Şiir Defteri

AKP'NİN TÜRKİYE'Yİ DÜŞÜRDÜĞÜ DURUM (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
29.08.2020 / 07:52
517 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Kuşkusuz ki yoksul ya da ekonomide geri kalmış ülkeler sahip oldukları olanaklara sarılmalıdırlar, ekonomide güçlenmek için; bu nedenle de en uygun alanlardan biri de inşaattır çünkü inşaat demek çimento, demir, elektırik(elektrik), boya, beyaz eşya, mobilya, cam gibi pekçok şey demektir yani ekonomiyi hemen hemen her alanında canlandırır ancak yöntem demokrasiyi, bilimi ve ahlakı yani insancalığı dışlarsa yani diktatörlüğe yönelirse 'Kötülüğün elinde zenginlik' olarak ekonomi türü oluşur tıpkı Nazi Almanyası'nda olduğu gibi yani amaç kadar araç da önemlidir, yöntem de önemlidir, örnek ki evlenmek için zorla kız kaçıranlar da var, insan gibi evlenme teklifi(önerisi) yapanlar da. Gerçek ki siyaset üniversite mezunuluğu(mezunluğu) gerektirse de cehalettir çünkü bilimi ve ahlakı dışlar; varlığını toplumu parçalara bölmek, parçaları birbirlerine düşman etmek ve yandaşlık üzerine kurar oysa toplumlar ve dünya Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' üzerine kurulmalıdır; bu nedenle ki siyaset asla çözüm olmaz, hep sorun olur yani Türkiye de, öteki ülkeler de siyaset ile yönetilmeye son vermeli, ve Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak' ile yönetilmek sistemine geçmelidir artık yoksa ülkelerin tarihleri de, insanlık tarihi de yüzkızartıcı tarihin tarihi olmaktan kurtulamaz. Açık ki ülkeler demokrasi ile de, diktatörlük ile de ekonomik olarak büyüyebilirler, güçlenebilirler; diktatörlük türüne örnek Nazi Almanyası'dır. Yani 'Neticeye değil haticeye de bakmak' gerekiyor yani çocuk her gün eve büyük miktarda para getiriyorsa kaynağını sormak gerekir. Yani önemli olan şey 'Güçlü ekonomi' değil, bunu bilime ve ahlaka yani insanlığa uygun olarak yapmak; bu nedenle ki Muhammed de, Atatürk de 'Önce ilim(bilim) ve ahlak' dedi, Napolyon ya da Hitler gibi 'Önce para' değil. Yani, kafada Atatürkçülük ya da Muhammedçilik savı varsa, bu farkı göstermek gerekir. 'Onlar konuşur, biz yaparız' sözü felsefel, bilimsel, mantıklı olmayışın bir durumudur çünkü bunlar 'yapmak' üzerine değil 'düşünmek' üzeerine kuruludur. 'Bilim(İlim) Çin'de de olsa gidip öğrenin' hadisi; 'yapmayı' değil, 'düşünmeyi' ve 'konuşmayı' baştaçı eder çünkü müteahitler 'yapar'lar ancak felsefe, bilim, mantık ve din 'düşünür' ve 'konuşur'. Yani 'doğru, iyi insan olmak' yapmak ile değil düşünmek ile başlar. Bu nedenle ki 'Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa' denilmiş. Yani 'konuşmayı' yani 'düşünmeyi' dışlamak zaten bilimi de, ahlakı da, dini de dışlamaktır. Bu nedenle ki Türkiye dünyada 'Alimler, alimeler, billgeler ülkesi' olarak değil 'Müteahitler/Müteaahitler ülkesi' olarak tanınmak acısına, üzüntüsüne, utançına(utancına) düşmüş durumda; bir de demokrasi düşmanlığı var. 'Çocuktan al haberi' diye bir söz var. Bir de 'Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana, senin kim olduğunu' sözü var. Bir de 'Dost acı söyler' sözü var. Bir de 'Doğru söyleyen düşman, dalkavukluk yapan dosttan yeğdir' diye bir söz var. Açık ki bu sözlerin bileşkesi 'Düşmanın mantıklı konuşuyorsa, doğru söylüyor olabilir'dir. Yani düşmanın hakaret ya da küfür etmiyorsa, söylediklerine ilgi göster yoksa yanlış(hata) edebilirsin. 'Macron da hernekadar kötü bir insan olsa da doğru birşey söylüyor olabilir' diye de düşünmek gerekir, bilimsel ya da mantıklı ya da gerçekçi ya da doğrucu olmak için. Açık ki Macron'un bu sözü, tanımlama amaçlı olsa da kasıtlı ya da kasıtsız hakaret de içermektedir ancak açık ki bu söz Akp'nin 'Onlar konuşur, biz yaparız' sözü ile uyumludur, tutarlılık içindedir yani Akp'nin bu sözü, Macron'un o sözünü doğrulamaktadır zaten yani Akp ava giderken avlanmak durumuna düşmüştür, bilime sırtdöndüğü için ki zaten bilime sırtdönmese cemaatlerle, tarikatlarla değil felsefe ve bilim ile çalışırdı, siyasi düşünce ayırımcılığı(ayrımcılığı), muhalefet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı, demokrasi düşmanlığı, laiklik düşmanlığı, ve yandaşçılık yapmazdı. Yani sonuçta Macron da insan, bir devlet başkanı; o da gördüğünü söylüyor. Akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı Fıransa'nın(Fransa'nın) cumhurbaşkanı Macron demiş ki 'Türkler sadece eyleme dönüşen sözlere saygı duyar'. Akıldışı, ahlakdışı, insanlıkdışı bir ülkenin; akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı devlet başkanının bizi böyle tanımlamasına çok sinir oldum ve çok üzüldüm. Yani, Akp akıldışı-ahlakdışı-insanlıkdışı bir insana karşı bile bizi küçük düşürdü. Ancak; bizim böyle tanımlanmamıza neden olan Akp'ye daha çok sinir oldum. 'Sultancılık oynayan', ve 'Onlar konuşur biz yaparız' diyen Akp böyle bir izlenim, algı oluşturmaktadır, farkında olmasa da çünkü açık ki Akp Muhammed'in de, Atatürk'ün de 'Önce bilim ve ahlak' sözüne aykırıdır. Bilime aykırı ki bunu tartışmaya bile zinayı suç olmaktan çıkaran, ve eşcinsel evliliği de serbest bırakan, Akp. Vicdan da bilim ve ahlak kapsamındadır; bu nedenle ki Akp'nin öz bebek kardeşlerini, öz çocuk kardeşlerini bile öldürtmekten çekinmemiş Osmanlı hanedanlığı diktatörlüğünün sultanlarını baştaçı etmesi hem bilime, hem ahlaka, hem dine, hem Türklüğe, hem insanlığa, hem akıl-ruh sağlığına aykırı bir durumdur. Yani bunca şeyden sonra dünyanın bizi olumlu olarak değerlendirmesi kuşkusuz ki zordur. Bir gazete 'Macron haddini aştı' diye başlık atmış, Macron'un bu sözüne. Hayır, haddini aşan Macron değil bu durumda; haddini aşan 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed'e de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'e de aykırılık içinde olan; bilime ve ahlaka sırtdönmüş bir durum gösteren Akp çünkü eğer Akp Muhammed'in ya da Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a uysaydı, Macron en azından o söz yerine başka bir söz söylemek zorunda kalırdı. Yani 'Sözden(Laftan) değil' de 'şiddet'ten anlamak, nedir Türkiye'nin içine düşürüldüğü durum? Türkiye düşmanlarınca da olsa böyle mi tanınmalı, tanımlanmalı idi? Neden Türkiye Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim, ahlak, alimler, alimeler ülkesi' olarak tanınmıyor, tanımlanmıyor? Yani 20 yıla yakın iktidarda olmak; dinden, imandan söz etmek; ve Türkiye'yi 'Bilim ve ahlak ülkesi' olmak yerine 'Laftan değil sopadan anlayan' bir ülke olarak tanımlatmak; bu mu başarı, bu mu 'Yola devam', bu mu 'Onlar konuşur, biz yaparız'? Türkiye'yi 'Türkiye'yi tanıtmak' diye akıldışı-ahlakdışı, bikinilerle, mayolularla yani çıplak, seksi ve davetkar yetişkin insan dişisi fotoğrafları ile tanıttılardı; şimdi de 'Laf anlamaz, sopadan anlar' olarak tanıtmak. Yazıktır, ayıptır; üstelik de 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk'ün ülkesinde. Açık ki siyaset yalnızca mantığın değil, utanmanın da olmadığı bir dünyadır; bu nedenle ki akıldışı-ahlakdışı kapitalistler, ve akıldışı-ahlakdışı ünlüler siyasetçilerin çevrelerinden ayrılmamakta. Muhammed'e ya da Atatürk'e düşman olanın, doğru dostu olmaz zaten çünkü Muhammed de, Atatürk de 'Önce bilim ve ahlak' diyen insanlardır ki ahlak da bilime dahildir, ahlaksız bilim de bilim değildir. İnme demokrasi tıreninden(treninden), çünkü gerçek demokrasi 'Bilim ve ahlak' demektir, yoksa indirirler insanlık tıreninden. Bu nedenle ki 'Önce bilim ve ahlak' diyen Muhammed de, 'Önce bilim ve ahlak' diyen Atatürk de gerçekte 'Önce demokrasi' de demiş oldular, anlayana yani. Yani Macron keşke(keşki) öyle demek yerine 'Türkler tembeldir' gibi birşey dese idi çünkü tembellik dahilikle birleşebilen birşeydir ancak 'Laftan anlamaz, kötekten anlar' durumu ağır bir durumdur. Evet, bir söz daha var: 'Para(Ekonomi) ile saadet(insanlık) olmaz'. Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Önce bilim ve ahlak' gerekir çünkü alim, alime olmak için de 'Önce bilim ve ahlak' gerekir yani en önemlisi 'Bilim ve ahlak'tır Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi; peki Türkiye'de hani nerede bilimsellik ve ahlakçılık? Heryer akıldışı-ahlakdışı moda, akıldışı-ahlakdışı ünlü, akıldışı-ahlakdışı medya dolmakta. Yani, Akp bilim ve ahlak partisi olsa idi Türkiye öyle anılmak yerine 'Bilim, ahlak, alimler, alimeler ülkesi' olarak tanımlanacaktı ancak bu açıdan açık ki bilimi ve ahlakı önder edinmemiş her siyasi parti de aynı yoz, kötü, yanlış durumda. Müslümanlar kendilerine 'Bugün Allah için ne yaptın?' diye sormak yerine, 'Bugün bilim ve ahlak için ne yaptın?' diye sormalılar ki benim Muhammed'den anladığım kadarı ile de Allah da Öteki dünya'da 'Bilim ve ahlak, yani doğru insanlık için ne yaptın?' diye soracak. Bu nedenle olmalı ki 'Dinsiz de olsalar alimlerin yeri Cennet'tir' hadisi var çünkü insanlığa hizmet etmiş ve hiçkimseye kötülük etmemiş insanlara, doğruluk ya da iyilik adına kim kötülük edebilir? Asla unutmayın; en güzel demokrasiye de, en güzel ekonomiye de, en güzel hukuka da, en güzel eğitime de, en güzel turizıma(turizme) de, en güzel sanata da, en güzel medyaya da; Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi ancak bilim ve ahlak ile gidilir. Padişah, Osmanlı, diktalık kafası bırakılıp Muhammed'in de, Atatürk'ün de dediği gibi 'Bilim ve ahlak'a sarılmalı. Bu nedenle ki Muhammed'e de, Atatürk'e de düşmanlık hem mantıksızlıktır, cehalettir hem de akıl-ruh sağlığına aykırılıktır. Gerçek ki dini 'Din bilimdir, ahlaktır, merhamettir, vicdandır, dürüstlüktür, medeniliktir, adilliktir, tarafsızlıktır, nefssizliktir' diye tanımlayan Muhammed insanlığın güneşi ise; 'Önce bilim(ilim) ve ahlak' diyen Atatürk de o güneşin aydınlattığı, o güneşle aydınlanmayı başarabilmiş bir yıldızdır. Ne güneşsiz, ne yıldızsız, gökyüzü aydınlanmaz. Muhammed'e ve Atatürk'e yani bilime ve ahlaka değil; bilimdışılığa ve ahlakdışılığa sırtını dön. Hem yanlış şeyler yapıp hem de doğru olarak tanımlanmak istemek mantıksızlıktır ki mantık bilimin de, ahlakın da, dinin de, akıl-ruh sağlığının da, insanca insanlığın da, insanca dünyanın da temelidir. Ekonomi beden gibidir; beyin ise bilim ve ahlaktır; beyini bedenin kölesi değil, bedeni beyinin kölesi yap; ülkeyi ekonominin değil, ekonomiyi ülkenin kölesi yap; ülkeyi ekonomi ile, para ile değil bilim ve ahlak ile onurlandır, gururlandır, övündür. Mutluluğu ya da özgürlüğü ekonomide ya da ticarette ya da parada ya da kapitalistte ya da maddiyatta arayan ülke; mutluluğu ya da özgürlüğü midesinde ya da bacak arasında ya da akıldışı-ahlakdışı modada ya da çıplaklıkta arayan ilkel, nicel, mantıksız, kişiliksiz, hasta, ruhsuz insan gibidir. Bilime ve ahlaka aykırı kafa ile ne Türkiye olur, ne de Türkiye temsil edilir. Türkiye'nin de, dünyanın da en gereksinim duyduğu devrim gerçekte 'Bilim ve ahlak' devrimidir. Önce bilim ve ahlak. Yaşasın bilim ve ahlak. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız, hiçbir dinden olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 29.8.20/07.52
Düzenleme: 29.08.2020 / 07:55
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir