Şiir Defteri

AHMET HAKAN POLYANNA'CILIK MI OYNUYOR (DENEME)

Yazan: Birturkbilgesi
03.04.2019 / 08:46
822 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Ahmet Hakan medyada yazanlara göre 'Bir süre ilahiyat fakültesinde okumuş' bir kişi; ve özelde ilahiyat fakültesi, genelde de üniversite bilimsellik öğretmez yani Ahmet Hakan ilahiyat fakültesini bitirse de bu fakülte diploması üzerine dayanıp bilimsel olamayacaktı. Ve ne yazık ki ülkemizi de, dünyayı da bilimsel olmayan bir dünya yani siyaset, özel sektör ve bunların 'ünlü' yaptıkları yönetmektedir. Oysa her ülke için de, tüm dünya için de, insanlık için de en doğru tek yönetim ve hal biçimi felsefe, bilim, ve dini tanımlayan Din hadisileri üzerine kurulu yönetim ve haldir. Ahmet Hakan 'Atatürkçü albayıma çok kısa bir mektup' başlıklı bir yazı yazmış; Akp yandaşı hürriyet gazetesinde. Yazıda şöyle demiş: 'Sayın albayım! Çanakkale şehitlerinin anıldığı bir toplantıya katıldınız. O toplantıda bir hoca efendi, şehitlere dua etti. Sayın albayım! Siz de bozuldunuz. Siz de rahatsız oldunuz. Siz de tepki gösterdiniz. Bozulmakta, rahatsız olmakta, hatta tepki göstermekte sonsuz haklısınız. Son dönemde ortaya çıkan Atatürk'ün Çanakkale'deki rolünü unutmaya ve unutturmaya dönük yaklaşımlar... Hakikaten rahatsız edici, hakikaten sinir bozucu, hakikaten tepkiyi hak ediyor Fakat sayın albayım! Keşke tepkiniz biraz farklı olsaydı. Mesela... Dua eden hoca efendinin üzerine yürüyerek bozuk çalmak ve toplantı salonunu terk etmek yerine... Dua eden hoca efendiye dönüp... 'Hocam, bir dakika! Çok güzel dua ettiniz. Allah razı olsun! Fakat Çanakkale'deki zaferde Atatürk'ün de önemli bir rolü var. Keşke duada onun da adını ansaydınız. Ama iş bitmiş sayılmaz. Gelin, duaya devam edin ve bir Fatiha da Atatürk'ün ruhuna gönderin' deseydiniz... Böylece... Hem 'üniformalı zart zurt' diye yorumlanacak bir davranış içine girmemiş olurdunuz... Hem de çok ama çok daha yapıcı bir tutum almış olurdunuz.' Ahmet Hakan ya Polyanna'cılık oynuyor ya bu ülkeye yeni gelmiş olmalı; ya da o hoca Türkiye'ye yeni gelmiş olmalı. Ahmet Hakan bilmez mi ki bu ülkede 16 yıldır, Akp iktidarı ile, tepedentırnağa(tepeden tırnağa' kadar; kasıtlı, sürekli ve örgütlü bir 'Atatürk, demokrasi, laiklik, bilimsellik ve Türkçe düşmanlığı' vardır? Yani Ahmet Hakan bilmez mi ki o hocanın Atatürk'ten hiç söz etmemesi bu halin bir sonuçudur(sonucudur) ve özetidir? Yani Ahmet Hakan bilmez ki bu hal hayatında(yaşamında) hiç suç işlememiş birinin hayatında ilk kez suç işlemesi haline değil de suç işlemeyi bir alışkanlık ya da iş, meslek, hayat biçimi haline getirmiş birinin hali gibidir? O hoca bilmiyor mu Çanakkale zaferi'nde Atatürk'ü kasıtlı, bilinçli ve örgütlü olarak anmamıştır? Yani 'elin gavuru' bile Atatürk'ün anlamını, önemini, değerini bilirken; Türkiye devletinden maaş alan bir hoca nasıl olur da, üstelik te Çanakkale zaferi'nde Mustafa Kemal'in anlamını ve önemini bilmez? Ancak sorsan; kırk türlü büyü duasını biliyordur büyük olasılıkla? Ayağına bir kez basana nezaketle, kibarca, nazikçe, insanca davranırsın; ancak kasıtlı ve sürekli olarak basana davranışın ve sözlerin biraz farklı olur değil mi? Ve bu ülkede 16 yıldır Atatürk'ün ve Türkiye'nin ayağına kasıtlı, ısrarlı ve örgütlü olarak basılmaktadır. Ahmet Hakan bu farkı anlamalı artık. Yani oradaki hoca açık ki bir rastlantı ya da dalgınlık değil bir kasıt, ısrarcılık ve örgütlülüktür. Zaten Ahmet Hakan gerçeklere ve doğrulara uygun davranabilse, konuşabilse, yazabilse; tutulduğu Akp yandaşı medyada 1 gün bile tutulmazdı. Nezaket herzaman(her zaman) düşmana mermisıkmak(mermi sıkmak) anlamına gelmez; bazan da düşmana mermi vermek anlamına gelir. Ve hal düşmana mermi verecek hal değil. Çünkü insan ilişkisileri(ilişkileri) değil; dedikleri gibi gerçekten Türkiye'nin bekası söz konusu. Yani örnek ki bir düşman askerine, yabancı bir turiste davranıldığı gibi davranılamaz. O hoca ne Türkiye'ye yeni geldi, ne uzaydan yeni geldi, ne de çocukluktan daha yeni çıktı, ne Türkiye'den habersiz biri değil mi? Cüzdanını çalmaya çalışan birine paranı bile verirsin; vatanını çalmaya çalışan birine vatanını vermezsin değil mi? Bireysel ve cahil bir insan Atatürk'e hakaret etse, cehaletine verilip bağışlanabilir ancak devlet kurumunda yer alan birisinin Atatürk'e saygısızlığı ne cehaletle açıklanabilir ne nezaketle karşılanabilir ne de bağışlanabilir. Yani doğru düşünmek için felsefe, mantık ve Din hadisileri'ni bilmek gerekli; Ahmet Hakan ilahiyat fakültesini bitirmiş de olsa ona bunlar öğretilmeyecekti. Ülkenin felsefe, bilim, Din hadisileri çivisi çıkmış; Ahmet Hakan nezaketten söz ediyor. Evi yanan birine nezaket diye kağıt gemi veremezsin Ahmet Hakan. Biraz gerçekçi ol. Albay gerçekte çok medenice bile davranmış. Çanakkale zaferi'nde Atatürk'ten söz etmemek; Şebi aruz'da kasıtlı olarak Mevlana'dan söz etmemek gibi birşeydir. Necdet Gürçiftçi Bağımsız, özgür, bilimsel, tarafsız; hiçbir dini inançtan ve hiçkimseden yana olmayan dinli ve bilge İnternette yayınlandığı zaman: 3.4.19/08.47
Düzenleme: 03.04.2019 / 08:47
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Samimi
  • siirsairii
  • AgahEfendi
  • sidarsevimli
  • meşale
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir