Alev , kan kırmızı
yollar uzaktan kıvrıla kıvrıla dert görünür
içim ürperir bir an
yağmurun sesine takılırım
saçının tellerine örgüler...
tel örgüler bulur beni
kalbimin kafesinden uçtuğunu hissederim
bir yara daha alırım bir söz daha
bir düşkün daha var mı dünyada sana benim kadar
yanmışım anladım şimdi
bir hayat daha eskir
yollarında düzgit bir ölüm
kırılır camlar kırılır
ayak çıplak yürür üstüne yürür
cellat gibi kendinin
sır olup da çıkmaz yüreğinden bir sabah
can ne zaman dolar böyle
bir kuş geçerken yollardan
can ne zaman ağarır tekrar
gün ne zaman ağarır
hayat böyle daha daha mı kolaydır
sevda düştüğün ateşte bir zaman perdesi aralanır
kalbin gümledikçe davula karşı aşık atışmasına
hiçbir şey hiçbirşey ger igetirmez seni
eksilen boyalar duvarlardan
kuruyan nemi gözlerin bir nasır
ve ellerinde bir dikiş izi gibi kalır son tokalaşma...
''naçar karacoğlan naçar''
hal böyleyken yollar bitmez
düşmez bir kere daha kuyuya insan bile bile
daha güzel bakmak varken, daha büyük l bir aşkla hayata
sırtını dönüp gittiği uçurumlara bir daha bakmaz
olmuyorsa olduğu yere kadar
sığmıyorsa bir insanın hayatına
son söz de eksik kalır, seni tanımaya