Şiir Defteri

ALEYNA TİLKİ'NİN ÇOK SEVDİĞİ BEDENİ (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
03.07.2019 / 02:28
746 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Sanatçılar insanlık önünde, siyasetçiler kadar daha çok sorumludurlar öteki insanlara göre çünkü sanatçılar da siyasetçiler gibi toplumlarını en çok etkileyenlerdir, en çok yönlendirenlerdir. Bu nedenle ki sanat da, sanatçılık da öğretmenliğin birtürüdür(bir türüdür). Hani derler ya 'Ehliyeti bakkaldan mı aldın?' diye; sanatçılık da felsefeden, bilimden, dini tanımlayan Din hadisileri'nden, düşünürlükten(filozofluktan), alimlikten, alimelikten, bilgelikten alınmalıdır yoksa sanat eğlencecilik, eğlenceci de sanatçı sanılır. Anlaşılıyor ki sanatçı olmak için düşünür(fillozof), alim, alime, bilge olmak gerekmiyor. Belki bu nedenle ki elinisallasan(elini sallasan) sanatçıya değiyor. Ancak açık ki sorun sanatçı olmakta değil, sanatçı tanımın yanlışlığında yani sanatçı ile eğlenceciyi birbirine karıştırmakta, sanatı eğlencecilik, eğlenceciliği sanatçılık sanmakta ancak dm ki 'Nerede el çırpmak varsa orada sanat ve sanatçılık değil eğlence ve eğlencecilik vardır'. Yani insanlık artık 'Sanat ile eğlenceyi', 'Sanatçılık ile eğlencecilik'i birbirlerinden ayırmayı öğrenmeliler yoksa cehaletin dizboyu ve topluma egemen olduğu ülkelerde elinisallasan sanatçıya değmesi tuhaflığı oluşur. Sanat gerçekte felsefe, akıl, mantık ve ahlak ise doğruluk ve haklılık kazanır yoksa akıldışı ya da ahlakdışı biretkinlik(bir etkinlik) ya da akıldışı ya da ahlakdışı bir meslek(iş) durumuna gelir ve hem sanata hem de topluma zarar verir, kötülük yapar. Bu nedenle ki sanat devletin dikkatinde ve denetiminde olmalıdır yoksa insanlar abuksubuk sanatlar bile yaratabilirler. Gerçek yani doğru sanat felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri içeren yani bunlara göre doğru ya da uygun olan sanattır; felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı olan sanat ise yanlış ya da kötü ya da zararlı sanattır; bu nedenle ki akıla ya da ahlaka aykırı kişilerin yaptıkları sanat da ya yanlış ya kötü ya zararlı ya da üçünü birden kapsayan bir sanattır. Gerçeğin de, bilimin de ölçüsü gerçekliktir; sanatın da, insanın da, devletin de, eğitimin de, demokrasinin de, ölçüsü ise mantıktır; mantığın zirvesi ise ahlaktır yani birşeyde ahlak ve bilim varsa o şey doğrudur, iyidir, yararlıdır, güzeldir, yoksa yanlıştır, zararlıdır, çirkindir. Yani demokrasi de, sanat da eğitim işidir yani önce eğitimle başlar yani felsefe, bilim ve Din hadisileri ile. Ancak ne yazık ki özellikle 20. yüzyıldan bu yana çocuklar ve mantığın m'sinden ya da ahlakın a'sından bile haberi olmayanlar bile, belki hem en kolay hem de en rahat olduğu için sanata yani sanat yapmaya koşmaktalar yani sanatçı olmadan sanat yapmaya koşmaktalar ve bu işlerden para kazananlar da bu durumukörüklemekteler(durumu körüklemekteler). Felsefesiz, bilimsiz ve Din hadisileri'siz yani cehalet, nefs, bencillik, sorumsuzluk içindeki sanat hem mantıksızlık demektir hem de örnek ki devletlerin ameliyatları doktorlardan başka bir de örnek ki üfürükçülerin yapmasına da izin vermesi ya da eskiden olduğu gibi dişçiliği berberlerin, nalbantların bile yapması gibidir. Yani ülkeleri tespihe benzetirsek; tespihin ipi felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir; ülke, toplum, meslekler, işler yani tepih tanesileri(taneleri) gibidir; ve tespih de o tanelerin tespih ipine dizilmeleri gibidir; yani önce ülke, devlet, vatan felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne göre düzenlenmeli, sonra da toplum, ekonomi, sanat, işler, hayat; yani herşey felsefeye, bilime ve Din hadisilerine göre, ve felsefeye, bilime, Din hadisleri'ne uygun olmalı, ve hiçbirşey felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı olmamalı yoksa ülkeler, toplumlar, devletler, vatanlar ya akıldışılığı yani düşünsel mantıksızlığı ya ahlakdışılığı yani bedensel mantıksızlığı ya da ikisini birden yani genel mantıksızlığı davet etmiş olurlar. Yani gerçek, doğru sanat önce felsefe, bilim, ve Din hadisileri öğrenimi, eğitimi ile başlar. Yani felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı sanatçılarla toplumlara sanat yapmak toplumlara mantıksızlık öğretmektir. Bu nedenle açık ki bikini, mayo diye ortalığa sütyen-külot çıkanlar doğru sanatçılar değil yanlış sanatçılardır yani felsefeden, bilimden ve özellikle de Din hadisileri'nden uzak sanatçılar, kişiler. Felsefeye, bilime ve özellikle de Din hadisileri'ne aykırı sanatçıların sanatı yanlış yapmaları yanında bir de toplumlarına akılhocasılığı(akıl hocalığı), liderlik, önderlik yapmaları durumu var ki bu durum yaptıklarından da yanlıştır, kötürüdür, zararlıdır toplumları ve insanlık için. Yani felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı sözde sanatçılar zaten sanatı yanlış yaparlarken bir de insanlara, toplumlara yanlış şeyler öğretmektedirler yani toplumlarım hem paralarını almaktadırlar hem de akıllarını ve ahlaklarını yok etmektedirler; paralarını alıyorsunuz, hiçdeğilse akıllarına, ahlaklarına dokunmayın. Yani gerçek, doğru sanat çocuklardan da; felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne sırtdönmüş kişilerden de alınmaz. Ülkemizde Aleyna Tilki isimli; felsefeye, bilime ve Din hadisileri'ne aykırı, sözde birsanatçı(bir sanatçı), sözde birünlü(bir ünlü) var, lise mezunu ve 18 yaşında biri. Yani üniversite mezunuları bile felsefeden, bilimden ve Din hadisileri'nden anlamıyorlarken o nasıl anlar; kıliplerinden(kliplerinden), giyiminden, özel hayatından da anlamadığı açık zaten. Yani lise mezunu ve 18 yaşındaki birinden insanlık, gerçekler ve doğrular adına ne akıl alacaksın; yaşlılık deneyimi(tecrübesi) bile yok. Aleyna Tilki de ortalığa bikini, mayo yani sütyen-külot çıkan yani felsefeye, bilime ve özellikle de Din hadisileri'ne aykırı yani gerçek, doğru sanata ve gerçek, doğru sanatçılığa da, Türklüğe de, dine de aykırı çıkan sözdesanatçılardan(sözde sanatçılardan) biri. Aleyna Tilki tanga bikinili fotoğraflarını hatırlatan(anımsatan) gazeteci,lere demiş ki 'Çok seviyorum gerçekten bedenimi, ruhumla çok yakıştığını düşünüyorum. O yüzden de çok mutluyum. Ruhuma ve bedenime sahip olduğum için çok mutluyum' demiş. Aleyna Tilki'nin, farkında olmadığı yanlışlar şunlar: 1- 'Seviyorum, güzel' dediği bedeni gerçekte içi bağırsak, bok, pis, iğrenç, tiksinç şeyler dolu; gördüğünde kendisinin bile midesini bulandıracak şeyler. Yani Aleyna Tilki 'Bedenimi seviyorum' derken bunları sevmiş olduğunun farkında değil; derisinin, cildinin de altını görse, gözlerinin de içini görse, beyinin(beyninin) de içini görse aynı şey olur. Yani beden mutlu olunacak, sevinilecek, övülecek, baştaçı edilecek birşey değildir, içi bağırsak-bok-pis-iğrenç-tiksinç şeyler dolu altın kaplama deri birçuval(bir çuval) gibidir. Yani gerçekte insan bedeni güzel birşey değil yani yalnızca cahile güzel. 2- Beden ve ruh aynı tüm(bütün) içinde olsalar ve birbirlerine destek de olsalar birbirleri ile zıt ve düşman şeylerdir çünkü a- Beden kaslarla, ruh ise düşüncelerle çalışır. b- Beden güçlendikçe ruh zayıflar ve beden ruha egemen olur yani ruhu küçültür ya da yok eder. c- Bedene ayırılan(ayrılan) zaman çoğaldıkça ruha ayırılan zaman azalır. Yani Aleyna Tilki ruhunun bedenine çok yakıştığını düşünüyorsa bedeni ruhunu egemenliği altına almış demektir çünkü gerçek, doğru ruh asla bedene, beden de asla ruha yakışmaz yani düşünün ki bedenin son delikleri bacak arasındaki şeyler iken ruhun son delikleri felsefe, bilim ve Din hadisileri'dir yani beden aşağıya gider, ruh yukarıya. Evet; çağımız artık dini inançların, demokrasinin, laikliğin, okulların, üniversitelerin, ekonominin, hukukun, medyanın, turizımın(turizmin), siyasetin ve sanatın dini tanımlayan Din hadisileri ile yüzleşme zamanıdır. Yani artık 'Ben yapdım oldu' dönemi bitmelidir; herşeyin ölçüsü felsefe, bilim ve özellikle de Din hadisileri olmalıdır. Açık ki ortalıkta sütyen-külot ile; açıksaçık, daracık giysilerle, pirsinglerle, dövmelerle, sigara ile, içki ile, ahlaka aykırı