın, 'inanmayan' insanlara yaptırımları, dersleri ile doludur. Örnek: 'Yaratıcı' 'Kaçın, ve kaçarken geriye bakmayın' dedi; yaşlı kadın bir ara geriye baktı ve anında, o anda taş oluverdi; üstelik bir peygamber eşiydi. Kadın geriye 'merak'tan mı, 'korku'dan mı yoksa öyle bir ilahın varlığından 'kuşku' duyduğu için mi bunu yapmıştı? Demek ki bu durum 'Yaratıcı' katında 'Yaratıcı'nın varlığından ve gücünden kuşku duymak' anlamına geliyordu. Açık ki ilahlar 'Kuşku duyma' derlerken bilim 'Kuşku duy' demekte. Kuşkuculuk da paranoyaya neden olabilir ancak açık ki kuşkusuzlukçuluk da. Muhammed'in ilk durumu ise özel, doğaüstü ve doğadışı, olağanüstü ve olağandışıdır: Düşmanlarının içinden elini kolunu sallaya sallaya geçip gitmiştir ve düşmanları onu görememiştir. Bu durum doğaüstü, doğadışı, olağanüstü ve olağandışıdır. Sonrası ise yarı doğal, yarı doğaüstüdür; bir mağaraya saklanmıştır, doğaldır; bir güvercin ve örümcek gelmiş, mağaranın girişini kapatmışlardır, bu da olağandışıdır. Hiroşimalılar ve Nagazakililer 'Nereye' bakmışlardı da 'Yaratıcı'lığa özenmiş Abd onları taş edivermişti atom bombaları ile? Kırallıktan kaçmış olan, İngiltere kırallığı'ndan kaçmış olan Abd'lilerin 'Ben Yahudilerin kıralıyım' diyen İsa'yı kendilerine 'kıral' yapmaları kıral olmaya değil 'başkalarının' kırallıklarına karşı olduklarını göstermez mi? Üstelik bir İsrailli, Yahudi olan İsa'yı, ve 'Ben Yahudilerin kıralıyım' diyen İsa'yı, kendilerine 'kıral' seçtiler. Üstelik İsa'nın 'Babam' dediği 'Yaratıcı' da bir kıraldı, ve tüm yeryüzünün ve gökyüzünün kıralıydı. Böylece; Hıristiyan dünyanın da, Yahudi dünyanın da 'Yaratıcı'sının 'erkek', 'adam' olduğu da açıktır, ortadadır. Belli ki 'Erkek adamın erkek oğlu olur' durumu gibi bir durum olmalı. Belli ki bu nedenle hiç bayan peygamber yok. Ancak bu 'erkek' çocuğun, 'Yaratıcı'nın diri tek erkek evladının; düşmanlarından ve ölümden kaçmak için, tapınakta saklanacak, sığınacak biryer aramasını anlamak kolay değil. İsa silah taşımazdı. Öyleyse İsa silah ve savaş düşmanı bir miydi? Hayır. Çünkü İsa 'Armagedon' denilen, yeryüzündeki büyük ve son savaşın temsilci idi, ve açık ki havarileri bıçak da olsa silah taşıyordu çünkü içlerinden biri Romalı askere bıçak çekti, ve İsa 'Yapma, dur, bıçağı yerine koy' dedi, ve İsa idamına giden yolda tutuklanmış oldu, belki o bir bıçak İsa'nın da, Hıristiyanlığın da geleceğini değiştirebilirdi, ve İsa henüz gençti. Belki İsa dirisiyle değil ölüsü ile dünyayı değiştirebileceğini düşünmüştü çünkü onca didinmesine karşın yanında ancak on üç havari vardı, biri de ihanet edecek ve İsa'yı yakalatacak yani öldürtecek olan. Üstelik, İncil'de yazılana göre; 'Erkek adam'ın 'Erkek çocuğu', 'oğlu' içki içiyordu yani şarap; şarabı seviyordu. 'Erkek adam'ın 'Erkek çocuğu' içki içiyordu ise babası neden içmesin? O belki; Abd'lilerin buzlu viski hayranlığına bakılırsa şarap değil buzlu viski seviyor olabilir. Üstelik İsa ve havarileri şarabı Romalı soylular gibi yatarak içiyorlarmış, yemeklerini de yatarak yiyorlarmış, 'Son akşam yemeği tablosunda neden yemek masası var, anlamak zor. Romalı soylular yemeye, içmeye o denli hayran ve bağımlılarmış ki daha çok yiyip, daha çok şarap içebilmek için, mideleri iyice şişince, yeniden yiyip içebilmek için, yanlarındaki, Türkçesi ile 'kusma kabı' denilen kaplara kusar kusar, midelerini boşaltıp boşaltıp olabildiğince çok yiyip içmeye çalışırlarmış; bu durumda açık ki aslanlara aç, zayıf, cılız, bir deri bir kemik Hıristiyanlar yerine şişman, besili, tombul Romalı soyluları atmak aslan beslemek açısından daha mantıklı olurdu; kafa çalışmadığı için Roma imparatorluğu yıkılmış olmalı. Oysa İslamiyet'te; doğru ve haklı olarak, içki yasaktır çünkü İslamiyet 'Bilim ve ahlak' yani 'düşünmek' ve 'mantık' ile başlar, ve içki şişesi ile gerçeklerin ve doğruların ilgisi yoktur. Bu nedenle ki şarapçı, alkolik Bişri Hafi içkiyi bırakmıştı evliya sınıfına alınmadan önce. Yani 'Çok içki içen daha çok bilimsel, ahlaklı, mantıklı, gerçekçi, doğrucu olur' diye birşey yok. Bu nedenle ki Hıristiyan dünyada içki yükselmekte ancak bilime ve ahlaka uygunluk durumu artmamakta, düşmekte. Bu nedenle ki Muhammed 'Din bilim demektir, bilim olmazsa din de olmaz, bilim Çin'de de olsa gidip öğrenin' dedi; ve bilim içki şişesinin içinde değil ayık kafa ile okunulması gereken kitapların içindedir. Hıristiyanlar açısından düşünülebilir ki İsa bir Romalı soylu mu idi yoksa Yahudiliği seçmiş ama Yahudilerin Roma imparatorluğu işgaline boyuneğmişliklerine 'Yahudilik dini' ile başkaldıran, yiğit, bilgili, filozof, ve Roma'daki bir bayana olanasız sevdalı, Romalı bir subay mı idi? Ya da Romalı bir subayın evlilikdışı oğlu mu yoksa İsa gerçekte 'Ferisi'ler ile, 'Ferisilik' ile değil de Romalılar ile mi dalga geçiyordu? İsa'nın yani Hıristiyanlığın neden ahlaklı ve ahlakçı Doğu ülkelerinde tutulmayıp ahlakı da, ve Engizisyon, Nazi, Kızılderili katliamı, köleci, ve atom bombası örneklerinin gösterdiği gibi vicdanı da dışlamış Batı ülkelerinde tutulduğu, savunulduğu, yer ettiği sorusunun yanıtı Roma ve İsa arasındaki ilişkinin özelliğinde yatıyor olabilir. Kuşkusuz ki Doğudan çok Batıda evlilikdışı cinsel ilişkiler, birliktelikler, ve insanlar çok olabilir. Doğulular 'Armut kendi dibini ister ' demiş. İsacı, Hıristiyan, 'Baba'cı Abd'nin Avrupa'dan, İsacı dünyadan çok Doğuya, İsacı olmayan, 'Baba'cı olmayan dünyaya saldırı ve düşmanlık içinde olmasının nedeni bu olabilir. Ancak bu durumda açık ki Abd'nin, ve Ab'nin, kendileri gibi hem İsa'cı, Hıristiyan, 'Baba'cı olan, hem kapitalist olan Rusya'ya düşmanlıklarını anlamak zor; açık ki bu durum Romalıların eğer İsa da Romalı idi ise, İsa'ya saldırmalarını tuhaf yapmaz. Bir olasılık ki eğer İsa'nın dünyevi bir babası olsa idi Batı onun arkasından gitmezdi çünkü Batı açık ki kendisine kendi gibi ahlaka aykırı, evliliksiz bir dünya istemekte, aramakta. Abdliler de sürgüne gitmiş Romalı subay, ve İsa gibiler. Onların da anavatanları İngiltere, ve Afrika. Kızılderililerin İsa ile işlerinin olmamasını anlayışla karşılarım. Çünkü onlar kendi yurtlarındalar; sürgün de değiller, yaşadıkları topraklara zorla getirilmiş de değiller. Roma, kendi subayını sürgüne yollamakla kendi peygamberini ve dinini de yaratmış oldu ya da dünyayı işgal etmeye, sömürmeye kalkmakla. Ve milyonlarca insanın din savaşları yüzünden canice öldürülmeleri tarihinin başlangıcını da. Bu durumda açık ki aynı şeyi yapmaya kalkan devletlerin de başlarına aynı şey gelebilir. Romalılar önceleri 'zevk' için öldürürlerdi; bu yüzden, öldürdükleri insan sayısı görece azdı; Hıristiyanlıkla birlikte, Hıristiyanlığı benimsemekle birlikte, Hıristiyanlığı seçmekle birlikte milyonlarca insanı öldürme olanağına, üstelik de kendilerine hak görmekle ulaştılar; ve mutlulukları, hazları daha da arttı. Abd'nin; canı sıkıldıkça; mutlu olmak, eğlenmek, can sıkıntısını gidermek için; Müslüman ülkelerine saldırması Romalılık ruhunu aşamadığını göstermekte. Neron yaşamakta olsaydı, ve Abd'ye göç etseydi; üç dönem, üst üste, başkan seçilirdi büyük olasılıkla. Çünkü o; kişiliği ile, ruhuyla, yaşantısıyla, hazları ile, hazcılığı ile, ahlaka aykırılığı ile, vicdana aykırılığı ile gerçek bir Abd'li durumu göstermekte. Hıristiyanları aslanlara atan Neron'un ruhu olmalı, Abd'ye atom bombalarını Japonların üzerlerine attıran şey. Bu nedenle; Coca Cola şirketinin, 2004 yılındaki bir reklamında, yarıçıplak bayan Romalı gıladyatörlerin savaşını göstermesi, ve Roma arenasını manzara, fon olarak kullanması şaşırtıcı ve rastlantı değil. Yani Romalılık ruhu. Neron'lar ölmedi; ve yeryüzünden, 'Yaratıcı'nın lanetlediği özel sektör, kapitalizm, emperyalizm, sömürü, sömürgecilik, ve bunlara kölelik yapan siyaset yok oluncaya, yok edilinceye kadar ölmeyecek de. Armagedon gerçekte işte bu savaş. Sömürünün, özel ekonomiciliğin, kapitalistliğin ve siyasetin yok edilmesi savaşı. 'Çivi yazısı' denilen yazıya; bu yazıyı o çağlarda kullanmış insanların, devletlerin ve uygarlıkların 'Çivi yazısı' dediklerini düşünmüyorum. Önümde bir ansiklopedi var. Adı 'İcatlar'. Londra bilim müzesi işbirliği ile hazırlanmış. Bu ansiklopedinin 'Metal işçiliği' bölümünde, ilk çivilere ait örnekler ve bilgiler var. Çivi örnekleri; hep İsa'dan sonraya ait, ve Roma çivileri. Başka ansiklopedilere baktım ama çivi üzerine bilgi bulamadım, belki gözümden kaçmıştır. Bilgisayarım, internetim de yok ki bakayım. Mantık ve varsayımlar ile düşünmek zorundayım bu durumda. Yani içi görünmeyen, heryanı kapalı bir kutunun içinde ne olduğunu, kutunun için bakmadan anlamaya çalışmak durumu gibi bir durum. İsa'nın çakıldığı ileri sürülen çiviler Roma'dan Yahudi topraklarına neden ve nasıl geldi? Yahudilerin yani çölde yaşayan insanların çiviye gereksinimi olur mu? Eski marangozluk da, Eski konut yapımı dünyası da çivisiz, 'Geçme' denilen türdü. Üstelik; ölümle cezalandırılacak insanların çarmıha çivi ile çakılmasını isteyenler de, İsa'nın çarmıha çivi ile çakılmasını isteyenler de Yahudi din adamlarıydı, ve Yahudilik Romalılar Yahudi topraklarına gelmeden önce de vardı Yahudi topraklarında; yani çiviyi Romalılar Yahudi topraklarına getirmişse çarmıha çakmak diye bir ceza Yahudilikte olamaz; Musa, Romalılardan önce Ortadoğu'da idi. Bu durumda açık ki çarmıha çakmak cezasını Romalılar Yahudilerin kafasına sokmuş olabilir, ya da Yahudiler ileri sürdükleri gibi atalarının geleneklerine, törelerine sıkısıkıya bağlı değiller; öyle ise Sebt günü'nde, İsa ve havarileri buğday tarlasından geçerlerken buğday taneleri yedikleri için, Ferisilerce 'Yahudi atalarının geleneğine, töresine uymadılar' diye neden yargılandılar? Yoksa İsa gerçekte hiç yaşamadı mı, özel amaçlı ancak evrensel amaçlı bir hayal mi? Elimdeki ansiklopedi Afrika'dan, ilk insandan bu yana, icatları fotoğrafları ile gösteriyor. Eğer çivi İsa'dan önce var olmuş olsaydı, bunu da gösterirdi. Nuh'un gemisi'nde çivi yoktu; Yahudi marangozlarda çivi yoktu, yani Yahudilikte çivi yoktu, öyle ise İsa'yı çarmıha çakan çiviler nereden geldi, ve neden kullanıldı; büyük olasılıkla Romalılar getirdi yani bu durumda açık ki 'Atalarına, geleneklerine, törelerine, inançlarına bağlılık' ile övünen Ferisiler Hıristiyan olmayan Roma imparatorluğu'nun çivileri ile İsa'yı öldürtmüş oluyorlardı, bu durumda da kendi inançlarına kendileri de ters düşmüş oluyorlardı, kendi inançlarına aykırı davranmakla suçladıkları İsa gibi. Üstelik İsa'yı dev bir çarmıh ile yukarı, göğe doğru dikmek, yükseltmek, mekansal çevrenin en yüksek durumu yapmak, 'Yaratıcı'ya yakınlaştırmak ve onu 'kıral' durumuna getirmek değil miydi? Üstelik Yahudilikte; idam edilecek kişiye dokunmak günaha dokunmuş olmak gibi bir anlama geldiğinden, suçluya dokunmadan suçluyu öldürmek olanağı sağlayan 'taşlama/recm' cezası vardı oysa çarmıha çakmak için suçluya dokunmak gerekir. Yahudilikte idam cezası taşlama ile yapılır, çarmıha çivi ile çakmak ile değil. Çiviler mi aldanıyor, İncil mi? Çiviler aldanabilir ancak İncil aldanmaz; ancak 'İncil diye tanıtılan' kitap 'Engizisyon'da olduğu gibi yalan söyleyebilir. Belki de Hıristiyanlar, İsacılar yalan söylüyorlar; tıpkı İncil'de insan öldürmek yazmazken Engizisyon'da 'Hıristiyanlık', 'İsa', 'İncil', 'Baba' adına insanlara vahşice işkence edenler, ve insanları ateşte diri diri yakanlar gibi. Ey Hıristiyanlar, ey İsacılar; ey Hıristiyan Batı, ey İsacı Batı; kendi canını, kendi hayatını kurtarmak için, havarilerine bile 'Öldür' dememiş olan İsa; bikini, mayo, mini etek, tayt pantolon, zina, fuhuş, eşcinsinsellik, eşcinsel evlilik, ensestlik, porno, uyuşturucu serbestliği, çıplaklık, barbarlık, vahşilik, teşhircilik, narsistlik, hazcılık, saldırganlık, silah düşkünlüğü, savaş düşkünlüğü, ahlaka aykırılık, dine aykırılık, insanlığa aykırılık içindeki size neden 'Öldür' desin? Ey Hıristiyan, İsacı Batı; İsa seni görse idi Hıristiyan değil Romalı sanırdı. Necdet Gürçiftçi İnternette yayınlandığı zaman: 11.5.21/10.40 (Bana İsa'dan söz etme- 2005 şubat)
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • asli-korkmz353
  • kalptenkelimeler
  • SürekliYazSürekliYaz
  • WhitePageSürekliYaz
  • Sürekli_Yaz
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir