ADSIZ BİR GÜN
Geçmişi yaşadım, miş den bu güne
Beklenen gündü bugünkü gün gibi gün
Geçmişten bu güne, bugün den geçmişe
Hangi kapılar aralanır ki ömrümüzle birlikte
Zümrüt yüzün, telaş yüzün, ana/baba yüzün
Yaşanmamışlıklar içinde zamansız, adsız bir gün.
Günler içinde nedenlersiz bir deniz
Herkes yaşıyordu kim kimin içindi
Usumuzda kurgular, dualarımızda şeniz
Cennetler kimin cehennemler niçindi
Umut nerelere uzanır Tanrı katında
Hep geçmişi yaşadık gün kayıplarda.
Günlerimi taşıdım sırtımda hep onunla
Hiç bir işe yaramadı verdiği ilaçlar acılarımda
Gözlerim arıyor gidenleri çıplak suda,
Elveda diyemiyorum hızla giden zamana
Dönüşüyorum bir abdala gün be gün
Gel gidelim cennetten huri kaçırmaya
Kayıp günümüz aşkı soluyacak ufkun kuytularında.
Bugün günlerin gününde boğulduğumuz
Duaların işe yaramadığı zamansız adsız bir gün
Firar etmiş bulutlar boş kalmış düşümüz
Oğlum yok ki aşık olduğu yaşa düşeyim, gence
Eski bir mezar gördüm taşlar arasında dümdüz
Günler yaşam ve tabu arasında oynamış bizimle
Gün yine aynı gün işte, zamansız, adsız bir gün.
Nasıl unuturum seni günlerin içinde ki gün
Kim yaşadı ki seni dingin karşıtlıkların arasında
Da, ben yaşayacakmışım seni ve seni anlamaya
Bütün mişli geçmişi ve yüzyılları yaşadım
Bir seni yaşayamadım, diyeceğim vardı kalakaldım
Geri dönüp baksan ya, işte ben orada kaldım
Günlerin içinde zamansız, adsız bir gün.
Çok acımasız zalim bir günmüşsün sen be gün
Ne senin dilinden anlarız nede akarsuyun dilinden
Tüm yaşadıklarımız hamdı, uyur uyanık ve harlı
Ölümün soluduğu denizde varolan yasak elmayı
Biz yemedik ki, hem geçmişimizi aldın bizden
Hemde ne çok yaşayacağımız zamanımız vardı.
Hayalet saatlerimizin getirilip bırakıldığı yitik gün.
Günler ırmak gibi akıp gidiyor tutamadığımız
Geçmişte çok gençtik, şimdi gün yaşlılık günü
Umudumuz, umutsuzluğumuz hep aynı gündü
Sabırsız testimizin çatlayacağı günde bu gündü
Çılgınlıklarımızın son bulacağı gün yine bu gündü
Günlerimizi saksılara gömdüğümüz gündü bugün
Bugün duyarız tinimizin üzerine vurulacak hükmü.
Ama olsun be, senin dediğin gibi olsun gün
Yolunu şaşıran gezginim günün ortasına düştüm
Taa mişli geçmişi yaşamasamda yaşadığım hergün
Sorular sordum senin bilmecelerini çözdüm
Zamanı saklamışsın kırık kemanın tellerinde
Yıllarla ayları, aylarla haftaları aldattığın gün
Anladım ki gül kırmızı güneş, ay beyaz üzüm.
Haydi kalk gidelim sevgilim neresi olursa olsun
Gün bu gündür yaşanmamışlıklar içinde bir gün
Beraberinde getirebildiğin tüm düşlerini de getir
Gideriz belki uzun saçlı melekler sofrasına
Belki Selene alır bizi gümüş tekerlekli arabasıyla
Gideriz Tanrılar katına, sen bir yana ben bir yana
O gün, işte bu gündür
Yaşanmamışlıklar içinde zamansız, adsız bir gün
İlk kez yaşayalım düşünceler olmadan
Utanmadan, umursamadan, tek bir gün.
ÜMİT NADİR ESİRCİ Düzenleme: 12.01.2021 / 17:47