özel hayat ile dolaşanların gerçek, doğru sanat ile de, gerçek-doğru sanatçılık ile de ilgilerinin(alakalarının) olmadığı açıktır ve kesindir. Yani daha başlangıçta mantıkla, ahlakla ilgisi olmayan; gerçekliklere ve doğrulara aykırı sözler söyleyenler insanlara, toplumlara ve insanlığa abidikgubidik şeylerden başka şeyler söyleyemezler, veremezler, öğretemezler. Felsefeden, bilimden ve özellikle Din hadisileri'nden yoksun, uzak sanat sanat değil eğlencedir; felsefeden, bilimden ve özellikle Din hadisileri'nden yoksun, uzak sanatçılık da sanatçılık değil eğlenceciliktir; felsefeye, bilime ve özellikle Din hadisileri'ne aykırı eğlenceler bile yasaklanmalıdır çünkü özgürlük serbestlik değildir, serbestlik özgürlük değildir çünkü özgrlük yalnızca felsefeye, bilime ve özellikle de Din hadisileri'ne uygunluk ile olur. Bu nedenle; akıla aykırı, ahlaka aykırı sanatçıları, ünlüleri ya da kişileri ya da görüntüleri reklamlarında kullanan şirketlerin ürünleri de satın alınmamalıdır çünkü insanların da, toplumların da, ülkelerin de, insanlığın da pusulası, baş ölçütü ahlak olmalıdır çünkü ahlak zekanın, akılın, mantığın, beyinin, ruhun, felsefenin, bilimin, dinin, gerçeğin, doğrunun, iyinin, insan olmanın, medeniliğin, medeniyetin, demokrasinin, laikliğin, barışın, özgürlüğün, hukukun, adaletin, öğrenimin, eğitimin, ailenin, sevginin, aşkın, evliliğin ve insanlığın hem en üst aşamasıdır hem de en büyük koruyucusudur. Yani insanlar, toplumlar, devletler, ülkeler, insanlık felsefe, bilim, ve Din hadisileri ile kendilerinegelmeliler(kendilerine gelmeliler). Türkiye'nin, sanatın, demokrasinin ve insanlığın çıplaklara, ahlakı-edebi-utanmayı hiçe sayanlara değil düşünürlere(filozoflara), alimlere, alimelere, bilgelere gereksinimi var. Sanat vücudu göstermek değil ruhun üstünlüğünü göstermektir; bu nedenle ki Atatürk 'Sanatsız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' demiştir; 'Çıplaksız ya da akıla aykırısız ya da ahlaka aykırısız ya da utanmasız kalmış bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir' değil. Zaten Türklerde de, Müslümanlarda da ahlaka aykırı giyim, ahlaka aykırı özel hayat, ahlaka aykırılık yoktur; bu nedenle de Türk milletini korumak zorunludur yoksa Türk milleti olmaktan çıkar yani ne önünegelen sanatçı olmalıdır ne de sanatçı akılınaeseni(aklına eseni) yapmalıdır yani insanlara, toplumuna ve insanlığa felsefe, bilim, ve özellikle Din hadisileri ile doğru ve iyi örnek olmalıdır yoksa 'Sanatlı bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş' olur. Gerçek, doğru sanat ne ortalıkta cinsellik sergilemektir ne göbek atmaktır; gerçek, doğru sanat toplumlara, insanlara, insanlığa felsefe, bilim, ve özellikle Din hadisileri'ni öğretmektir yani gerçek, doğru sanat cehalet, nefs, akıldışılık ve ahlaka aykırılık içindeki kimselerin yapamayacağı birşeydir. Sanat vücut değil ruhtur; ruh ise vücut değil erdemdir. Yani cehalet ve nefs içindeki kişilere sanat yaptıran birtoplum(bir toplum), ülke, millet, vatan hapıyutmuş(hapı yutmuş) demektir ki Türkiye ve din düşmanılarının(düşmanlarının) da istedikleri budur. Aileler çocuklarını; devlet ise toplumu, demokrasiyi, laikliği, eğitimi, sanatı, medyayı, özgürlüğü, hukuku, turizımı(turizmi), modayı, hayatı, ülkeyi, devleti, milleti akıldışılıktan ve ahlakdışılıktan korumak zorundadır. Gerçek ve doğru sanatçılık niceliği, somutluğu güzel olan değil; niteliği yani soyutluğu yani ruhu güzel olan yani ruhu felsefe, bilim ve özellikle Din hadisileri ile dolu olan sanatçıdır. Röntgende ya da meliyat olurken ya da mezarında kurtlar içinde kıvranırken bak o bedenine bir de; bakalım bedenini sevecek misin; ve cennet gibi görünen dünyanın lav, kor, ateş dolu içine bak, bakalım dünyayı ve hayatı sevecek misin. Sanatçı olmak isteyen insan Önce alim, alime ol gel Sanatçı olmak isteyen insan Önce felsefe, bilim, ve Din hadisileri dol gel. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 3.7.19/02.29
Düzenleme: 03.07.2019 / 02:30
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir