Beyaz mavi panjurlu
dut bahçeli evim
İçinde üç canımın ötesi
her biri benim hayatım
canım sebebim
Açmışım nevalemi
akşam sefası malum
Kaya tuzunda pişmiş balığım
soğanım biberim
azıcıkta cumartesi pazarından aldığım kavunum greyfurtum
Tevekkül saatlerim benim
okunacak ezanlar birazdan
dolacaklar etrafımdaki avlular
Sonra okunacak selalar
hurra cennetlikler sürüsü
çoktan dolmuştur bile
dolacak saflar
kılınacak namazlar ibadetler
Ben aynı cümleyle
tövbe haşa tövbe haşa diye
hala tevekküldeyim
Dokunuyor bir el
cepleri bom boş olan
pantolunumun paçalarına
sallayarak baba baba diye
Uçuyor uçurtmam
tut baba tut yükselmesin fazla
ipi kopacak geri getiremeyiz diye
Bırak yavrum bırak
ipi kopacak olanının çoktan kopmuş avlular dolmuş
istismar tarikatına dönüştürülen ibadethanelerde
kılınıyor kabulu olmayan ibadetler
Tekrar sallıyor cepleri bomboş olan pantolunumun paçalarını
Lişra Linamın eli bu
uyandırıyor beni düşümden
uçan uçurtmasının ardından koşturmak için
Koş baba koş
yakala gitmesin uçurtmam
minareye takılır yoksa
nasıl indirecez o zaman
indiremeyiz sonra baba
indiremeyiz sonra diye
uyarıyor beni kızım
canım bebeğim...
YirmiİkiAralıkİkibinYirmi
Faruk Fahrettin Özcanan Düzenleme: 24.12.2020 / 14:06