Şiir Defteri

YELLENDİRME MEMURLUĞU (ÖYKÜ)

Yazan: Birturkbilgesi
25.06.2017 / 00:13
920 kez görüntülendi
0 yorum yapıldı
Evlenmek üzereydim ve evlilik için gerekli belgeleri tamamlamak için koşuşturuyordum. Saat sabahın dokuzu falandı. Dün akşamdan beri ağrıyan karnım şişti, şişti, şişti ve 'Zırt.' diye yellendi; masum bir zırt, hepsi bu; sorun etmeye bile değmez yani. Tam hiç kimse farkına varmadan rahatladım derken, iki dakika sonra iki güvenlik görevlisi geldi, tabancalarını bana doğrultup yüz üstü yere yatmamı istediler, amanın ben ne yaptım yaa?! Yattım korku ve şaşkınlıkla, yatmasam vururlardı, seslerinde, yüzlerinde, ayaklarında ve ellerinde öyle bir durum vardı.. Kimliğini istediler; kimliğim pantolonumun arka sağ cebindeydi, ameliyat eldiveni takıp aldı kimliğimi oradan biri, ne de olsa kokusu bulaşmıştır... Kimliğime uzun uzun baktılar, 'Bu sen misin?' dediler; 'Yellenmeden önce öyleydim ama yellendikten sonra biraz değişmiş olabilirim belki; yellenmek beni pek değiştirir de...' dedim. Sonra da bileklerime arkadan kelepçe takıp beni kaldırdılar, ameliyat eldivenlerini ellerinden çıkarmadan. 'Ya ben ne yaptım, suçum ne ki?!', diye şaşkınlıkla, dostça ve içtenlikle sordum, ?İzinsiz yellenmek.' dediler. İzinsiz yellenmek mi! Ya yellenmek için de izin mi alınır! Daha dün böyle bir izin yoktu, ne zaman çıktı bu? 'Dün, dündü; bugün bambaşka bir gün. Her yeni gün, yeni bir gündür.' dediler. Sanırım 'Herşey değişir.' felsefesini iyi ve abartarak öğrenmişler. Ne yani, şimdi ben izinsiz yellenemeyecek miyim? Avrupa Birliği osuruğumuza da standart koydu? Bindirdiler beni karakol taşıtına, götürdüler karakola. Tutanak tutuldu. Suç: İzinsiz yellenmek. Kanıtlar: Yollara yerleştirilmiş lazerli, kameralı, kızıl ötesi görüşlü, gece görüşlü, Avrupa Birliği icadı yellenme saptayıcıları. Anlat anlatabilirsen derdini. 'Ya ben evlenmek için uğraşıyorum.' diyorum, kimse dinlemiyor bile. Beni mahkemeye götürdüler. Bayan (Özellikle bayan diyeceğim, kadın demeyeceğim; nereden bileceğim ben onun kadın olup olmadığını) yargıç hakkımda tutulan pembe dosyaya baktı, 'Kanıtlar somut.' dedi. Kanıtlar somut da gaz soyut. Kararını açıkladı: 'Dosyadaki somut, bilimsel, yansız kanıtlar ve sair kanıtlar ve zanlının itirafı zanlının bu suçu işlediğini kuşkuya yer vermeyecek biçimde kanıtladığından on yıl katıksız hücre hapsine ve on bin TL para ödemesine karar verilmiştir. Bu 'Ve sair? sözcüğüne hep kıl olmuşumdur, 'Vesait, tomofil, teyyare, vesayet.' der gibi. 'Ben evlenmek için didinen bir yurttaşım. Daha dün böyle bir yasa yoktu, ne zaman çıktı bu? Benim böyle bir yasadan hiç haberim yok. Bakın ben evleneceğim, yaşım da genç, henüz acemiyim. Bana bir kıyak yapsanız olmaz mı?' Yargıç; 'Yasaları bilmemek haklı savunma sayılmaz. Herkes yasaları bilmek zorundadır. Bu ilde, kamusal alanda yellenmek istiyorsan önce muhtarlıktan ikamet belgesi, nüfus sureti , sabıka kaydı ve altı önden, altı yandan vesikalık resim ile yellendirme memurluğuna baş vurmak, gerekli harcı yatırmak ve yellenmeden üç gün önce izin almak ve bildirmek zorundasın. İzin çıkarsa yellenebilirsin bir kezlik; çıkmazsa yellenemezsin. Kötü birisiysen çıkmayabilir de. Yine yellenmek istersen bu işlemleri her seferinde yine yapmak zorundasın. Yellenmenin şiddetine ve kokusuna göre de ücretlendirme vardır. Yasa bu kadar açık ve seçik yani: İzin çıkmazsa, yaşadığın konutta izinsiz ve istediğince yellenebilirsin ama komşular gürültüsünden rahatsız olursa yine ceza yersin. Konutunda izinsiz yellenebilirsin. O, senin özel yaşamın. Kıyak sözcüğünü de hiç duymamış olayım. Yargıca rüşvet önermektir bu'. 'Ama ben evleneceğim!' diye çığlık attım. Yargıç gözlüğünü silerken açıkladı: 'Evlenmek de haklı savunma değildir. Haydi götürün.' Baktım durum kötü. Cazgırlık yapmaya karar verdim. Yargıca: 'Sen beni biliyor musun?' diye sordum. 'Nereden bileceğim ya ben seni.' diye tersledi. O zaman ben de haykırdım: 'Ben bu ilde yirmidört yıldır yaşıyorum da sen beni bilmiyorsun, ben senin daha bu sabah çıkan yasanı nereden bileceğim! Yurttaşsak taş kafa da değiliz ya. Ben de okudum üniversite, senin okuduğun kadar. Sen musluğunu onarabiliyor musun, atan elektrik sigortanı düzeltebiliyor musun! Sen sesin saniyedeki hızını biliyor musun! Apandisitin belirtilerini biliyor musun! Kuduz köpek ısırdığında ilk yardımı biliyor musun! Bozulan radyonu onarabiliyor musun? Ama bunları bilmiyorsun diye kimse sana on yıl hapis vermiyor değil mi?' Güvenlik görevlileri taktılar kelepçeyi, girdiler kollarıma, götürüyorlar ama ayaklarımı duruşma salonunun kapısına taktım çıkmıyorum, ama ben nasıl bağırıyorum nasıl: 'Bana beş tane klasik say haydi dünya edebiyatından! Sayabilir misin? Peki ıspanak yemeğini neden yoğurtla yemek gerekir? Nanay de mi nanay! Oldu olacak şeyimize gaz ölçer de takın bari, metreküp üzerinden vergi alırsınız! Nişanlım beni bekliyor! Bir yellenme yüzünden hapis yatamam ben, üstelik on yıl! Sokaktan bulmuyoruz biz bu yılları!' Çıldırmak buysa çıldırmıştım. Amanın bir bu eksikti. Zaten yaşamım kazık yemekle geçmiş, bir de yaşamımın son yıllarını, yellenmekten hapiste geçir. Ya ben on yılda iki üniversite bitiririm ülkeme hücre tutuklusu olarak değil doktor, mühendis, öğretmen olarak hizmet ederim be. Bir an susup nedense yargıca özenle baktım, acaba menapoz mu diye düşündüm ama yaşı gençti, menapoz değildi belli; demek saçmalamasının neden cinsel değildi. Gerçekten ciddiydi yani bu bayan. Ne işim var moklu hücrede, üstelik yellenmek yüzünden. Başkaldırı belki de yanlış, kötü yasaları düzeltmek girişimidir. Hukuka kılım zaten epeydir. Ben de öyle bir girişimde bulundum: Kollarımdan tutan güvenlik görevlilerinden 'Başlarım ha yellenmenize de yasanıza da!' deyip silkelenip kurtulup kaçmaya çalıştım. Ne bu ya, evlendirme memurluğundan sonra bir de başımıza bu mu çıktı. Sevişmek için memura git, yellenmek için memura git. Yellenmek için de memura mı gidilir ya! Ne bu be yaa! Oldu olacak bir de Yss (Yellenme seçme sınavı) yapın bari de tam olsun. Adliye yapısı gümbür gümbür. Çığlıklarım çınlatıyor heryeri. Uyanmışım ter içinde; soluk soluğa. Saat sabahın altısı. Yatağı kokladım, sorun yoktu... Meğer rüyaymış. İyi ki rüyaymış ya gerçek olsaydı. Ben şu an bir hücrede suçluydum. Gerçek şu ki devletler insanları bir günde suçlu da yapar, suçsuz da. Beden ve boş inanç tutkunu Freud'a kalsa bilinç altımda birşeyler aramam gerekirdi ama ne mutlu ki hem ne yastık altına ne bilinç altıma birşeyler saklayan ne de Freud'un boş inançlarını psikoloji diye yutturduğunu anlayıp bilim diye yutturulan düşünsel uykudan uyanamayanlardan değildim. Olayın gerçeği şuydu: Üç gündür, evlilik işlemlerimle uğraşıyordum. Rüyama bu girmişti. Eee, sevişmek için evlenecek olanların, sevişmek için önceden devletten izin almalarının ve bu sevişme isteklerinin, sevişecekleri günün özellikle akşamı, çalgılarla, düğün yerlerinde topluma ulu orta göstermelerinin zorunlu olduğu bir ülkede, yellenmek için de benzeri bir sürecin olması pek de saçma değildir. Daha büyük düğün salonlarında, daha çok çalgıyla ve gösterişle, daha çok para vererek evlenenlerin sevişme istekleri ötekilerden daha çok mu acaba? Yoksa evlenenler de boşananlar da devletin umurunda mı? Sevdalar, ayrılıklar, aileler devletin umurunda mı? Bu ülke, bu yurt, ulus olmak, bilimsel olmak kimin umurunda? Kendime güzel bir kahvaltı hazırladım. Rüyamın rüya oluşunu kutlamaya değerdi. İli(şehiri), ışıkları; yorgun, terli, yumuşak; uzun, çok uzun, uçsuz ve sonsuz, kütleli, güçlü, dolgun, iyi beslenmiş, iyi bakılmış, iyi yıkanmış, buğday saçlı; gün batımı yüzlü, yakamozlu deniz sesli; ne genç ne de yaşlı olan, evcimen, sevecen, özverili, içten, direngen, güvenilir bir bayan gibi sımsıkı örtmüştü. Bu, ışıklar gibi bayanın terli, uykulara batmış yüzünün yanlarındaki yumuşacık kulaklarını, katı ve huysuz bir telefon zili doldurdu. Arayan nişanlımdı. Telefonu açarak, zilinin zırıltısını can evinden vurup susturdum: 'Evet canım!' Necdet Gürçiftçi 2010 ağustosunda internette yayınlandı.
Düzenleme: 25.06.2017 / 00:28
Kapat/(ESC)
Yorum Düzenleme

Yeni Üyeler

  • Pirinctanesi
  • Mefail
  • turgaykurtulus
  • Celal
  • umsena
Kapat/(ESC)
Tavsiye
Adınız:
Sizin eposta adresiniz:
Alıcının eposta adresi:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
İletişim
Adınız:
Eposta adresiniz:
Mesajınız:
Doğrulama Kodu:
captcha refresh
Kapat/(ESC)
Rastgele Şiir